Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığınca hazırlanan Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanun Tasarısı ise Eylül'de meclis genel kurulunda görüşülecek.
Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (IAEA) verilerine göre halen dünyada 440 nükleer santral faaliyette. 31'i ise yapım halinde. Litvanya, Fransa ve Belçika gibi ülkeler elektrik enerjisinin yüzde 70'e varan kısmını nükleer santrallerden karşılıyor.
Konunun uzmanlarından Doç. Dr. Tanay Sıdkı Uyar, "Bu veriler dünyada enerji konusunda ne kadar yanlış yapıldığını kanıtlıyor" diyor. Başta Almanya olmak üzere tüm dünyada nükleer santrallerin kapatıldığını ve yeni santral yapımlarının durduğunu söylüyor.
Uyar, Türkiye'de nükleer santrallerin kurulması çalışmalarını "Avrupa ülkelerinin nükleer santral yapımından vazgeçmeleri varolanları kapatmalarına karşın, eski teknolojilerini satmak için pazar yaratmasına" bağlıyor.
Boğaziçi Üniversitesi Nükleer Mühendislik Bölümünde yüksek lisansını tamamlayan, halen Marmara Üniversitesi Enerji Anabilim Dalı Başkanlığını yapan Doç. Dr. Uyar, Türkiye'de enerjisi ihtiyacının tamamına yakınının yenilenebilir enerji kaynakları olan rüzgar ve güneş enerjisiyle sağlanabileceğine dikkat çekiyor.
Uyar'a göre nükleer santrallerin atıkları için dünyada hala sürekli depolama alanları kurulamıyorken, bu atıklar milyonlarca yılda yok olmazken, Çernobil kazası gibi olası bir kaza ya da sızıntıda can kaybı ve geniş bir çevrenin etkilenmesi söz konusuyken; nükleer santrallerin bakım ve güvenlik maliyetleri kuruluş maliyetlerini aşıyorken, nükleer santrallerin bilimsel olarak savunulabilir bir yanı yok.
Uyar, bu koşullarda, nükleer santral kurulmasının konunun uzmanlarınca ayrıntılarıyla tartışılması gerektiğini vurguluyor:
"Çevreye ve insan sağlığına zararı olmayan ve adına uygun olarak doğal kaynakları yok etmeden 'yenilenebilir' olarak kullanılan, maliyeti düşük enerji kaynaklarına yönelmek gerekiyor"
Fosil yakıtların yarattığı sera gazı etkisi ve küresel ısınmaya da dikkat çeken Uyar, Türkiye'nin enerji açığı olup olmadığı, nükleer santrale ihtiyaç duyulup duyulmadığı konularında sorduğumuz sorulara şu yanıtları verdi:
Türkiye'nin enerji ihtiyacında dışa bağımlı olduğu ve nükleer santrale mutlaka ihtiyaç olduğu yolundaki açıklamaları nasıl değerlendiriyorsunuz? Türkiye'nin enerji açığı var mı?
Uyar: Enerji kullanımı derken, ulaşım, konut, sanayi ve tarımda ne kadar enerji kullandığınız, bu enerjiyi kullandığınız alet ve makinelerin ne kadar enerji tükettiği akla gelir. Evinizde daha çok enerji tüketen buzdolabını kullanırsanız, daha çok enerji harcarsınız.
Pek çok ülke daha az enerji harcayan teknolojiler kullanırken, küresel sermaye eski teknolojileri satmaya çalışıyor. Ne kadar enerji kullandığınız; ihtiyacınız dışındaki enerjinin etkin kullanılıp kullanılmadığını tartışmanız gerekiyor.
Yedi buçuk milyon dolara düşük enerji tüketen ampulleri üreten bir fabrika kurarsanız ve örneğin İstanbul'da ücretsiz dağıtırsanız, dört buçuk milyar dolar maliyetli bir kömür santrali yapmaktan kurtulursuz. Böylece daha az insan kanser olur, kanser tedavisine daha az para ayırırsınız.
Türkiye'nin bir önceki hükümet döneminden başlayarak yaptığı doğalgaz antlaşmaları 30 yıla varan, uzun vadeli antlaşmalardır. Türkiye, ileriki yıllarda ihtiyacı olmadığı halde doğalgaz alıp, borç ödüyor gibi gözükmemek için, doğalgaz kullanımını desteklemek durumundadır. Bu da, enerjinin etkin kullanımından çok, daha çok doğalgaz tüketiminin yollarının araştırılması anlamına geliyor.
Türkiye, Avrupa ülkelerine daha az enerji tüketen ev aletlerini pazarlıyor. Yani gerekli teknolojiye sahip. Ancak daha az ve temiz enerji kullanmak, kısa ve uzun vadede o ülke için yararlıyken, enerji politikaları, petrol şirketlerinin, nükleer teknoloji uzmanlarının, doğalgaz üreticilerinin kendi çıkarlarına göre düzenleniyor.
Petrol ve kömür gibi fosil yakıtların çevre ve insan sağlığına zararı var mı?
