Öğrenci Kolektifleri, bugün (22 Ekim) saat 15.00'te "doğayı, kadını, bilimi, gazetecileri, medyayı, sanatı, anadili, üniversiteyi, ülkeyi, sokağı özgür bırak" sloganıyla Tünel Meydanı'nda toplandı.
500'ü aşkın üniversite öğrencisinin Hopa protestoları nedeniyle Ankara'da tutuklanan ve "terör örgütü üyesi olmak" şüphesiyle hala Ankara Sincan F Tipi Cezaevi'nde bulunan arkadaşlarının resimlerini taşıdığı kortej, Tünel'den Taksim Meydanı'na kadar yürüdü.
"Kardeşlik dediklerine göre kesin bölücüler"
"Üniversiteyi, ülkeyi, sokağı özgür bırak", "Hayal değil gerçek, eğitim parasız olacak", "Ferman Tayyip'in üniversiteler bizimdir", "Fermanları yaktık, geri dönüş yok", "Biz de attık yumurta, bizi de alın, memleketi kurtarın", "Susma haykır, AKP'ye başkaldır", "Sincan'ı boşaltın, gençliği özgür bırakın", "AKP'nin YÖK'ünü kaldıracağız" sloganlarıyla yürüyen gruba yönelik bazı küçük "sataşmalar" da yaşandı.
Hakkari'nin Çukurca ilçesinde 24 askerin hayatını kaybettiği saldırılar nedeniyle gruba tepki gösteren küçük grupların yanı sıra İstiklal Caddesi'nde alışveriş yapan bazı kişilerin de Kolektifler'e yönelik küfür ettiği gözlendi.
Ancak belki de yürüyüş sırasında yaşanan en çarpıcı örnek iki sevgili arasında geçen konuşmaydı. "Bunlar ne yapıyor?" diye soran kadına sevgilisinin yanıtı hayli ilginçti: "Kardeşlik falan dediklerine göre kesin bölücüler. Yürü gidelim..."
"Baskıyı en çok öğrenciler hissediyor"
Taksim'e doğru yürüyüş sırasında bianet'e konuşan yazar Cezmi Ersöz, son yıllarda toplumun farklı kesimlere uygulanan baskılara dikkat çekti. Bu baskıları en yoğun olarak üniversite gençliğinin yaşadığını söyleyen Ersöz, parasız eğitim istedikleri için tutuklanan ve geçtiğimiz hafta serbest bırakılan Berna Yılmaz ve Ferhat Tüzer'i hatırlattı.
İnsan hakları ihlalleri konusunda dünya sıralamasının başında yer aldığımızı ifade eden Ersöz, Çin ve İran gibi ülkelerin toplamından daha fazla gazetecinin Türkiye'de tutuklu olduğunu ve 2001'den bu yana kadın cinayetlerinin de 400 kat arttığını sözlerine ekledi.
"AKP Türkiye'yi görmüyor mu?"
500 kişilik öğrenci grubunun Taksim'e yürüyüşü sırasında önceki eylemlerden alışık olmadığımız oranda sivil polisin de yürüyüşü kontrol etmesi dikkat çekiciydi.
Öğrenciler Taksim Meydanı'na vardıklarında da Atatürk Anıtı çevresi ve Sıraselviler Caddesi girişinde iki "toplumsal müdahale aracı" (TOMA) ve çok sayıda çevik kuvvet polisi kendilerini bekliyordu.
Tramvay durağında basın açıklaması yapan Kolektifler, Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AKP) iktidar yalanlarıyla halkı kandırmaya çalıştığını ifade ettiler.
"AKP, Ortadoğu'da demokrasi, insan hakları dersleri verirken kendi ülkesini görmüyor mu?" denilen açıklamada, Türkiye'de üniversite öğrencilerinin hapse atıldığı, günde dokuz kadının öldürüldüğü, dünyada en çok tutuklu gazetecinin Türkiye'de olduğu vurgulandı.
Günlerdir İstiklal Caddesi'nin kan ve intikam sesleriyle inlediğinin ifade edildiği açıklamada, bugün gençliğin barış çığlıklarının caddeyi kapladığına dikkat çekildi.
Aziz: Kimsenin bu toprakları mezarlığa çevirmeye hakkı yok
Öğrenci Kolektifleri'ne aralarında Rutkay Aziz, İlkay Akaya, Cezmi Ersöz ve Halkevleri Genel Başkanı İlknur Birol'un da bulunduğu çok sayıda isim destek verdi.
Üniversite öğrencilerin hitaben konuşan Rutkay Aziz, üniversitelerin demokratik özerk yapıya sahip olması için yürütülen mücadeleyi desteklediğini ifade etti. Hakkari'de 24 askerin ölmesinden duyduğu üzüntüyü de ifade eden Aziz, her şeye rağmen tek ihtiyacımız olan şeyin barış olduğunu söyledi ve ekledi: "İntikam söylemleriyle bu ülke topraklarını kimsenin mezarlığa çevirmeye hakkı yok."
Birol: Gençleri kutluyorum
Halkevleri Genel Başkanı İlknur Birol ise üniversite öğrencilerini, her türlü baskıya rağmen mücadelelerini yürütme cesareti gösterdikleri için kutlayarak sözlerine başladı.
Gençlerin bugün savaşın ve intikamın diline karşı barışın dili yükselttiğini söyleyen Birol, sözlerine şöyle devam etti:
"Annelerin gözyaşlarıyla alay edercesine daha fazla Memed'i cepheye sürenlere karşı 'barış' diyenleri, Başbakan çağırdı diye 'emredersiniz' diyerek giden gazetecilere rağmen her şeye karşın boyun eğmeyen gazetecileri kutluyorum."
Ahmet Şık mektupla destek verdi
6 Mart 2011'den bu yana, Ergenekon Terör Örgütü'ne üye olduğu ileri sürülerek Silivri Cezaevi'nde tutulan gazeteci Ahmet Şık da Öğrenci Kolektifleri'ne bir mektupla destek verdi.
Gazeteci Hilmi Hacaloğlu'nun okuduğu mektupta şu ifadelere yer verildi:
"Söyleyeceklerimi anlatmaya kalksam Silivri'den Hopa'ya oradan da Diyarbakır'a yol olur. Bu tür basın açıklamalarının en büyük handikapı da budur; çok konuşmak. O yüzden lafı uzatmayayım. Nazım Hikmet konuşsun yerimize;
'daha o gün değil, derlenip dürülmesin bayraklar
dinleyin, duyduğunuz çakalların ulumasıdır
safları sıklaştırın çocuklar
bu kavga faşizme karşı, bu kavga hürriyet kavgasıdır'
Hepinize selam ve sevgilerimle" (EKN)