"Nasıl daha iyi milliyetçi olurum sorusuna yanlış cevaplar veriliyor"
Mükemm(i)lliyetçilikte de benzer bir durum söz konusu. Hep "nasıl daha 'iyi' milliyetçi olurum?" sorusunun cevabı aranır ve bu doğrultuda hep daha milliyetçi söylemler tutturulur ve eylemler yapılır. Bir çeşit haz alınır bu yanlış cevaplar yolculuğundan ama aslında çok büyük ve büyüdükçe de büyüklüğünden değil ama çirkinliğinden insanlığın kabına sığmaz bir tarafı vardır bunun. Ancak hep buna katkısı olan bir arayışın peşindedir sevdalıları.
Deniz Baykal "Milliyetçilik bu toplumun çimentosudur" diyor Hrant Dink cinayetinin birkaç gün sonrasında. Bilinen bir şey var ki çok önemli. Beton yaparken suyun, çimentonun, kumun, çakılın belirli oranları vardır. Daha az ya da daha çok çimento katmanız sizi ideal betondan uzaklaştırır. Hatta iki durumun da aşırısında bırakın ideal betonu, betonu bile oluşturamazsınız.
"Hrant Dink fazla çimentonun kurbanı oldu"
Önemli bir nokta daha var. Daha irice olan taşların kumlarla çakılları bir arada daha iyi tutabilmesi için oval değil de sivri olması tercih edilir. Diğer bir deyişle toplumun ileri gelenlerinin farklı dillerden, dinlerden vs. insanları bir arada tutabilecek düzeyde anlamlı katkılar yapıyor olmaları oldukça önemli. Ancak bu toplumun birarada iyi bir şekilde yaşaması için çırpınan Hrant Dink ne yazık ki fazla çimentonun kurbanı oldu.
"Esat Canan dışlanmaya çalışılıyor"
Şu sıralarda CHP Hakkari milletvekili Esat Canan ile ilgili bazı olumsuz şeyler takip ediyorum medyadan. Ancak bunun Şemdinli olayına uzanan bir mazisi olduğunu düşünmekteyim. Şemdinli olayının aydınlatılmasının devletle oradaki halk arasındaki buzlanmayı eriteceğini, devletin halkın gözünde güven tazeleyeceğini anlatmaya çalıştı.
Üzerine silahlar atıldı savcıyla birlikte incelemeler yaparken. Daha sonra temsil ettiği insanların tanıklıklarının kabul edilmemesi gerektiği konuşuldu; olayı araştıracak olan ve milletvekillerinden oluşturulan komisyona alınmadı. Bir şekilde dışlanmaya çalışılıyor.
Geçtiğimiz günlerde ABDnin Terörle Mücadele Özel Temsilcisi Joseph Ralston Ankaradaydı. Ve yine ortalığı karıştıran bir haber yapıldı. Esat Canan'ın katıldığı bu yemekli toplantıda ifade ettiği iddia edilen ve 'gizli' bir oturum olmasına rağmen kamuoyuna isimsiz başlığı altında sızdırılan "PKK'lılar şehidimizdir" sözünün ve sonrasında oluşan gergin ortamın asılsız olduğunu, aynı toplantıda bulunan Edip Başer ve Onur Öymen dile getirdiler. Yani böyle bir şey söylenmemiş ve böyle bir gerginlik söz konusu olmamış. Ancak nedense Şemdinli olayından beri dışlanmaya çalışılan Esat Canan bu sefer de bir karalama çalışmasıyla karşı karşıya.
"Güneydoğu'nun da şehitleri var" diyor oysa ki! Bu söylem doğru çözümlenirse eğer özünde bölgesel bir ayrımclık bile yoktur. Yani 'ayrımcılık' iddiası bile gerçekçi değildir.
"Davetsiz misafirmiş"
Bir televizyon kanalında hakkında, yemeğe davetsiz olduğu halde katılan... diye bir haber yapıldı. Oysaki davetlilerden biriydi Esat Canan ve bu haber şöyle bir yoruma neden oluyor kamuoyunda: Zaten oraya bunu söylemek için gitmiş, baksanıza davetsizmiş! Böylesine hassas bir konuda ipince eleyip sımsıkı dokuması gerekir medyanın.
"Betonumuzda yeterince çatlak var"
Ayrıca bir gazetede ilk defa manşet yapılan bu haber aynı gazetenin doğu ve güneydoğu baskılarında yer almadı. Bilinçli veya bilinçsiz bir şekilde insanlar bazı yerlere hedef gösteriliyorlar. Ve toplumumuzda ne yazık ki bazı şeylerden farklı vazifeler çıkaranlar mevcut ve bu bizlere telafisi oldukça zor büyük zararlar vermekte. İsterseniz bu haberle ilgili internette vatandaşların yaptıkları acımasız yorumları bir okuyuverin.
"Ben de milliyetçiyim, ama Türkiye milliyetçisiyim" diyor Esat Canan.
Gayet anlaşılır bir ifade bu. Fazla çimento katma çabalarını bir kenara bırakmak lazım artık. Betonumuzda yeterince çatlak var, yeni çatlaklar vermemeli. (ÖÜ/NZ).