Gazeteciler Ahmet Şık, Nedim Şener, Soner Yalçın ile Yalçın Küçük ve Eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı'nın aralarında bulunduğu 13 sanıklı Oda TV Davası’nın karar duruşması öncesi Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi önünde basın açıklaması yapıldı.
Oda TV davası sanıkların gazeteci Ahmet Şık, "FETÖ ve PKK propagandası yaptığı" iddiasıyla Silivri Cezaevi'nde tutuklu bulunuyor. Şık'ın gazeteci arkadaşları duruşma öncesi adliye önünde buluşma çağrısı yapmıştı.
Adliye önünde toplanan gazeteciler, Ahmet Şık’ın fotoğrafı ile “Kumpas sürüyor. Susmadık, susmayacağız” yazılı pankart açtı. Cumhuriyet Halk Partisi milletvekilleri Mahmut Tanal, Sezgin Tanrıkulu ve Hilmi Yarayıcı, RSF Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu, Sanatçı Nur Sürer, Berkin Elvan’ın annesi ve babası, ÖDP Genel başkanı Alper Taş, Hakan Tahmaz, Gazeteci Kemal Göktaş, Erk Acarer, Özgür Mumcu ve 2011 yılında Ahmet Şık’la aynı hücrede kalan Doğan Yurdakul'un da aralarında olduğu çok sayıda kişi dayanışma için oradaydı.
Gazetecilerin serbest bırakılmasının istendiği açıklamanın ardından “Özgür basın susturulamaz”, “Ahmet çıkacak yine yazacak” sloganları atılıp duruşma salonuna geçildi.
"Yansak da dokunacağız"
Özgür Mumcu’nun okuduğu açıklamada şu ifadeler yer aldı:
“Türkiye için bir gün, bugün.
“Gazeteciler İstanbul Adalet Sarayı’nda yargılanıyor. Dün olduğu gibi, önceki gün olduğu gibi; hatta önceki yıl ve daha önceki yıl olduğu gibi…
“Oda TV Davası’nda bugün karar verilecek. Savcı, son duruşmada "kumpas" olarak tanımladığı Oda TV Davası’ında yargılanan tüm sanıklar için beraat istedi.
“O gün cemaat bugün FETÖ denen yapının icat etliği tüm davalar gibi Oda TV davasını "kumpas" olarak tanımlamak biz gazeteciler için de haklı ve meşru tanımlama.
“Çünkü o gün düşünen, sorgulayan, eleştiren gazeteciler; bilgisayarlara sokulmuş virüs programları aracılığıyla üretilmiş delillerle tutuklanarak diğer gazetecilere gözdağı veriliyor, yüreklerine korku salınıyordu.
"Mesaj açıktı; Yazmayın, eleştirmeyin, sorgulamayın.
"Ya bugün? Ya bugün o günden farklı mı? 0 gün yapılanlardan cemaati/FETÖ’yü sorumlu tutan AKP iktidarı bugün farklı mı davranıyor?
"Bugün Türkiye’de basın özgürlüğü, ifade özgürlüğü var, güllük gülistanlık bir ülkede yaşıyoruz diyebilir miyiz? Elbette hayır.
"Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü, bugün Türkiye'nin dünyanın en büyük gazeteci hapishanesi olduğunu söylüyor.
"Yalan mı? Hayır.
"Bugün Türkiye’de 140’dan fazla gazeteci tutuklu ve hükümlü. 58 gazete, 28 televizyon, 34 radyo, 5 haber ajansı kapatıldı. 1000’e yakın gazetecinin basın kartı iptal edildi. Cumhuriyet gazetesine operasyon yapıldı.
"İktidar bunları 15 Temmuz Darbesi'ni gerçekleştiren FETÖ ile mücadele için yaptığını söylüyor. Peki, FETÖ dediği cemaatin ipliğini pazara çıkaran Ahmet Şık nerede?
"Hükümetle cemaat kol kola gezerken Fethullahçıların devletin sinir uçlarına kadar sızdığını yazan ve bunu yazdığı için hapse atılan Ahmet Şık nerede?
"Hepiniz biliyorsunuz Ahmet Şık neden hapiste? Savcıya göre. FETÖ/PYD ve PKK propagandası yapmış.
"Biraz vicdan sahibi olan, az biraz adalet duygusundan nasibini almış hiçbir kimse bu suçlamayı kabul edemez. Etmez. Biz gazeteciler ve halkımız şahittir ki Ahmet Şık, Fethullahçı darbe gerçekleşseydi ilk içeri atılacak gazeteciydi.
"Bugün burada bir başka dava daha görülecek.
"Orada da Ahmet Şık tutuklandığında 'Gazetecilikten tutuklanmadılar' manşetini atan bir grup gazeteci yargılanıyor. O gün o manşeti atmaktan utanmayan gazeteciler, bugün yargılanıyor. Bilmiyoruz şimdi pişmanlar mı? Ama yargılanıyorlar. Elbette onların adil bir şekilde yargılanmalarını savunuyoruz. Taraf çalışanlarını da adil yargılanması savunmak bizim aynı zamanda görevimiz.
"Gazetecilik ciddi bir iştir.
"İlkeli, ahlaklı ve cesur olmayı gerektirir. Biz eğriye eğri, doğruya doğru diyen gazeteciliğin kıymetli olduğu kanısındayız. Gazetecilik, her nevi iktidarın sözcüsü ya da aparatı olmak değil o iktidarı sorgulamak demektir.
"Gazetecilik hakikat arayışıdır. O hakikatin peşinde koşmaktır. Biz de bugün burada hakikatin ve adaletin peşindeyiz.
"Ahmet Şık, Kadri Gürsel, Murat Sabuncu, Güray Öz, Tunca Öğreten bugün cezaevindeyse, Özgür Gündem’le dayanışma içinde olan nöbetçi yayın yönetmenleri yargılanıp hapis cezasına çarptırılıyorsa Türkiye'de basın özgürlüğünden söz edilemez.
"O gün cemaatçilerin OdaTV davası üzerinden gazetecilere verdiği gözdağı bugün başka bir biçimde devam ediyor. Ama korku iklimine teslim olmayacağız. Gazetecilik yapmaya devam edeceğiz. Gazetecilik suç değildir.
"Gazeteciler derhal serbest bırakılmalı, ve tutuksuz yargılanmalıdır. Yansak da dokunacağız." (DS/BK)