Avrupa Barış ve Demokrasi Meclisi’nin (ABDEM) düzenlediği Soykırım, Adalet ve Yüzleşme Konferansı “1915’den Şengal’e Soykırımlara Hayır!” şiarıyla 6-7 Aralık’ta Köln Üniversitesi’nde gerçekleşti.
İki günlük konferansta, tarihçi Ara Sarafian, araştırmacı Gabriele Yonan, yazar Mehmet Bayrak Alevileri, araştırmacı Aslan Kızılhan, araştırmacı Gülçiçek Günel Tekin, araştırmacı Ronak Şivani, Prof. Dr. Mihran Dabağ, Faik Özgür Erol, Selim Ferat, Prof. Dr. Elmar G. M. Weitekamp, yazar Ragıp Zarakolu, Özgür Sevgi Göral, avukat Christine Martineau konuştu.
Konferans Leman Stehn’in müzik dinletisiyle başladı. ABDEM adına katılımcıları Mahmut Şakar selamlarken, konferansın barışa olan inancın bir parçası olarak düzenlendiğini, 1915 Ermeni soykırımının 100. yılına yaklaşırken, bölgedeki gelişmelerin yüzleşme ve hesaplaşmayı gerekli kıldığını belirtti. Şakar, zulümlerle, soykırımlarla yüzleşmeden soykırımlar sürecinin kapanmadığı gerçeğini vurgularken, konferansın yüzleşmeye bir katkı sunacağı inancıyla sözlerini noktaladı.
Ermeni ve Süryani soykırımları
Konferansın ilk oturumu “Tarih ve Hakikat” başlığıyla Dicle Akar moderatörlüğünde yapıldı. Ara Sarafian ve Gabriele Yonan bu bölümde konuşmacı olarak yer aldı.
Sarafian: İnkar, soykırımın parçası
Bir tarihçi olan Ara Sarafian konuşmasına bu türden konferansların geçmişle yüzleşmek bakımından önemine işaret ederek başladı. Ermeni soykırımı öncesinde Ermenilerin yaşadıkları yerleri gösteren Türkiye haritası üzerinden birkaç ay içerisinde gerçekleşen soykırımı anlattı. Devletin inkar metodunu soykırımın bir parçası olarak nasıl kullanıldığını örneklerle paylaştı. ABD’de yüksek lisans yaptığı dönemde, esasında soykırımın nasıl gerçekleştiğinin tüm kanıtlarının 1916 yılında toplandığını, bütün bu bilgilere İngilizlerin de sahip olduğunu; tehcir, soykırım ve manipülasyonu birlikte yürüttüklerini belirtti.
Sarafian soykırımın uzun yıllar hiç bir şekilde gündeme getirilmediğini, 1970’lere kadar bu suskunluğun devam ettiğini, 1970 sonrası bazı radikal Ermenilerin eylemleriyle soykırımı gündeme sokmalarına rağmen, Türkiye devletinin inkar politikalarını Ermeni karşıtı bir tezle yaymaya çalıştığını değişik örnekleriyle birlikte anlattı. Devletin inkar politikalarının Kürt sorunu ve Alevi sorununda da aynı şekilde devam ettiğini ve bütün bunları tarihçiler vasıtasıyla gerçekleştirdiğini, Türkiye’deki tarihçilerin gerçekleri açığa çıkarmak yerine devlet politikasının bir parçası olarak çalıştıklarını, bilimsel bir tartışma yürütmediklerini belirtti.
Sarafian geçmişte Erdoğan’ın bazı itiraflarda bulunduğunu, ancak onun bu davranış biçiminin bir açılıma mı, yoksa manipülasyona mı dayandığı konusunda emin olmadığını, geçmişte hep yalana, inkara dayandıklarını, şimdi de sanki küçücük hediyeler dağıttıklarını, bu hediyelere kanmamak gerektiğini ve gelecek yıl soykırımın 100. yılı olması vesilesiyle yön değişimi için ortaya çıkan fırsatı Türkiye’nin olumlu yönde değerlendireceği konusunda pek umutlu olmadığını, seslerini duyurmaya çalışacaklarını söyleyerek sözlerini bitirdi.
