Kassel'da cinayetin işlendiği internet cafenin karşısındaki küçük meydan 2012 yılından beri Halit Yozgat'ın adını taşıyor.
Almanya‘nın Kassel kentinde 12 yıl önce Neonazi terör örgütü NSU (Nasyonal Sosyalist Yeraltı) tarafından gerçekleştirildiği açıklanan ve halen açıklığa kavuşturulmamış olan bir cinayete kurban giden Halit Yozgat, bundan sonra her yıl adını taşıyan bir ödülle anılacak.
Halit Yozgat 6 Nisan 2006 tarihinde babasıyla birlikte işlettikleri internet cafede “infaz edilmiş” ve kendisini ağır yaralı olarak bulan babası İsmail Yozgat‘ın kollarında son nefesini vermişti. Almanya‘nın çeşitli yerlerinde 1999-2007 yılları arasında sekizi Türkiye kökenli 10 kişinin yakın mesafeden başlarına ateş edilerek kurşuna dizildiği seri cinayetlerin ardında olduğu ileri sürülen NSU örgütünün kurbanlarından Halit Yozgat öldürüldüğünde 21 yaşındaydı.
Halit Yozgat‘ın dünyaya geldiği ve öldürüldüğü verdiği Kassel kentinin Büyükşehir Belediye Başkanı Christian Geselle‘nin (SPD) önergesi il genel meclisinde kabul edildi.
Buna göre her yıl ayrımcılık ya da siyasal şiddete ilişkin toplumsal girişimler ya da bilimsel çalışmalar Halit Yozgat adına ödüllendirilecek. Ödülün parasal karşılığı da 3 bin euro olacak.
En karışık cinayet!
1999-2007 arasında gerçekleştirilen seri cinayetler susturucu takılmış Çeska marka tabancayla işlendiği için bir dönem "Çeska Cinayetleri" olarak adlandırılmıştı. Kurbanların sadece ikisi döner büfesi işletiyordu. Bu yüzden "Döner Cinayetleri" diyenler de vardı. Tabii bunların bir bölümü bu insanlık dışı kavramı kullandıkları için sonradan utandılar, özür dilediler. |
Kassel‘daki cinayet, soruşturma sırasında ortaya çıkan çok önemli bir gelişme nedeniyle dikkat çekmişti ve halen de öyle…
Saldırının gerçekleştiği anlarda Almanya istihbarat örgütünün bir ajanı da olay yerindeydi ve cinayetten bir-iki dakika sonra olay yerinden ayrılmıştı. Bu durumun ortaya çıkmasının ardından kamuoyunda NSU cinayetleriyle ilgili algılama yeni bir boyut kazanmıştı. Ancak dönemin Hessen İçişleri Bakanı, şimdi Hessen Başbakanı Volker Bouffier‘in (CDU) engel olması nedeniyle aşırı sağcı eğilimleri olduğu ileri sürülen ve çevresinde “Küçük Adolf“ lakabıyla anılan ajan Andreas Temme olayı soruşturan polis tarafından sorguya alınamadı ve konu uzun süre karanlıkta kaldı.
Olayın duyulmasının ardından görevinden alınarak bir başka devlet dairesinde görevlendirilen ajan, daha sonra NSU’ya karşı açılan mahkemede ve meclis soruşturma komisyonlarında olayla ilgili ifade verdi. Olay sırasında internet kafede olduğunu kabul etti ama her defasında oturduğu yerden birkaç metre uzaklıkta gerçekleşen kurşuna dizme olayını fark etmediğini, oradan ayrılırken de kasanın arkasında kanlar içinde yatan Halit Yozgat‘ı görmediğini ileri sürdü. Temme‘nin bu ifadeleri olayı soruşturan polis, bilirkişi ve parlamenterlerin önemli bir bölümü tarafından da halen kuşkuyla karşılanıyor.
Sonuçta aradan 12 yıl geçti ve bu konu halen kamuoyunu tatmin edecek bir düzeyde açıklığa kavuşturulmamış durumda. Hessen Eyalet Meclisi‘nin konuyla ilgili soruşturma komisyonu da, hükümetteki Hıristiyan demokrat ve Yeşiller koalisyonunun engellemeleri nedeniyle ortak bir sonuç raporu yayınlayamamıştı. Hessen‘de kısa bir süre önce eyalet meclisi yeniden seçildi ve önümüzdeki günlerde yine aynı partilerin oluşturduğu bir koalisyon hükümetinin görevi üstlenmesi bekleniyor. Önümüzdeki dönemde de bu konu için bir yeni bir meclis soruşturma komisyonunun kurulması talepleri halen gündemde. Ancak Yeşiller partisi koalisyonunun ahengini bozmamak için önceki tavrını sürdürürse bu konuda bir ilerleme olması mümkün değil.
Mahkeme sonuçlandı ama
Bu arada 2013 yılında başlayan Münih‘te NSU örgütü ve bu örgüte yardım/yataklık yapanların yargılandığı dava Temmuz 2018’de sonuçlandı. Örgütün hayatta kalan tek üyesi olduğu ileri sürülen Beate Zchaepe ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı. Örgüt yardım ve yataklık yaptığı ileri sürülen diğer sanıklar da kısa süreli hapis cezaları aldı ve hepsi serbest kaldı.
