Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku'ndan İstanbul Milletvekili Levent Tüzel, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) basın toplantısı salonunda yaptığı basın açıklamasında, son 32 yılın 30 yıl dört buçuk ayını cezaevinde geçiren Tahir Canan'ın serbest bırakılmasını istedi.
Basın açıklamasına Canan ailesinin avukatı Yıldız Koluaçık'ın yanı sıra Tahir Canan'ın eşi Gülnigar Canan, kardeşi Ahmet Canan, çocukları İlhan, Cahit ve İmran Canan ile torunları Zelal ve Eftelya Canan da katıldı.
"Tüm başvurular reddedildi"
Canan'ın 1979'da tutuklandığını, 1991-1993 arasındaki iki yıl dışında toplam 30 yıl cezaevinde yattığını hatırlatan Tüzel, Canan'ın tahliyesi için yapılan tüm başvuruların reddedildiğini söyledi.
Son olarak Kanun Yararına Bozma Bürosu Ceza İşleri Genel Müdürlüğü'ne 105-34-6820-2011 dosya numarası ile yapılan başvurunun da reddedilmesi üstüne Adalet Bakanlığı'ndan "Yazılı Emirle Bozma" talep edildiğini söyleyen Tüzel, tutukluluğun yasal dayanağı kalmadığı halde Canan'ın özgürlüğünden yoksun bırakılmasının, insan haklarına aykırı olduğunu ve Anayasa'nın 19. maddesinde yer alan kişi özgürlüğü ve güvenliğini koruyan temel hakkın ihlal edildiğini söyledi.
Nereden baksan hukuksuzluk
5275 sayılı Yasa'nın açık hükmüne rağmen ilk mahkumiyetin infazı yerine, sonraki mahkumiyetin infazından başlanmasının hukuka uygun olmadığını ifade eden Tüzel, basın açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
* Hukukta temel kurallardan biri, kişi temel hakları bakımından lehe olan yasanın geçmişe yürürlüğü olacağı ilkedir. Ne yazık ki, bu olayda bu temel ilkenin esas alınmadığını görüyoruz.
* Tahir Canan'ın tahliye edilmesini gerektiren bir başka gerekçe ise Adalet Bakanlığı'nın "TCK'nin 17. maddesi uyarınca şartlı salıverilme kararı geri alınan hükümlülerin, öncelikle alınan cezasından, yeni suçundan dolayı tutuklulukta geçirdiği günlerin mahsubundan sonra kalan sürenin tamamı infaz edilerek, bihakkın cezanın infazını takiben şartla salıverileceği diğer cezalarının infazına geçilecek" denilen 14.01.2005 tarihli genelgesidir.
* Oysa Canan'ın mahkumiyetlerinin infazında ilk önce şartla tahliyesinin geri alındığı mahkumiyetin infazı gerekirken tam aksine hareket edilerek, ikinci suçun infazına başlanmıştır.
* 12 Eylül darbesiyle hesaplaşılmasından söz edildiği bir dönemde, Sıkıyönetim Mahkemeleri ve DGM kararlarıyla Tahir Canan'ın hala cezaevinde tutulması, hukuki olmadığı gibi insani de değildir. Bu olayda karşımıza çıkan, idari ve hukuki hatalar nedeniyle bir insanın daha fazla mağdur edilmemesi gerektiği açıktır.
"Artık aile olmak istiyoruz"
bianet'e konuşan Avukat Koluaçık ise Tahir Canan'ın tahliyesi için yaptıkları başvurunun Adalet Bakanlığı'na ulaştığını ve Bakanlığın kendilerinden Canan'ın dosyasını istediğini söyledi.
Bakanlığın uygun görmesi durumunda dosyanın Yargıtay'a gönderileceğini ve Tahir Canan için tahliye yolunun açılacağını söyleyen Koluaçık, Canan'ın dosyasını TBMM İnsan Hakları Komisyonu'na da verdiklerini söyledi.
Tahir Canan'ın çocuklarından İlhan Canan ise basın toplantısında yaptığı konuşmada, babası serbest bırakılmadan 12 Eylül'le yüzleşilemeyeceğini söylerken babasını cezaevi dışında hiç göremeyen en küçük çocuğu İmren Canan ise babası tutuklandığında kendisinin anne karnında olduğunu ve babasını hiç özgür olarak göremediğini söyledi. Bu sürecin kendisi üstünde yarattığı psikolojik etkilerden bahseden İmren Canan, bu hukuksuzluğa anlam veremediğini, babasının bir an evvel serbest bırakılmasını ve artık aile olmak istediklerini söyledi. (EKN)
*Fotoğraflar: Cem Gurbetoğlu (Evrensel Gazetesi)
** Fotoğraf altı: (soldan sağa) Zelal Canan (torunu), İmran Canan (en küçük oğlu), Yıldız Koluaçık (avukat), İlhan Canan (oğlu), Eftelya Canan (torunu), Gülnigar Canan (eşi)