Yonan: Kültürel ve ulusal
1980’den beri Süryaniler üzerine araştırmalar yapan Gabriele Yonan ise Süryanilere ilişkin kısa bir tarih özetinin ardından Süryani soykırımını anlattı. Soykırımda sadece “Hristiyanları dinsel olarak temizlemekle” yetinmediklerini, aynı zamanda kültürel, ulusal bir temizliğin gerçekleştirilmesini nedenleriyle birlikte ortaya koydu. “1914’de ilan ettikleri cihadda” Almanların önemli bir rolü olduğunu ve soykırımın Almanların yardımıyla gerçekleştiğinin altını çizdi. Ve eninde sonunda bu soykırımı kabul etmek zorunda kalacaklarını belirtti.
Alevi ve Ezidi katliamları
Ayfer Ber moderatörlüğünde gerçekleşen konferansın ikinci bölümünde araştırmacı yazar Mehmet Bayrak Alevileri, araştırmacı Aslan Kızılhan ise Ezidileri anlattı. Son yüz yılın aslında Türkiye tarihi bakımından soykırım ve katliamlar tarihi olduğu gerçeğine vurgu yapan Mehmet Bayrak, yüzyıldaki belli başlı Alevi katliamlarını ve bu katliamların nasıl hazırlandığını kaynaklarıyla birlikte paylaştı.
Kızılhan: 1300 yıllık soykırım
Aslan Kızılhan da ilk bölümde duvara yansıtılan haritaya katledilen, soykırıma uğratılan diğer halkların yaşadıkları kentler de işaretlendiğinde bir yanıyla ortaya çok renkli bir harita çıkacağını, ama aynı zamanda bu haritanın uygulanan katliamlar nedeniyle de çok kanlı bir harita olacağını belirterek sözlerine başladı. Ezidilere uygulanan 73 soykırımın 1300 yıldan beri süren bir soykırım olduğunu ve bunun aslında her 18 yılda bir Ezidilerin soykırıma uğradığının tarihi olduğunu ifade etti.
Kızılhan Ağustos’da Şengal’e gitti, orada yaşananları bire bir gözlemledi. Yaşayanların dilinden katliamı dinledi: 3 Ağustos gecesi saat 02.00’de bir patlama oluyor. Peşmerge komutanlığına telefon ediyorlar. Patlamanın bir kaza sonucu olduğunu, merak etmemeleri gerektiği söyleniyor. 20 dakika sonra yeni patlamalar olur. Yeniden Peşmerge Komutanlığı’na telefon ederler. Ancak hiç kimse yanıt vermez. Ve gece 02:20’den, 07:00’ye kadar patlamalar sürer. Sabah olduğunda Peşmergelerin Ezidileri bırakıp kaçtıklarını anlarlar. IŞİD gelir, kadın ve çocukları götürürler. Erkekleri öldürürler. Daha sonra kadınları köle pazarında satarlar. 100 bin mülteci YPG sayesinde kurtulur.
Varolan verilere göre, 500 binin üzerinde Ezidi mülteci kamplarda yaşıyorr. Toplam Ezidi nüfusu ise 1 milyon civarında. Kızılhan “O zaman yazdı. Şimdi kış. Hastalık ve soğuktan ölecekler. Özellikle Güney Kürdistandakilere kimse yardım etmiyor. Şengal dağlarında 10 bin mülteci var ve Peşmerge yardım etmiyor” diyerek konuşmasını noktaladı.
Soykırımlarda kadın
Konferansın 3. oturumu Soykırımlarda Kadın konusuna ayrıldı. Rojda Yıldırım’ın moderatörlüğünde gerçekleşen oturumun konuşmacıları, araştırmacı yazar Gülçiçek Günel Tekin ve Ronak Şivani oldu.
Şivani: Soykırımda kadın hedef
Saddam rejimi tarafından gerçekleşen Enfal katliamını araştıran Ronak Şivani, soykırımlarda neden kadınların hedef alındığı sorusunu yanıtlayarak konuşmasına başladı. Ve Enfal, Halepçe katliamları ile Şengal’de IŞİD çetelerinin kadınları yoketme politika ve pratiklerini verileriyle paylaştı. Aynı zamanda uygulanan soykırımın iki boyutunun olduğu, bunun fiziksel ve psikolojik soykırım olduğunu belirtti.
