Binlerce yıllık diplomasi geleneğini ayaklar altına alarak, bir şehrin tam ortasında, konsolosluk binasında, güpegündüz bir gazeteciyi öldürüp, hunharca parçalarına ayıran Suud yetkililerinin üzüntülerini bütün dünyaya göstermeye çalıştığı bir haftayı geride bıraktık.
Saudi Press Agency
Taziye mesajlarını takip eden, suçluların cezalandırılacağı ifadeleri, devlet tekelindeki petrol şirketi Saudi Aramco'nun CEO'su Emin Nâsır'ın, "bunu aşmamız gerekiyor" temennisi ile nihayete erse de, geçtiğimiz hafta yaşanılanlar bunun pek kolay olmayacağını gösterir bir nitelikte karşımıza çıkıyor.
Dünyanın en büyük silah ithalatçısı Suudi Arabistan'ın diğer ülkelerle kurduğu ilişkiler ağı içerisinde kimi zaman riyaya kayan bu çarpık ilişkiler ağını gözlemleyebilmek mümkün.
Almanya Şansölyesi Merkel'in Suudi Arabistan'a silah ihracatını durduracağını söylediği açıklamasından sonra, ekonomi bakanı Peter Altmaier, Suudi Arabistan için silah ihracat izni verilmeyeceğini duyururken, kararın Riyad üzerinde daha etkili olabilmesi için, diğer Avrupa Birliği (AB) ülkelerinin de benzer kararı almasını istediklerini açıkladı. Ama Batı dünyasının bu çağrıya uyacağına dair bir işaret görebilmek mümkün olmadı. (Not: Almanya bu kararı Kaşıkçı cinayeti öncesinde almıştı.)
Geçen ay Suudi Arabistan'a 400 lazer güdümlü füze satmaktan vazgeçen, ardından da vazgeçmekten vazgeçen İspanya hükümetinin bu kararı da, $2.1 milyar dolarlık 4 donanma fırkateyni antlaşmasını riske edeceği gerekçesi ile Kaşıkçı cinayeti tartışmaları sırasında sessiz sedasız onaylandı. İspanya Başbakanı Pedro Sanchez, "Eğer bana nerede olmam gerektiğini soruyorsanız, İspanya'nın ve stratejik sektörlerin çıkarlarını savunan bir durumdayım." diyerek, savaş gemisinin yapımında çalışanların endişelerini hatırlattı.
Dünyanın en barışçıl ülkelerinden İsveç'in başbakanı Stefan Löfven, Kaşıkçı'nın cinayetini "korkunç" olarak nitelendirdikten sonra, geçtiğimiz yıl 7 milyon kronluk bir silah satışı yaptıkları Suudi rejimi ile silah ticaretinden hemen vazgeçemeyeceklerini açıkladı. Geçtiğimiz yıl İsveç'in silah ihracatı yüzde 2 oranında arttı.
Fransa Savunma Bakanı Florence Parly ile Paris'te Euronaval Uluslararası Deniz Savunma Fuarı'nda incelemelerde bulunan Macron gazetecilerin, Almanyalı yetkililerin çağrısı ile alakalı sorulan sorularını yanıtlamadı. Ardından, görevde olduğu sürece Suudilere silah satmaktan vazgeçmeyeceğini açıkça belirtti.
İtalya Dışişleri Bakanı Enzo Moavero Milanesi ise Almanya'nın çağrısının ardından, nasıl olduğunu belirtmemek ile birlikte satışları gözden geçireceklerini söyledi. Belçika’nın en büyük silah üreticisi FN Herstal’ın bulunduğu Valon Bölge Başkanı Willy Borsus, Suudi Arabistan’a silah ihracatına "geçici" yasak getirilebileceğini açıkladı.
Halen AB'den çıkmaya çalışan, toplam silah satışının yarısını Suudi Arabistan'a yapan ve askeri danışmanlarını Suudi savaş odalarında çalıştıran İngiliz hükümeti silah satışı ile alakalı bir açıklama yapmadı.
2017 Ağustos ayında Suud rejimi ile 70 Milyar dolarlık savunma antlaşmasına imza atan Çin yönetimi ise, uzun süren bir sessizliğin ardından Kaşıkçı cinayetini "talihsizlik" olarak nitelendirdi .