Petrol, kömür ve doğal gaz gibi fosil yakıtlar yandıktan sonra karbon dioksit açığa çıkarıyor ve atmosferde sera etkisi yaratarak dünya ısısının artmasına neden oluyor. Doğalgaz kokusuz ve renksiz olması nedeniyle, akciğerlerin koruma mekanizmalarından daha kolay geçerek nitrit aside dönüşüyor. Ayrıca dünyadaki fosil yakıtlar önümüzdeki yıllarda tükenecek.
Enerji Bakanı Güler, nükleer santral konusunda diğer ülkelerle yarışa gireceklerini söylüyor. Dünyada nükleer enerji kullanımı ne kadar yaygın?
Nükleer santralde de eski, çöp olarak adlandıracağımız teknolojinin diğer ülkelere pazarlanması söz konusu. Avrupa'da ve dünyada artık nükleer santral yapımı durmuş durumda. Başta Almanya olmak üzere pek çok ülke santralleri kapatmaya çalışıyor.
Türkiye gibi Avrupa Birliği'ne uyumdan söz eden, gelişmeyi hedefleyen bir ülkeyseniz, en az çevreyi kirleten, doğaya en çok uyum sağlayan, az maliyetli teknolojilerin kullanılması gerekiyor. Bu maliyetlere toplumsal maliyetler de dahil. Çevreyi kirleten bir teknolojiyi satın aldığınızda, kanser ilaçlarına da müşteri oluyorsunuz. Hem o çöpü alıyor, hem de pisliğini temizlemenin bedelini üstleniyorsunuz.
Türkiye nükleer santral kurmaya karar verdikten sonra, güvenlik altyapısı, bakım, kontrol gibi konularda sürekli teknoloji almak zorunda kalacak. Pazar değeri olmayan eski teknolojinin bu şekilde satılması, diş doktorunun lokanta açıp, müşterilere taşlı pilav vermesine benziyor. Tabii burada yeni santrallerin kurulması, diğer ülkelerdeki santrallerin kapanmasından dolayı işsiz kalan mühendislere de iş imkanı sağlıyor.
Nükleer enerjinin Çernobil'deki kazayı da düşünürsek tehlikesi çok fazla. Bu nedenle güvenliğinin sağlanması için yapılan harcamalar, santral kurma maliyetlerini katlıyor.
Türkiye enerji ihtiyacını hangi kaynaklarla karşılayabilir?
Türkiye'nin toplam elektrik enerjisi ihtiyacını rüzgardan sağlayacak kadar potansiyeli var. ABD'de bir milyon, Avrupa'da 500 bin çatı, güneş enerjisini kullanıyorsa, Türkiye'de bu sistemden çok daha fazla yararlanma şansı vardır.
Marmara Üniversitesi Enerji Anabilim Dalı öğretim üyeleri ve öğrencileriyle, Türkiye enerji, ekonomi, çevre, entegre karar destek modelini oluşturuyoruz. Önümüzdeki 30 yıl içinde Türkiye'nin hangi enerji sistemlerinin kullanabileceğini araştırıyoruz. Bu modelin, mevcut enerji politikalarından farkı, çevreyi en az kirleten ve maliyeti en düşük olan enerjinin kullanımını öngörmesi.
Yenilenebilir enerjinin kullanımıyla ne nükleer santrale ne de fosil yakıtlara ihtiyaç kalmayacak.
Başbakanlığın, çevre kuruluşlarını nükleer enerjinin temiz ve güvenilir olduğu konusunda halkı bilgilendirmesini istediği şeklinde haberlere rastladım. Meslek odalarının, bilim insanlarının, öğretim üyelerinin yapması gereken, ileride büyük bedellere neden olabilecek nükleer santraller konusunda bir tartışma başlatmak.
Bu santrallerin kurulup da kullanılmaması durumunda gelecek maliyeti de yine hazine yoluyla vatandaşlar karşılayacaktır. Enerji Bakanlığı ve hükümet yetkilileri gibi karar vericiler, bu konu tartışılmadan nükleer santral yapımını başlatırlarsa, sorumluluğu da üzerlerine almış olurlar.
"Bilim insanları temiz ve güvenilir enerjiyi savunmalı"
Eneri Bakanı'nın nükleer santralin deprem bölgesinde yapılmasının sorun yaratmayacağına ilişkin açıklamaları gazetelere yansıdı. Nükleer santrali ve enerji politikalarını tek yönden yansıtan haberler yoluyla da bu yönde bir kamuoyu oluşturulmaya çalışılıyor.
Atom Enerjisi Kurumlarının görevi, nükleer enerjiyle ilgili sorunlar ve bu konudaki denetimlerdir, nükleer enerjinin çok güvenli olduğunu söylemek değil. Bilim insanları kendi uzmanlık alanlarında doğruları söylemiyorlarsa toplumu savunmasız bırakırlar. Dünyanın terk ettiği, pahalı, pahalı olduğu kadar çevreye zarar veren enerji kaynakları yerine, insanlar ve ülke için en etkin ve temiz enerjiyi savunulmalıdır. (ÖG/BB)
Konuyla ilgili yazılar:
http://www.antimai.org/cv/emonukrp.htm