Kuzey Kıbrıslı gazeteci Serhat İncirli’yle Kuzey Kıbrıs seçimlerini bağımsız sol aday Mustafa Akıncı’nın kazanmasını konuştuk.
İncirli, Kıbrıslıların yüzde 60 gibi bir çoğunlukla “değişim” demesinin nedenlerini, Akıncı’nın seçilmesinin Türkiye-Kuzey Kıbrıs ilişkilerine, Güney-Kuzey Kıbrıs ilişkilerine olası etkilerini, Akıncı’nın Kıbrıs’a ilişkin hedeflediği siyaseti, AKP’nin Kıbrıs siyasetine etkilerini bianet için değerlendirdi.
Kıbrıs'ın kalıcı barışa hiç bu kadar yakın olmadığını ifade eden İncirli, Kuzey Kıbrıs'ta çok güzel bir atmosfer yakalandığını, Güney Kıbrıs'ın da Mustafa Akıncı'nın seçilmesi nedeniyle mutlu olduğunu belirtiyor.
“Değişim isteğinin nedeni çözümsüzlük”
Mustafa Akıncı'nın seçilmiş olmasını genel olarak nasıl değerlendiriyorsunuz? Kuzey Kıbrıs halkı bu seçimiyle nasıl bir mesaj vermiş oldu?
Kuzey Kıbrıs'ta geçmişte sağ yüzde 60, sol yüzde 40'tı. Şimdi milliyetçi sağ 40'ın altına geriledi. Halk değişim istediğinin mesajını oldukça net bir şekilde vermiş oldu.
Halkın değişimi bu kadar çok istemesindeki temel nedenler neydi?
Çözümsüzlükten ve ekonomik çökmüşlükten ve siyasi bozulmadan çok bunalmışlardı. Şimdi Akıncı hem çözüm konusunda hem de temiz siyaset konusunda olumlu etkiler yaratabilir.
Kirli siyaset, insan kayırmacılık, usulsüz krediler, rüşvetlerin devam etmemesi durumunda ülkede iyi yönde değişim olacaktır. Kirli siyasetten, parayla oy satın almaktan, insanları ürküterek siyaset yapmaktan vazgeçilirse çok daha güzel günler olur.
AB üyesi Kıbrıs bizim için idealdir.
“Askerin etkisi azaldı, sol rahatladı”
Milliyetçi oylardaki azalmaya ve sol oylardaki artışa dikkat çektiniz. Bunda Türkiyeli göçmenlerin kuşak değişiminin, yeni kuşakların siyasi bakış açılarının kendilerinden önceki kuşaklardan farklı olmasının da etkisi var mı?
Tabii ki. Ama artık Kuzey Kıbrıs'ta Kıbrıslı, Türkiye'den gelen gibi ayrım kalmadı. Türkiye'den gelenlerin yeni kuşakları artık belediye başkanı oluyor.
Burada tarihsel bir duruma da dikkat çekmek gerekiyor. Kıbrıslı Türkler 1958'de Türk Mukavemet Teşkilatı (TMT) adında bir yer altı örgütü tarafından yönetilmeye başlandı. TMT, aslında ABD'nin Türkiye'ye kurdurttuğu, soğuk savaş döneminde Sovyetlere karşı silah olarak kullanılacak olan bir örgüttü. TMT'nin bütün üyeleri Türklüğün adadaki varlığı için kendi adlarına mücadele verdi.
Ancak haliyle askeri bir otorite söz konusuydu. 1958'den 2000'in başına kadar bu askeri otorite isim değiştirerek adada hep egemen oldu. Ancak Türkiye'de yaşanan bir takım siyasi gelişmelerle birlikte 2000'lerde Türk ordusu içinde Kuzey Kıbrıs siyasetini yönetmeye meyilli insanlar askeri karargahlarına çekildiler.
Asker ağırlığını siyasetten görünür şekilde çektikten sonra solcular rahatladı. Türkiye'nin Kıbrıs'ta işgalci olduğu yönünde söylemler bile yaygınlık kazandı.
Bunun öncesinde herhangi bir kişinin Türkiye işgalcidir demesi durumunda tek bir düğmeye basarak 50 tane köşe yazarını harekete geçirebilen güçler vardı.
Mustafa Akıncı da Türkiye'yi adada işgalci güç olarak görenlerden biri mi?
Hayır. Sadece Türkiye'nin Kuzey Kıbrıs'ın iç işlerine müdahil olmasına karşıdır. Anne-yavru ilişkisinden çok kardeş ilişkisini savunmaktadır. Sosyal demokrat bir insandır.
“Akıncının dinle alakası yok, ne cemaati?”
Türkiye göçmenlerinin siyasi tercihlerini nasıl okuyabiliriz?
Eskiden Türkiyeli generaller Türkiye'den gelen göçmen nüfusu çok kolay etkileyebiliyorlardı. Falan kazanırsa sizi gemiye koyup geri gönderecekler diyorlardı ve insanlar inanıyordu. Yıllarca bu insanların duygularıyla, insan haklarıyla oynadılar.
Sonunda bu insanlar patladı ve bu patlama da Mustafa Akıncı'nın zaferinde etkili oldu.
Aynı patlama 2004'teki referandumda da olmuştu ama 2004'te Tayyip Erdoğan etkisi çok yüksekti. Erdoğan müdahale etmemiş olsaydı o zamanki Türkiye kökenli nüfus evet demezdi.
Şimdi AKP çok az müdahale etti, asker hiç karışmadı. Çünkü Kıbrıslıların kendilerine inanmadıklarını gördüler.