ABD Kongresi'nin Demokrat üyelerinden Jim McGovern, Suudi Arabistan'a tüm silah satışları ve askeri yardımların durdurulması için ABD Temsilciler Meclisi'ne bir yasa tasarısı sundu. Ama ABD Başkanı Donald Trump, Kaşıkçı öldürülmüş olsa dahi, Suudi Arabistan ile olan silah anlaşmasını iptal etmenin sadece ABD'yi cezalandıracağını ifade ederek günler önce safını belli etmişti.
Kanada Başbakanı Justin Trudeau 15 milyar doları aşan savunma anlaşmasını durdurabileceklerini söyledi ama bir diğer taraftan da 2014 yılında imzalanan zırhlı araç satışı anlaşmasını iptal ederek faturayı Kanadalılara çıkarmaya elinin gitmediğini itiraf etti.
Geçtiğimiz yıl, Suudi Arabistan ile savunma sanayii kapsamında 3,5 milyar dolar tutarında bir ön anlaşma Rusya'nın Dışişleri Bakan Yardımcısı Mihail Bogdanov, “Evet ziyaretlerimiz oldu, bizim üst düzey heyetimiz gitti; görüşmeler oldu” dedikten sonra, “Bu olaya gelince, fazla sansasyonel oldu, fakat soruşturma sonuçlarını beklemek gerek” açıklamasını yaptı.
'Dünyanın dört bir yanından topladığı silahlar ile cephaneliğin küçük bir medeniyetler beşiği oluşturan Suudi Arabistan bu kadar silahı nerede kullanıyor?' Sorusunun yanıtı ise artık umuru adiye halini almış, bahtı kara ülke Yemen ile alakalı haberlerde ortaya çıkıyor.
Yahya Arhab - EPA
Evrensel Gazetesi'nin aktardığı üzere, 2014 yılında Yemen’in başkenti Sana’da kurulan “Haklar ve Kalkınma için Hukuk Merkezi tarafından yapılan açıklamada, bu silah satışları sayesinde Yemen'de ortaya çıkan bilanço şu şekilde:
▪ Suudi önderliğindeki saldırıların ilk sonucu, 3 bin 527’si çocuk, 2 bin 227’si kadın olmak üzere 15 bin 185’den fazla sivil ölümü; ilaç, tıbbı malzeme ve tedavi sıkıntısı yașayan 3 bin 526’si çocuk 2 bin 587’si kadın en az 23 bin 822 yaralı sivil.
▪ İlaç ve tıbbı hizmet sıkıntıntısı nedeniyle ölen yaralı, hasta ve çocuk sayısı yaklaşık 160 bin.
▪ Suudi önderliğindeki ittifakın gerçekleştirdiği hava saldırıları sonucu imha olan, 15 havaalanı ve 14 liman, 781 su depolama tesisi, 191 elektrik santrali ve 426 telekomünikasyon kulesine ek olarak 2 bin 559 yol ve köprü.
▪ İmha edilen 421 bin 911’den fazla ev, 930 cami, 888 okul, 327 hastane ve sağlık tesisinin yanı sıra 38 medya kuruluşu.
▪ Hedef alınan 1818 hükümet tesisi, 749 gıda deposu, 621 gıda kamyonu, 628 mağazayı ve ticari tesis, 362 akaryakıt istasyonu, 265 tanker, 339 fabrika, 310 kümes hayvanı ve hayvan çiftliği, 219 arkeolojik site, 279 turistik tesis, 112 oyun alanını ve spor kompleksi.
▪ İlevsiz hale getirilen 4 bin 500 okul ve yerinden yurdundan olan milyondan fazla insan.
Ayrıca Dünya Gıda Programı'nın yaptığı son açıklamaya göre, 28 milyon insana tekabül eden Yemen nüfusunun yarısı, yani 14 milyon insanı önümüzdeki aylarda 100 yıldan bu yana yașanacak olan en korkunç kıtlık bekliyor. Şiddetlenen savaşın ve derinleşen ekonomik krizin nüfusu daha da kırılgan hale getirdiğinin altı da kalınca çiziliyor.
Havadaki petrol parçacıkları
Suud rejiminin bütün bu silah antlaşmalarına imza atmasına olanak sağlayan yegane gelir kaynağı (aynı zamanda asıl silahı) petrol üretiminin etkisi ise sadece Yemen ile sınırlı kalmıyor.
