Fotoğraf: Yeni Yaşam gazetesi
Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) önceki dönem Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel ile Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi (DBB) eski Eşbaşkanı Gültan Kışanak hakkında verilen hükmün, Antep Bölge Adliye Mahkemesi 18’inci Dairesi tarafından bozulmasının ardından yeniden başlayan yargılamanın 7’inci duruşması, dün (5 Ağustos) Malatya 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
Duruşma salonuna Halkların Demokratik Partisi (HDP) Urfa Milletvekili Ayşe Sürücü ve aileler alınırken, pandemi gerekçesiyle HDP’liler ve çok sayıda kişinin duruşmayı izlemesine izin verilmedi.
Yeni Yaşam gazetesinde yer alan habere göre; Kışanak ve Tuncel, duruşmaya tutuklu bulundukları Kandıra 1 Nolu F Tipi Cezaevi’nden Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katılırken, avukatları hazır bulundu.
Kadın siyasetçiler dosyada eksik evrak ve yine savunma yapma koşullarının oluşturulmadığı için savunma yapmayacaklarını belirtti.
Kışanak: Avukatlarımızla görüştürülmüyoruz
Duruşmanın başlamasıyla ilk söz alan Gültan Kışanak, mart ayından bu yana avukatlarıyla görüştürülmediğini, yine dava dosyası ile birleşen başka dosyaların olduğunu belirterek, savunma yapmayacağını söyledi.
Kışanak konuşmasını şöyle sürdürdü: “Ben bu 4 yıl içimde olağan bir dönem yaşamadım. Üzerine bir de pandemi geldi. Durum içinden çıkılamaz hale geldi. Şuan konuşurken bile risk altındayım. Oda da bulunan tozu bile kendi eldivenlerimiz ile sildik. Bu koşullarda benden savunma yapma mı istiyorsunuz?” diye sordu.
“Siyasi baskı altındasınız”
Siyasi faaliyetlerden dolayı cezaevinde olduğunu söyleyen Kışanak, “Neden buradayım? Muhtemelen siz siyasi baskı atındasınız. Siyasi bir davadan yargılanıyorum. Tarihi sorumluluğum gereği ciddi bir ortamda savunma yapmak istiyorum. Ama bunun koşulları oluşturulmuyor. 3 aydır dışardan sadece 2 kitap alabiliyorum. Avukatlarımı göremiyorum bu koşullarda nasıl savunma yapacağım” dedi.
“6 aydır ağır bir tecrit altındayım” diyen Kışanak, İzmir ve Hakkari’de açılan dosyaların savcılık ifadesi alınmadan mevcut dosya ile birleştirildiğini belirterek, “Şuan cezaevlerinde 250 bin insan var. Bu koşullarda tutuklu yargılama yapma bir cinayettir. Asla savunma hakkımdan imtina etmiyorum. Kamuoyu önünde başım dik savunma yapmak istiyorum ancak koşullar el vermiyor” diye konuştu.
Tuncel: Dosyalarımız kriminalize ediliyor
Daha sonra söz alan Sebahat Tuncel, Kürt sorununun mahkeme salonlarında çözülecek bir sorun olmadığını söyledi. Türkiye’de derinleşen ekonomik krizin temelinde Kürt sorununun çözümsüzlüğü olduğuna işaret eden Tuncel, şöyle devam etti:
“Kürt sorunu çözülmediği için ülkede çatışmalı süreç devam ediyor. KJA‘nın kapatılması TJA ve Roza Kadın Derneği üzerindeki baskılar, HDP Eşbaşkanlarının ve muhaliflerin yargılanması…
Sorumluluk sahibi insanlarız. Bu savunmalarımızı kamuoyuna açık yapmak istiyoruz. Bu işi çözecek olan siyasi iradedir. Dosyalarımız kriminalize edilmeye çalışılıyor. Her şeyi basının önünde demokratik bir çerçevede yapmışız. Türkiye’de demokrasi, insan hakları, kadın hakları olsaydı, biz burada olmayacaktık”
“Konuşmalarımız dinleniyor”
Yargılandıkları dosya hakkında yeterince bilgi sahibi olmadıklarını söyleyen Tuncel, savunma hakkını kullanamadığını ifade etti. Tuncel, şunları söyledi: “Avukatlarımızı göremiyoruz.
Dosyalar zamanında elimize ulaşmıyor. Avukat görüşleri pandemi koşullarına göre düzenlenmedi. Ancak cam arkasından telefonla yapıyoruz. Konuşmalarımız başkaları tarafından dinleniyor. Yarın manipüle edilebilir. Bu şekilde ben savunma hazırlayamam.”
"Müvekkillerimiz hukuksuz tutuklu’"
Avukat Mehmet Emin Aktar, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin uzun tutukluluk süresinin adil yargılanma hakkı ihlali olduğuna dair kararlarını hatırlatarak, “Müvekkillerimizin tahliyesini talep ediyorum.
4 yıldır müvekkilimiz hukuksuz tutuklu. Müvekkillerimiz Kandıra Cezaevi’nde tutuklu ama mahkeme Malatya da. 4 yıl tutuklu olmak, 15 yıl ceza almaya tekabül ediyor. Müvekkilimiz bu kadar uzun süre tutuklu olması hukuka aykırıdır” dedi.
Verilen aranın ardından mahkeme heyeti Kışanak ve Tuncel’in tutukluluk halinin devamına karar vererek, duruşmayı 18 Kasım tarihine erteledi. (RT)