ABD Dışişleri Bakanlığı, dünya genelindeki ülkelerin insan hakları karnesini incelediği yıllık raporunu açıkladı. “2017 İnsan Hakları Uygulamaları Ülke Raporları” başlıklı raporda Türkiye’ye insan hakları konusunda eleştiriler yer aldı.
Rapor, ABD Dışişleri Bakan Vekili John Sullivan’ın Türkiye saatiyle dün akşam düzenlediği basın toplantısıyla açıklandı.
Amerikanın Sesi’nin haberine göre, Sullivan, Türkiye’de devam eden OHAL döneminde aralarında gazeteciler ve akademisyenlerin de bulunduğu on binlerce kişinin gözaltına alınmış olmasının hukukun üstünlüğüne zarar verdiğini söyledi.
AGİT’in seçim raporuna atıf yapıldı
Raporun 64 sayfalık Türkiye bölümünde, son genel seçimlerin 2015’te yapıldığı ve AGİT gözlemcilerinin bu seçimlerle ilgili olarak, “medyanın haber takibindeki kısıtlamalar ve adayların serbestçe kampanya yürütebilme kabiliyetlerini sınırlayan bir kampanya ortamının varlığı hakkında” kaygı dile getirdiğine dikkat çekildi.
TIKLAYIN - AGİT Seçim Gözlem Heyeti Sonuç Raporunu Yayınladı
Raporda, 2014’teki cumhurbaşkanlığı seçimlerine ilişkin de yine AGİT gözlemcilerinin, adayların genelde serbestçe kampanya yürütebildiği ancak o dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’a yarar sağlayacak şekilde eşit olmayan bir kampanya ortamının bulunduğu şeklindeki tespitine atıf yapıldı.
Raporda Nisan ayındaki Anayasa referandumu ve referandumda oylanan, başkanlık sistemine geçilmesi dahil Anayasa değişikliklerinin az farkla kabul edildiği de hatırlatıldı.
Ayrıca raporda, yetkililerin güvenlik güçleri üzerindeki etkili kontrolünü sürdürdüğü ve OHAL hükümlerini kullanarak “terörle” ilişkilendirilmiş suçlamalarla binlerce polis ve askeri personeli görevden aldığı belirtildi.
OHAL ve temel özgürlükler vurgusu
Türkiye’nin yıl içerisinde ciddi boyutta siyasi zorluklar yaşadığına işaret edilen raporda, 15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminden sonra yürürlüğe konulan ve sürekli yenilenen OHAL’in, toplum ve kurumlar üzerinde geniş kapsamlı etkilerinin olduğu, çok sayıda temel özgürlükleri kısıtladığı kaydedildi.
Raporda, 2017 yılı sonu itibariyle 100 binin üzerinde devlet memurunun görevden alındığı, 50 binden fazla kişinin tutuklandığı ve 1500’ün üzerinde sivil toplum kuruluşunun kapatıldığı belirtildi.
Bakanlığın raporunda, Türkiye’deki en ciddi insan hakları sorunları arasında şu sorunlar sıralandı:
“Gözaltındaki tutuklulara işkence iddiaları, faili meçhul vakalar, Meclis üyeleri ve Türkiye’deki ABD diplomatik misyonlarının iki yerel çalışanı dahil on binlerce kişinin OHAL altında keyfi tutuklanmaları ve gözaltına alınmaları, yürütmenin yargı bağımsızlığına müdahalesi ve bunun adil yargılanma hakkı ve yargı sürecini etkilemesi, çok sayıda seçilmiş siyasetçi ile gazetecinin hapse atılması, medya kurumlarının kapatılması, hükümetin politikaları ya da yetkilileri eleştirmenin suç kapsamına alınması dahil ifade ve medya özgürlüğüne yönelik ağır kısıtlamalar, internet siteleri ve içeriklerinin engellenmesi, toplanma ve dernek kurma özgürlüklerine yönelik ciddi kısıtlamalar, hareket özgürlüğüne müdahale ve LGBT bireyler ve diğer azınlıklara karşı şiddet vakaları…”
Güvenlik güçlerine cezasızlığa değinildi
Hükümetin, insan hakları ihlalleriyle suçlanan güvenlik güçleri ve diğer yetkilileri soruşturma, adli kovuşturmaya tabi tutma ve cezalandırma yönünde sınırlı adımlar atmaya devam ettiği belirtilen raporda, bu tür suiistimallerin cezasız kalması durumunun da sorun teşkil etmeyi sürdürdüğü tespitine yer verildi.