Suudlar gibi fosil yakıt üreticisi tekellerin sorumlu olduğu küresel iklim değişikliğinin etkileri bütün dünyada her geçen gün daha da şiddetli bir şekilde hissediliyor.
Sadece geçtiğimiz hafta olan iklim hadiseleri şu şekilde:
* Şiddetli dolu yağışı rüzgar ve sel, İtalya'nın başkent Roma dahil olmak üzere, Milan, Calabria, Molise, Basilicata, Puglia, Pisa, Bologna ve Floransa gibi bölgelerinde şiddetli bir şekilde etkisini gösterdi. Turuncu alarma geçildi, bir anda buzla dolan yollarda araçlar terkedildi, ağaçlar yıkıldı, uçuşlar aksadı.
* İspanya'nın güneyinde bulunan Malaga kentinde aşırı yağışlar sokakların çamurla kaplanmasına neden oldu. 24 saat içerisinde metre kare başına 400 milimetre yağış düştüğü açıklanırken, adının Jose Gil olduğu öğrenilen bir itfaiyeci hayatını kaybetti.
* Mevsim normalleri üzerindeki yağışlar Nijerya'nın Adamawa eyaletinde en az 357 bin kişi etkilerken, yine Yemen'de Luban Kasırgası nedeni ile 12 kişi hayatını kaybetti, 126 kişi yaralandı.
* Ürdün'ün Ölü Deniz (Lut Gölü) kıyılarında bir okul otobüsünü aniden sel sularına kapıldı. Sonuç: çoğu öğrenci en az 17 kişi ölü.
* 1935 yılından beri görülmüş en kuvvetli tayfun Yutu, ABD’nin Kuzey Mariana Adaları’nı vurdu. 5. Kategorideki tayfun, 290 km hızla önüne gelen herşeyi yıktı.
* Karayipler ülkesi Trinidad ve Tobago'da hafta boyunca devam yoğun yağışın meydana getirdiği sel 4 bin 300 konutu tahrip etti, toprak kaymaları ve elektrik kesintileri nedeniyle okullarda öğretime ara verildi.
* Pasifik'te 120 km hızla ilerleyen Willa Kasırgası Meksika'nın doğu kıyısını vurdu. Elektrik kesintileri yaşandı, çatılar uçtu, Binlerce insanın boşalttığı bölgede uçak seferleri ve turist rezervasyonlarının büyük çoğunluğu iptal oldu.
Twitter @NathanEagle
* ABD Balık Türleri ve Yaban Hayatı Koruma Hizmetleri’nin uydu verilerine göre, yaklaşık bir kilometre uzunluğunda ve 120 metre genişliğindeki East Island, Walaka kasırgasından sonra sulara gömüldü ve haritadan silindi! Boyutunun küçüklüğüne rağmen bu adanın bölge yaban hayatında çok önemli bir yer tuttuğu belirtiliyor.
* Almanya'da aylarca süren yağış kıtlığı sonucunda ortaya çıkan durumda ise, Ren nehrinin sularının çekilmesi, İkinci Dünya Savaşı’ndan kalma bir bombayı gün yüzüne çıkarıp, gemileri karaya oturma tehlikesi ile karşı karşıya bıraktı. Dünyanın bazı bölgelerinde aşırı yağışlar yüzünden aksıyan taşımacılık faaliyetleri, bazı bölgelerinde aşırı yağışsızlık nedeniyle yapılamaz hale geldi.
Vücudumuzdaki petrol parçacıkları
* Fosil yakıt endüstrisinin gezegenin iklimi değiştiren ve artık görmezden gelinemeyecek kadar sık ve büyük hale gelen zararlarının yanında, gözle görülemeyecek kadar küçük zararları da bilimsel olarak ortaya çıktı!
Yeşil Gazete'den Ayşe Bereket'in haberine göre, Çukurova Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Su Ürünleri Temel Bilimleri Bölümü’nden Dr. Sedat Gündoğdu tarafından Mart 2018’de Food Additives and Contaminants‘da yayımlanan araştırmaya göre, Türkiye’de satılan 16 farklı markanın sofra tuzu örnekleri incelendi ve örneklerin tamamında mikroplastik (5 mm’den küçük plastik parçacığı) bulundu.
