Kürt sorununun çözümü kapsamında Meclis’te kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu 13’üncü kez toplandı.
Toplantıda konuşan Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Eş Genel Başkanları Serhat Çakmak ve Ekin Yeter Moray, yargıda tarafsızlığın sağlanması gerektiğine dikkat çekerek, "umut hakkı"nın demokratikleşmeye yol açacağına işaret etti.

ÇÖZÜM KOMİSYONU'NUN 13. TOPLANTISI
Numan Kurtulmuş: Artık dinleme faslının sonuna gelindi
Çakmak, Barış ve Demokratik Toplum çağrısı ile beraber halkların, kimliklerin, inançların, cinsiyetlerin ve ekolojinin birlikte yaşayabileceği eşit ve özgür koşulları inşa etme fırsatının geliştiğini vurguladı ve şunları söyledi:

ÖHD’den Komisyon’a genişletilmiş rapor
"Derneğimiz bu fırsatı, ülkenin demokratikleşmesi için oldukça önemli görmektedir. Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana bu ülkede bir siyasi dava ya da politik dava kavramı var. Her ne kadar yasalarda tanımlanmış olmasa da sağcısından solcusuna kadar her bir insan bu kavramın varlığını kabul etmektedir. Farklı dönemlerde farklı kesimler maruz kalsa bile, bu gerçeklik maalesef var. Şêx Seîd yargılamasından Seyîd Riza’ya, 49’lar Davası’ndan 60 Darbesi’ne, 80 Darbesi’ne, 90’lı yıllardaki uygulamaların yarattığı davalara kadar birçok örnek mevcut. OHAL sürecindeki yargılamalar, bu ülkedeki politik dava gerçekliğini gözler önüne sermektedir. Bu kapsamda, bu yargılamaların ayrıca istisnai rejimlerle yürütüldüğünü belirtmekte fayda vardır."
Anadili hakkının kullanımı
Çakmak, Türkiye'de anadili hakkının kullanımına ilişkin eleştiri ve önerilerini de sıraladı:
"Bildiğimiz üzere anadil hakkı, bireylerin kendi anadillerini kamusal ve özel alanda kullanabilmeleri, bu dilde eğitim alabilmeleri ve kültürel ifadelerini bu dil üzerinden sürdürebilmeleri anlamına gelebilmektedir. Hem genel metin olarak Birleşmiş Milletler’in, hem de İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 2. ve 26. maddeleri ile Medeni ve Siyasal Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme’de de bu hak tanınmıştır. Avrupa Bölgesel ve Azınlık Dilleri Sözleşmesi ile Çocuk Hakları Sözleşmesi'nde ise dille ilgili maddelere çekince konulmuştur. Bu çekincelerin kaldırılmasıyla aslında önemli bir aşama kaydedilmiş olur."
"Ekolojik sistem tahrip edildi"
Çakmak, köy boşaltmalarıyla beraber toplumsal yapının ve ekosistemin değişmesi, orman yakmalar, ağaç kesimleri, barajlar ve yol yapımı gibi çalışmaların ekolojik sistemi tahrip ettiğini de belirtti.
"Ciddi anlamda değişiklikler yapılması gerekmektedir" diyen Çakmak, "Öncelikli olarak Çevre Kanunu, Maden Kanunu, Mera Kanunu, Elektrik Piyasası Kanunu gibi birçok kanunda şirket lehine düzenleme öngören İzin Yasası'nın tekrar ele alınarak doğa ve çevre düzenlenmesi sağlanmalıdır. Savaş hatalarının kalıcı zararları giderilmeli. Müdahale sebebiyle gerçekleştirilen orman kesimlerine ve yangınlara son verilmelidir" çağrısı yaptı.
"Cezaevlerinde bir insanlık krizi yaşanıyor"
Ekin Yeter Moray da "umut hakkı"nın uygulanması halinde cezaevlerinde bulunan bütün siyasi tutsaklar için önemli bir gelişmenin sağlanmış olacağını söyledi. Ekin Yeter Moray, "Türkiye'nin demokratikleşmesi ve toplum sağlığı inşası için de çok önemli bir adım da sağlanmış olacak. Umut hakkı ile beraber tek seferde birçok hakkı ve demokrasi gelişmesini de kapısından geçirileceğini düşünüyorum. Cezaevlerinde bir insanlık krizi yaşanıyor" dedi.
"İstisnalar kural oldu"
İstisnaların kural haline geldiği bir rejimde yaşadıklarına dikkat çeken Ekin Yeter Moray, "Bu rejim istisnaların kural haline getirildiği bir rejimdir. 2016 yılında çıkartılan bir Kanun Hükmünde Kararname'nin sonradan yasallaşması ile 93 belediye başkanı tutuklandı. 5 milyon seçmenin de seçme ve seçilme hakkı iradesi elinden alındı. Bu uygulama 2019 yılında 56 belediyeyle devam etti. Bu sadece bölgeyle sınırlı kalmadı ve Türkiye'deki başka belediyelere de sirayet etti" şeklinde konuştu.
TIKLAYINIZ: ÖHD'nin Komisyon'a sunduğu görüş ve öneriler sunumunun tam metni
(AB)