En son tam bir saçmalık ortaya atıldı. Birileri Akıncı, Fethullah Gülen'in adamıdır dedi. Bu, adada espri konusu oldu. Çünkü Akıncı bildiğim kadarıyla cami kapısından içeri girmemiş bir insandır. Dinle hiç bir alakası yoktur. Ateist olup olmadığını bilmiyorum ama besmele çekmeyi bilip bilmediği noktasında bile şüphelerim var.
Yine son günlerde Türkiyeli göçmenleri "Dağlardaki bayrakları silecek bunlar", "Bunlar komünisttir" gibi söylemlerle vurmaya çalıştılar. Ama görüyoruz ki, 1958'den bu yana kullanılan söylemler artık çöktü.
Akıncı da Türkiyeli göçmenlerin hiçbir şekilde vatandaşlıklarını tartıştırmayacağı mesajını verdi. Bu Erdoğan'la Akıncı arasında bir tartışmaydı. İspanya'daki bir toplantıda Akıncı, Türkiye'den gelen göçmen nüfusun adada Cenevre Sözleşmesi'ne aykırı olarak bulunduğu iddiasındaydı. Ancak gördüğümüz kadarıyla dün akşam yaptığı konuşmayla bu iddiadan da vazgeçti.
AKP’nin Kıbrıs siyasetine etkisi
AKP 12 yıldır iktidarda. AKP iktidarı boyunca Türkiye-Kıbrıs ilişkilerinin durumu hakkında ne diyebiliriz? AKP'yle Kuzey Kıbrıs arasındaki ilişkiler nasıl gidiyor?
AKP, Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) döneminde en iyi Mehmet Ali Talat'la anlaşıyordu. O ilişkiler hiç bozulmadı. AKP bir önceki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Eroğlu'na karşı Talat'ı destekledi ama Eroğlu kıl payı kazandı.
Bu seçimde AKP'nin birinci turda yarışan Kudret Özersay'ı desteklediği iddiaları vardı. Sibel Siber'i desteklediği iddiaları vardı. Ancak bu iki aday da birinci turda çakıldı.
İddialara göre Özersay'ın, Eroğlu'nun oylarından alması ve ikinci turda da Eroğlu ile Siber'in yarışması, Siber'in de seçimleri kazanması hedeflendi. Ama bu plan hiç tutmadı. Plan tutmayınca Kıbrıslı Türkler haydi barış, haydi çözüm diyerek Akıncı'nın arkasına takıldı.
Akıncı “Federal çözüm” diyor
Mustafa Akıncı'nın Kıbrıs'ın bütününe ilişkin siyasi hedefi nedir?
Üniter değil, federal bir Kıbrıstan yana. 1977-1979 Denktaş-Makarios ve Denktaş-Kiprianu Doruk Anlaşmaları ve en son 14 Ocak 2014 Eroğlu-Anastasiadis ortak bildirgesi çizgisinde tek egemenlik, tek vatandaşlık, tek uluslararası kimlik ama iki bölgeli, iki toplumlu siyasi eşitliğe dayalı federal çözüm istiyor.
Akıncı'nın seçiminden Türkiye-Kıbrıs ilişkileri nasıl etkilenir?
Aslında Türkiye ve Kıbrıs ilişkilerinde önemli bir sorun yok. Sadece burada görev yapan büyükelçiler, istihbarat birimleri, yardım heyetleri, din görevlileri, öğretmenler ve askerler burayı kendilerinin vatanı olarak görmekten vazgeçmek zorundadırlar. Burayı bir kardeş vatan olarak görürlerse çok iyi olur.
Buraya verecekleri maddi ve manevi desteğin ötesinde herhangi bir diplomatik veya uluslararası hukukla alakalı bir destek yok.
Kıbrıs ekonomik olarak Türkiye'ye oldukça bağlı. Akıncı'nın seçilmesi bu durumu nasıl etkiler?
Herhangi bir şekilde etkilememesi lazım. Türkiye, Kıbrıs’taki insanların demokratik tercihleri farklıdır diye buraya yaptığı maddi yardımı azaltacaksa, bu Türkiye için ciddi bir skandaldır. Türkiye, Kıbrıs sorununun çözümünün kendisinin de işine geleceğini anlamak zorundadır.
Kıbrıs sorunu çözülürse doğalgazın Türkiye üzerinden Avrupa üzerine pazarlanmasını Başpsikopos 2. Hrisostomos bile kabul ediyor. Bunun mantıklı ve doğru olduğunu söylüyor.
Ama Türkiye'nin burada çözüm için yapması gerekenler var. Yani örneğin Türkiye'nin burada 30-40 bin asker bulundurmasına gerek yok. Eğer mesele prestijse bin asker tutar. Endişesi olan Kıbrıslı Türkler varsa, onları da ikna eder. Güney Kıbrıs'ın askeri anlamda herhangi bir gücü yok.
“Güneyle ilişkiler şimdiden çok olumlu etkilendi”
Akıncı'nın seçilmesi Güney-Kuzey ilişkilerini nasıl etkileyecek?
Şimdiden çok olumlu etkilediğini söyleyebiliriz. Akşam Akıncı'nın zafer kutlamasına ilk defa bu kadar çok Rum katıldı. Bunlar arasında Avrupa Parlamentosu Milletvekili Takis Hacıyorgiu da bulunuyordu. Eski hükümet sözcüsü Mihalis Papapetrou buradaydı. Ayrıca çok fazla Rum gazeteci vardı.
Bunun ötesinde çok katı bir dışişleri bakanı olarak bilinen eski Rum Dışişleri Bakanı Erato Markulis Facebook sayfasında Akıncı'nın fotoğrafını profil resmi olarak kullanmaya başladı. Dolayısıyla bugüne kadar benzeri görülmemiş bir atmosferle karşı karşıyayız. Adada barışın kalıcı hale gelmesine her zamankinden daha yakınız. (EKN)