Raporda, güvenlik güçleriyle PKK arasındaki çatışmaların da, geçen yıla göre seviyesi azalsa da yine yıl boyunca sürdüğü, bu çatışmaların güvenlik güçleri, PKK’liler ve bilinmeyen sayıda sivillerin ölümü ya da yaralanmasına neden olduğu belirtildi.
Ayrıca raporda, hükümetin PKK’ya karşı güvenlik operasyonlarıyla alakalı olarak, hatalı ya da kazara herhangi bir sivil ölümleri vakası konusunda, personele yönelik soruşturma ya da kovuşturma çabaları hakkında bilgi vermeyi reddettiği de kaydedildi.
Raporda, bu operasyonlarda sivil ölümlere dair güvenilir iddialar bulunduğuna işaret edildi.
İnsan hakları örgütlerinin gözaltında çok sayıda şüpheli ölüm vakasını belgelediğine de işaret edilerek, örnekler sıralandı. Ayrıca yıl içerisinde bazı doğrulanmamış kaybolma haberlerinin geldiği belirtildi.
TIKLAYIN - HRW: Ankara’daki Kaçırma Vakaları Soruşturulmalı
Türkiye’de Anayasa ve yasaların işkence ve diğer insanlık dışı muameleleri yasaklamasına rağmen, bazı hükümet yetkililerinin bu yöntemlere başvurduğu yönünde haberlerin bulunduğuna değinilen raporda, insan hakları gruplarının, polis gözaltıları sırasında işkence ve kötü muamele vakalarının arttığı iddiasına yer verildi. Güvenilir raporlara göre, bazı doktorların işkence iddiasını içeren tıbbi raporlara imza atmaktan korktuğu, bu nedenle de işkence iddialarının belgelenemediği ifade edildi.
Anayasa değişikliği ve yargı bağımsızlığı
Raporda, yasaların yargı bağımsızlığını öngörmesine rağmen, Türkiye’de yargının başta yürütme organı tarafından olmak üzere etkiye maruz kalmaya devam ettiği şeklindeki eleştirilere atıf yapıldı.
ABD Dışişleri raporunda, referandumda kabul edilen anayasal değişikliklerin yargının bağımsızlığını daha da zayıflattığı tespitine yer verildi.
Raporda, yetkililerin “terörle mücadele yasalarını” çok sayıda insan hakları aktivistiyle medya kuruluşlarını da kapsayacak şekilde çok geniş bir tanımla kullandığı gözlemi dile getirildi.
“İfade özgürlükleri giderek kısıtlanıyor”
Anayasa ve yasalar belirli sınırlamalarla ifade özgürlüğünü içerse de hükümetin yıl boyunca basına yönelik ifade özgürlüğünü kısıtladığına değinilen raporda, hükümetin gazetecilere yönelik baskıları, adli kovuşturma ve tutuklama vakaları nedeniyle ifade özgürlüğünün engellendiği ve otosansürün yaygınlaştığı şeklindeki gözlemlere atıf yapıldı.
Gazeteciler ve azınlıklar dahil yüzlerce kişinin, cumhurbaşkanı, başbakan ya da devlet kurumlarına hakaretten dolayı adli kovuşturmaya maruz kaldığına dikkat çekildi.
Raporda, birçok durumda bireylerin devleti ya da hükümeti, haklarında dava ya da soruşturma açılması riskine maruz kalmaksızın eleştiremediği, hükümetin bazı dini, siyasi ya da kültürel görüşlere sempati gösterenlerin ifade özgürlüklerini kısıtladığı belirtildi.
TIKLAYIN - 520 Gazeteciye 237 Ağırlaştırılmış Müebbet, 3,672 Yıl Hapis Tehdidi
Bağımsız gazetecilere yönelik kovuşturmaların yıl boyunca medya özgürlüğünü sınırladığı ifade edilerek, bu kovuşturmalardan örnekler sıralandı.
Hükümet ve siyasi liderlerle destekçilerinin çeşitli yöntemlerle gazetecilere yönelik baskı ve korkutma araçlarını kullandığı belirtilerek, bu yöntemler arasında dava açılması, tehditler ve bazı durumlar fiziksel saldırılar gösterildi.
Raporda, yıl içerisinde internet özgürlüğünün de kötüleşmeye devam ettiği kaydedildi. (AS)
* Raporun tamamına buradan ulaşabilirsiniz.
* ABD Dışişleri Bakanlığı 2017 Yılı insan hakları raporunun Türkiye bölümüne de buradan.