Seri cinayetlerin yanısıra birçok silahlı banka soygunu ve bombalı saldırıyı da gerçekleştirdikleri ileri sürülen “üç kişilik örgüt”ün tetikçi iki üyesinin ise polise yakalanmamak için intihar ettikleri kabul edildiği için dava şekilsel olarak sona ermiş görülüyor.
Ancak başta acılı baba İsmail Yozgat olmak üzere NSU kurbanlarının yakınları ve avukatlarının hemen hepsi, cinayetlerin tam olarak aydınlatılmadığı yolundaki uyarıları dikkate alınmadığını düşünüyor. Soruşturmanın genişletilmesi talepleri sürekli reddedildiği için bu kararı tanımadıklarını söyleyenler oldu. Konuyu yakından takip eden birçok sivil toplum girişimi, gazeteci ve politikacı da bu eleştirileri paylaşıyor.
Caddeye adı verilsin!
Ayşe ve İsmail Yozgat, cinayetlerin halen aydınlatılmadığını, ancak Başbakan Merkel'in Berlin'deki törende buna dair söz verdiğini hatırlatıyorlar...
NSU’nun varlığının “tesadüfen” ortaya çıkması ve Halit Yozgat‘ın da bu örgütün kurbanları arasında yer aldığı resmen kabul edilmesi üzerine, başta babası İsmail Yozgat olmak üzere çok sayıda kişi ve girişim cinayetin gerçekleştirildiği caddeye bu genç adamın adının verilmesini talep etmişti. “Hollaendicshe Strasse”nin (Hollanda Caddesi) adının “Halit Yozgat Strasse“ olarak değiştirilmesini istiyorlardı. Genç yaşta öldürülen Halit Yozgat doğduğundan beri ailesiyle bu caddede yaşamıştı. Öldürüldüğü internet cafe de bu caddenin ortasındaydı, tüm hayatı orada geçmişti neredeyse.
Ancak belediye bu talebi kabul etmemiş, cinayetin gerçekleştiği internet cafenin karşısındaki bir meydana onun adını vermeyi ve meydanın ortasına da üzerine tüm NSU kurbanlarının adlarının yer aldığı bir anıt dikmeyi tercih etmişti.
Konuyu takip edenler hatırlayacaktır, acılı baba İsmail Yozgat, polis, olayın ardında mafya, Türk-Kürt çatışması, aile içi şiddet, kan davası gibi boyutlar arar, kendisini ve aile üyelerini kuşkulu olarak görüp, sorgularken de bunun aşırı sağcılar tarafından gerçekleştirilen bir “infaz” olduğunu ısrarla savundu, ama ciddiye alınmadı. Polis Yozgat ailesinin Türkiye‘deki akrabalarını da soruşturma kapsamına dahil ederken, onlar daha önceki seri cinayetlerin kurbanlarının aileleriyle temasa geçip, Kassel‘de olayın bir ırkçı saldırı olduğunu açıkça haykıran kitlesel yürüyüşler düzenlemişlerdi.
Sonra NSU diye bir örgütün olduğu bir tesadüf sonucu ortaya çıktı. Örgüt üç kişiden oluşuyordu. İkisi tetikçiydi ve yakalanmamak için intihar ettikleri ileri sürülüyordu. Örgütün üçüncü üyesi ve birkaç yardakçısın karşı dava açıldı. Beş yıl süren mahkeme, kurban ailelerini ve ilgili kamuoyunu hayal kırıklığına uğratan bir kararla sonuçlandı.
Tabii bu arada Halit Yozgat ve diğer NSU kurbanları anısına, cinayetlerin işlendiği diğer kentlerde olduğu gibi Kassel‘da da şehir yönetimi tarafından çeşitli anma etkinlikleri gerçekleştirildi.
Ama Kassel‘da İsmail Yozgat ve ailesinin “Halit Yozgat Caddesi“ talebi halen devam ediyor.
Bu yıl anma toplantısı yapılmamıştı
Öte yandan Halit Yozgat adına ödül önergesi, Kassel‘da bu yıl nisan ayında yaşanan ve belediye yönetiminin ağır eleştirilerle karşı karşıya kalmasına neden olan “anma töreni iptali“ni yeniden gündeme getirdi.
Her yıl cinayetin işlendiği 6 Nisan tarihinde Halit Yozgat Meydanı’nda gerçekleştirilen anma toplantısı bu kez güvenlik gerekçesiyle iptal edilmişti. Şehir yönetimi gerekçe olarak da Türkiye‘nin Suriye‘nin kuzeyindeki operasyonlarına yönelik protesto eylemlerini göstermiş ve anma toplantısının bu çerçevede saldırıya uğrayabileceğine dair güvenlik endişelerine işaret etmişti. Tabii iptal için de Yozgat ailesinin onayının alındığını açıklamıştı.
Ancak bu karar başından itibaren eleştirildi ve halen de eleştiriliyor. Gerekli güvenlik önlemlerini almakla yükümlü olan polisten yapılan açıklamada da bunu yapabilecek durumda oldukları vurgulanmıştı.
Zaten resmi iptale rağmen yine de yüzlerce kişinin katılımıyla bir anma töreni gerçekleştirilmişti.
Edinilen bilgilere göre Halit Yozgat adına konan ödülün kararlaştırılması, tanıtılması ve verilmesi cinayetin gerçekleştirildiği 6 Nisan tarihi öncesi denk getirilecek. (GT/HK)