Beş deniz tuzu, altı göl tuzu ve beş kaya tuzu olmak üzere toplam 16 sofra tuzu örneklerinin incelendiği araştırmaya göre, Türkiye’de bir yetişkin bir yıl içinde deniz tuzu tüketiyorsa 248,5–302,4 adet , göl tuzuyla 202,5– 246,5 adet ve kaya tuzuyla 63,7–77,5 adet mikroplastik parçacığı yutmuş oluyor.
* DW haberine göre de, Avrupa Parlamentosu'nda kabul edilen tasarı tek kullanımlık, plastik tabak, pipet, kulak çöpü gibi plastik ürünlerin 2021 yılına kadar yasaklanmasını öngören yasa tasarısının kabul edildiği günlerde, İngiltere Çevre Ajansı verilerine göre, 2018'in ilk çeyreğinde İngiltere'nin, Türkiye'ye gemiyle 27 bin 34 ton plastik çöp gönderdiği ortaya çıktı.
* BBC'nin İngiliz Guardian gazetesinden aktardığı habere göre, Malezya ve Vietnam'ın İngiltere'den plastik çöp ithalatına sınırlama getirmesi ve Polonya'nın da konuyu değerlendirmeye başlamasının ardından, Türkiye İngiltere'den en çok plastik çöp ithal eden ülkeler arasına girmiş durumda.
* OECD'nin 2015 yılına dair verileri göz önüne alındığında, Türkiye'nin çöpünün sadece yüzde 1'ini geri dönüşüme yolladığı, yani tonlarca plastiğin katı atık sahalarında binlerce yıllık çürüme sürecine bırakıldığını görmek zor değil.
* Plastik atıkları geri dönüştürme konusunda en başarısız ilk 20 ülke arasında yer alan Türkiye'nin, üretmediği petrolü çöp ve endüstiryel amaçlarla ithal ettikten sonra midesine indirdiğini görebiliyoruz.
Cebimizdeki petrol parçacıkları
Suud yönetiminin milyarca dolarlık dudak uçuklatan meblağlarla yaptığı antlaşmalar haberlere konu olsa da, dünyanın en astarı yüzünden pahalı ticari başarısızlığı ile karşı karşıyayız.
Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres, geçtiğimiz ay yaptığı Yeni İklim Ekonomisi Raporu’nun sunumunda yaptığı konuşmasında sadece geçtiğimiz yılda iklim değişikliğinin neden olduğu felaketlerin 320 milyar dolar zarara yol açtığını bildirdi.
Avustralyalı bilim insanları tarafından yapılan bir araştırmaya göre de, Paris İklim Anlaşmasına uygun olarak, küresel ısınmanın yüzyılın sonuna kadar iki derece ile sınırlandırılmaması durumunda bu maliyetin yılda 23 trilyon dolar olabileceği öngörülüyor.
Dünya Bankası tarafından yapılan açıklamada ise, sadece hava kirliliğinin, iş gücü kaybı nedeniyle küresel ekonomiye yıllık 225 milyar dolarlık zarara neden olduğu söyleniyor.
İspanya savunma sanayisinin refahı ve siyasetçilerin bir dönem daha koltuklarında oturabilmeleri için bel bağlanan Suud petrolünün parası karşılığında satılan silahlar şimdilik görmezden gelinmek istenen Yemen halklarının canına mal oluyor olabilir ama durumun hiç öyle olmadığı net bir şekilde ortada.
Günü kurtarmak için gelecekten çalan bu ticari kurnazlıklara karşı ne yapılması gerektiğini ise, iklim değişikliğinin sonuçlarını uzun dönemli makro-ekonomik analizlerle birleştirdiği için bu sene NOBEL Ekonomi Ödülü'ne Paul M. Romer ile birlikte layık görülen William D. Nordhaus söylüyor:
"Bu iklim değişikliğinin son sınırı... Sanırım bilimi ve azaltımın ekonomisini anlıyoruz. Zararı da büyük ölçüde anlıyoruz. Anlamadığımız şey ise, ülkeleri bir araya nasıl getirebileceğimiz. Gerçek sınır işinin bugün vardığı yer işte burası." (CT/HK)