Le Monde'un haberine göre, Emmanuel Macron, Marine Le Pen'e karşı oyların yüzde 58,8'ini alarak 24 Nisan Pazar günü yeniden Cumhurbaşkanı seçildi. Bu, 1965'te Charles de Gaulle'den bu yana, Beşinci Cumhuriyet'in "birlikte varolma" dönemi dışında, hiçbir adayın elde edemediği bir başarı. Ancak coşkusuz bir kampanyanın eseri olan bu zaferin elde ediliş koşulları, ertesi güne zafer coşkusuyla uyanmayı teşvik etmiyor.
İkinci turda seçimlere katılmayanların oranı yüzde 28.2 oldu. Bu, 1969 cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turundaki yüzde 31.15'ten sonra en yüksek oran. 1969'da komünist parti lideri, Jacques Duclos iki sağcı aday Georges Pompidou ve Alain Poher arasında seçim yapmayacaklarını söylemiş ve katılımın dibe vurmasında önemli rol oynamıştı.
Marine Le Pen, üçüncü kez kaybetti, ancak siyasal iddiasını sürdürüyor
Sağın adayı, Paris'teki Bois de Boulogne'da, oylarının yüzde 41,2'de kaldığını ve seçimleri kaybettiğini kabul etti ve rotayı "parlamento seçimleri için büyük mücadeleye" çevirdi..
İlk tahminlere göre Emmanuel Macron'a karşı 16 puan farkla kaybetmesine karşın Marine le Pen 2017'de yüzde 33,9 olan oyunu 8 puana yakın geliştirerek aşırı sağın bugüne kadar eriştiği en yüksek oy düzeyini yakalamış oldu.
Le Pen, konuşmasına "iki haftadır uygulana gelen haksız, acımasız ve şiddetli yöntemleri" kınayarak "Büyük bir özgürlük rüzgarı yükselebilirdi" diye başladı. Temsil ettiği fikirlerin "yeni doruklar"a ulaştığını söyledi ve aşırı sağın tarihindeki en yüksek oranı yakalamış olmasını "parlak bir zafer" olarak niteledi. İlk turda kendisine "güvenen" herkese ve ikinci turda "katılan" milyonlarca seçmene "en derin şükranlar"ını sundu. (AEK)