"Tanıklar Konuşuyor, Gerçek Buluşması" toplantısının cezaevleri katliamlarına ilişkin başlık altında söz alan konuşmacılar, ortak mücadele edilmesi gerektiğinin altını çizdiler.
Ulucanlar katliamı tanıklarından Fadime Akalın, katliamın devletin ilk ateşli silah kullandığı katliam olması açısından bir nevi kamuoyunun nabzının tutulduğuna dikkat çekti. "Acılarımız ortak, bize bunları yaşatan düşman ortak. Geleceğimiz de ortak" diyerek birlikte mücadele etme gereğini vurguladı. Akalın ayrıca ölüm oruçlarında kalıcı rahatsızlıklara yakalanmış wernicke-korsakoff'lu eski tutsaklarla dayanışma amaçlı oluşturulan "Çeliğe Su Verenlerle El Ele" platformuna güç katma, destek olma çağrısında bulundu.
"Yan yana gelirsek kazanırız"
Konuşan tüm eski tutuklular gibi F tipindeki hasta tutsakların durumuna dikkat çeken Çiğdem Diren Kırkaç da henüz 17 yaşındayken konulduğu Ümraniye Cezaevi'nde 19 Aralık katliamıyla yüz yüze kaldığını anlatarak, "Mavi Marmara görüntülerini izlerken 19 Aralık'a gittim. Oradaki saldırının belki yüz katını kapalı bir mekanda, film sahnelerini aratmayacak şekilde biz içeride yaşadık. Bir sürü sinir ve biber gazı kullanıldı. Bedenlerinden başka direnebilecekleri bir şeyleri olmayan devrimci tutsaklar direndiler. Şimdiyse Türkiye Cumhuriyeti devleti İsrail'i kınıyor. Aslında kendisini sorgulaması gerekiyor. Ama biz devletin gerçek yüzünü biliyoruz. Özür dileyeceğini sanmıyorum. Saldırganlığı, terörü bitmeyecektir" şeklinde konuştu.
19 Aralık'ta Çankırı cezaevinde olduğunu belirten Muharrem Kurşun, kendisinin de "ölüm orucu direnişçisi" olduğunu belirterek, "19 Aralık'ta öldürmeye geldiler ama karşılarında ölümü göze alan devrimciler vardı" şeklinde sürdürdüğü konuşmasını, "Omuzlarımız yan yana geldiğinde gerçekten biz kazanırız" diye bitirdi.
"Suçlular suçluları yargılayamaz"
Kendisinin de Bayrampaşa'da karşı karşıya kaldığı 19 Aralık katliamında 250 kişinin katledilmesinin hesaplandığını söyleyen Eyüphan Başar ise, Bayrampaşa'da açılan tek davanın askerlere dönük olmasının düşündürücü olduğunu belirterek yöneticilerin hiçbirine dava açılmadığına dikkat çekti.
Ulucanlar Katliamı sonrası mahkeme kararının çarpıcı olduğunu söyleyen Başar, "Bunlar görevini yapmıştır denildi. Bu gerçeği yansıtıyor. Devlet katliamcı, görevi bu. Katilleri yargılamaları beklenemez. Suçlular suçluları yargılayamaz" dedi.
Tanıkların ardından söz alan İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Başkanı Öztürk Doğan da uygulanan bir "cezasızlık politikası" olduğunu ifade ederek, "Devlet her şeyi yapıyor, yaptırıyor ama bir türlü cezalandırma pratiğini sergileyemiyor. Cezaevi katliamları ile ilgili dosyalarda, Engin Çeber'i saymazsanız, ciddi cezasızlık politikası uyguluyor devlet. Bununla mücadele etmek bizim görevimiz olmalı" diye konuştu. (BB/EÜ)