Tekin: Asimilasyon ve yoketme
Gülçiçek Günel Tekin ise sözlerine hayatında çok özel yer tutan iki Ermeni kadını anlatarak başladı. Ve yaptığı sözlü tarih araştırmalarında devletin Ermeni soykırımında, asimilasyon ve yoketme politikalarına bazı Kürt aşiretlerini nasıl ortak ettiğini dile getirdi.
Soykırım, milliyetçilik, ulus devlet
Konferansın ilk gününde gerçekleşen 4. oturumun konusu soykırım, milliyetçilik ve ulus devlet başlığı altında gerçekleşti.
Metin Ayçiçek’in moderatörlüğünde Prof. Dr. Mihran Dabağ, Faik Özgür Erol ve Selim Ferat konuştu. Konusu itibariyle, bu oturumda daha çok soruna dair teorik tartışmalar yapıldı.
Yüzleşme ve Dünya Deneyimleri
Pazar günü gerçekleşen ilk oturumun konusu, Yüzleşme ve Dünya Deneyimleri oldu. Virginie Düsen’in moderatörlüğünde, konuşmacılar Prof. Dr. Elmar G. M. Weitekamp, Ragıp Zarakolu, Özgür Sevgi Göral ve Christine Martineau dünya da gerçekleşen yüzleşme ve hesaplaşmalardan farklı deneyimleri paylaştı.
Göral: Neler yapılabilir?
Özgür Sevgi Göral Türkiye’de geçmişle hesaplaşma ve geleceğe dair bugüne kadar neler yapıldı ve bundan sonra neler yapılabileceğine ilişkin önerilerini sundu. Geçmişle yüzleşme ve hesaplaşmak için beş mekanizmanın olması gerektiğine işaret etti. Hakikat Komisyonları, ceza yargılamaları, hafıza çalışmaları, kurumsal reformlar, yasal-anayasal dönüşümler olarak ifade ettiği bu beş mekanizmanın her birinin bir diğerinin yerine ikame edilemeyeceğinin altını özel olarak çizdi.
Zarakolu: Gerçek yargılamadan uzak
Ragıp Zarakolu katılımcıları soykırıma uğrayan halkların dilinden selamlayarak sözlerine başlarken, Türkiye’de Ermeni soykırımının ilk defa 1904-1907 yılları arasında Almanlar eliyle gerçekleştiği bulgusunu anlattı. İlk yargılamanın da Osmanlı’da 1918’de kurulan komisyonda 15 bakanın dinlendiği, tutanakların bu işle görevlendirilen sıkıyönetim mahkemesine gönderildiğini ve 112 kişinin tutuklandığı bilgisini paylaştı. Ancak bu yargılamanın gerçek bir yargılamadan çok uzak olduğunu belirtti.
Martineau: Yüzleşme ve hesaplaşma
Fransa’da Sınır Tanımayan Avukatlar Derneği’nden Avukat Christine Martineau, Kamboçya deneyimini paylaştı. İlk defa mağdurların tanık sıfatıyla yer aldığı bu soykırımda yüzleşme ve hesaplaşmanın tüm zorluklarına rağmen, uygulanan farklı bir yöntemini paylaştı.
Prof. Dr. Weitekamp ise, geçmişle yüzleşme ve hesaplaşmada kullanılan değişik yöntemler üzerinde durdu.
Yüzleşmenin neresindeyiz?
Konferansın öğlenden sonra gerçekleşen son oturumunu Ayşe Yumli Yete yönetti. Oturumda ABDEM içerisinde yer alan örgütlerden temsilciler: “Yüzleşmenin neresindeyiz? Neler yapabiliriz? ABDEM bileşenlerinin soykırım ve yüzleşme sürecine yaklaşımları” başlığı altında sorunu tartıştılar.
Bu bölümde Nor Zartonk, AABK, KCD-E, AvEG-Kon, DİDF, Mezopotamya Demokratik Değişim Partisi’nden temsilciler yer aldı.
Konferans sonuç bildirgesinin okunmasıyla son buldu. (FE/AS)