Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, partisinin Okmeydanı'da düzenlenen İstanbul Dayanışma Yemeği'nde yaptığı konuşmada Kuzey Kıbrıs’ta Mustafa Akıncı’nın cumhurbaşkanlığına seçilmesi, AKP’nin seçim çalışmalarında kullandığı bütçe, başkanlık tartışmaları ve zorunlu din dersiyle Diyanet İşleri Başkanlığı hakkında konuştu.
Başbakan ve Cumhurbaşkanı’nın devlet uçağıyla, devlet personeliyle, valilik imkanlarıyla seçim kampanyası yürüttüğüne ve bunun suç olduğuna dikkat çeken Demirtaş, Davutoğlu’na seslendi: “Oy verin onu başkan yapacağız diyor. Sen ne olacaksın? Belli değil. Sen niye oy istiyorsun? Belli değil.”
“Akıncı göreve başladığı gün maalesef bizimkiyle tanıştı”
“Kıbrıs halkını iradesini temsil eden Mustafa Akıncı göreve başladığı gün maalesef ki bizimkiyle tanıştı. Böyle bir talihsizliği oldu. Bizim Cumhurbaşkanı da öyle ne yapalım.
“Kıbrıs halkı ve Akıncı kusura bakmasınlar bizimki kendini biraz padişah zannediyor. Biz alıştık onun padişah gibi afrayla tafrayla dolaşmasına.
“Fakat eminim ki bütün dünyada böylesi bir cumhurbaşkanının bizi temsil konusunda ciddi kriz yaratığı bir gerçek.”
“Vallahi seni başkan yaptırmayacağız”
“AKP'ye oy istediğiniz mitinglerin parasını kim veriyor? Bunu açıklamanız lazım. Devletin bütçesinden bunu harcıyorsanız, ki öyle yapıyorsunuz, bu suçtur.
“Kanunları tanımıyoruz, suç bizi ilgilendirmez diyorsanız aynı zamanda haramdır. Zannetmeyin ki, bu dünyada kurtulursunuz, öbür dünyada da yırtarsınız. Burada ve öbür tarafta bunların hesabı sizlerden sorulacak. Biz kendi hakkımızı size helal etmiyoruz.
“Bu kadar haksızlığa rağmen, bu kadar adaletsizliğe rağmen elbette ki bu seçimde, AKP'nin defterini düreceğiz.
“Adaletsizliğe rağmen sizi yeneceğiz diyoruz. Korkunun ecele faydası yok. Vallahi seni başkan yaptırmayacağız.”
“Savaş değil seçim”
“Başbakanın kullandığı dile, üsluba bir bakın. Hakaretten başka hiçbir şey yok. Bir projemizi, bir düşüncemizi eleştirseler saygı duyacağız.
“Milyonlarca insan televizyondan izlerken bir ülkenin Başbakanı ve Cumhurbaşkanı, bir partinin yöneticilerine, genel başkanına hakaret edebilir mi?
“Bu ülkenin tek bir evladının burnu bile kanamadan seçim kampanyasını tamamlamak boynumuzun borcudur. Hangi partiye oy verirse versin, insanlarımızın canı, sandıktan da, milletvekili koltuğundan daha kıymetlidir. Biz savaşa girmiyoruz, seçime giriyoruz.”
“Erdoğan HDP’ye Oy İstiyor”
“Bir ülkenin Cumhurbaşkanı bir partiye oy istiyor. Partinin ismini söylemediğinden YSK'nın müdahale edemeyeceğini söylüyor.
“Ben söyleyeyim: Cumhurbaşkanı HDP'ye oy istiyor. YSK'nın kendisini eleştirebileceğinden veya suçlayacağından söyleyemiyor. Lütfen kendisi bizim için 400 milletvekili istemeye devam etsin.
“Cumhurbaşkanı parti ismi vermiyor, Türkiye'yi düzlüğe çıkaracak partiden bahsediyor. O herhalde HDP'den başkası olamaz.”
“Bana oy verin, ülkeyi başkası yönetecek diyor”
“Başbakan meydanlarda, ‘Oy verin onu başkan yapacağız' diyor. Sen ne olacaksın? Belli değil. Sen niye oy istiyorsun? Belli değil. Sen çık aradan bizi karşı karşıya bırak. Senin bu kampanyayı yürütmene gerek yok.
“Başbakan 'Bana oy verin başkası ülkeyi yönetecek’ diyor. Böylesine deli saçması bir düşünceyi halka dayatıyorlar."
“Size zorla başka din öğretilse…”
“Zorunlu din dersini kaldıracağız dediğimizde, din dersi yasaklanacak demedik. Bir mezhebin, ya da bir inancın, diğer bütün inançlara zorunlu olarak anlatılmasına karşıyız dedik.
“İsteyen istediği dinde, inançta, mezhepte okulda eğitim alabilir. Ben bir Müslüman olarak bunu söylüyorum. Biz bu ülkede Müslüman olmayan ailelerin çocuklarına okulda zorla İslamiyet dersi verirsek, bu haksızlık olur. Herkes empati yapsın. Bizim gibi inanmayanlar var. Ve onlar da vergi veriyor.
“Bu ülkede bizim çocuklara okullarda zorla Hıristiyanlık, Musevilik dersi verilseydi ne hissederdiniz? Özellikle kendine Müslüman diyenlerin buna karşı çıkması lazım.
“Devlet zorla insanlara, 'Şu dini yaşayacaksın, ya da öğreneceksin' diyemez. Dinin kendisi bunu söylemiyor. Ama devlet 'Hayır ben zorla öğreteceğim' diyor. Biz buna karşıyız. HDP dine değil, senin dini sopa olarak kullanmasına karşı."
“Dinleri imanları devlet”
“Akademisyenler, Diyanet’in 150 tane hutbesini incelemiş. Bu hutbelerde, devlet sevgisi, Allah sevgisinden daha fazla kullanılmış. Yani Diyanet, Allah'ın emirlerini anlatmaktan çok devlet emirlerini anlatmış.
“İşçi grev yapmış, diyanet fetva yayınlamış. Polisler gaz cop kullanmış. Diyanetin fetvası var. 'Biber gazı caizdir' demiş.
“İki yıldır hırsızlıkla ilgili memleket kaynıyor. Diyanetin tek bir açıklaması yok. Cumhurbaşkanı ve Başbakanın namaz kıldığı camide bir tane hırsızlıkla ilgili hutbe okutun. Hırsızlığın ne olduğunu bir anlatın bakalım. Ama camilerde, minarelerde baz istasyonları caizdir diye fetvaları var.
“Diyanet İşleri Başkanının bir yazısı var. Utanç vesikasıdır. 'Meşru bir hükümete karşı isyan etmiş ve çatışmada öldürülmüş birinin cenaze namazı kılınmaz' diyor.
“Bunların dini imanı devlettir, paradır. Senin cebinde halk otobüsüne binecek paran yok. Beyefendi bir trilyonluk Mercedes’le, din adamlığı afrası tafrası yapıp bize diyaneti siyasete karıştırmayın diyecek.
“Neye karıştırmıyor muşuz? Bir trilyonluk arabaya niye biniyorsun kardeşim. Açıkla bakalım. Sen din adamısın bütün topluma örnek olman lazım. Toplumun yarısından fazlası yoksulluk sınırının altında yaşıyor.” (EKN)
* Fotoğraf: Ahmet Bolat / AA