Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, sivil toplum ve insan hakları aktivisti, iş insanı Osman Kavala'yı bugün (7 Ekim) Silivri Cezaevi'nde ziyaret etti.
Çakırözer, ziyaret sonrasında yaptığı açıklamada, Casusluk, çArşı ve Gezi davalarının birleştirilmesiyle oluşturulan "torba dava" duruşması kapsamında Kavala'nın yarın hakim karşısına çıkacağını hatırlattı.
TIKLAYIN - çArşı'yla birleştirilen Gezi davasında ilk duruşma yarın!
Kavala: Savcılık ifadem hiç alınmadı
Çakırözer, Kavala'nın içinde bulunduğu durumu şöyle özetlediğini aktardı:
"Cezaevinde bulunduğu süre yakında 4 yıl olacak. Bir kez dahi savcı yüzü görmüş değilim. Savcılık ifadem hiç alınmadı. Üstüne beraat ediyorum, tahliye kararı veriliyor. AİHM'in 'hak ihlali' kararları var. Ama hala cezaevindeyim. Tüm bu yaşatılanlar karşısında adaletin yüzünü göreceğim günü bekliyorum."
TIKLAYIN - Osman Kavala: Hukuk işlesin yeter
TIKLAYIN - Osman Kavala 64. yaşına da cezaevinde giriyor
"Artık bu hukuksuzluk bitmeli"
Osman Kavala'nın 1437 gündür haksız, hukuksuz cezaevinde olduğunun altını çizen Çakırözer şu çağrıda bulundu:
"Türkiye'nin taraf olduğu AİHM'in tutukluluğunun 'hak ihlali' olduğu yönündeki açık kararına rağmen, yine yargılandığı yerel mahkemelerin beraat ve tahliye kararlarına rağmen hala Silivri Cezaevi'nde. Adaletsiz bir biçimde, özgürlüğünden, ailesinden, sevdiklerinden mahrum bırakılıyor. Gezi davasında beraat etti, çıkmasın diye yok casusluk, yok çarşı art arda hiçbir kanıt olmayan yeni davalar uyduruldu. Şimdi de torba dava yaratıldı.
Yıllar geçiyor ama Kavala'ya hukuksuzluk hala sürüyor. Bir tarafta yargı paketlerinden, İnsan Hakları Eylem Planlarından bahsediliyor, diğer tarafta AİHM kararlarına rağmen insanlara zindanlarda kilit üstünü kilit vuruluyor. Öncelikle tarafı olduğumuz AİHM kararlarına tam uyum sağlanmalı, artık bu hukuksuzluk bitmelidir. Osman Kavala bir an önce özgürlüğüne kavuşmalıdır."
TIKLAYIN - Avrupa Konseyi'nden Osman Kavala kararı
Yeneroğlu: Kavala'ya yapılan haksızlıklar derhal son bulmalı
DEVA Partisi Hukuk ve Adalet Politikaları Başkanı Mustafa Yeneroğlu da Osman Kavala'nın yargılanma sürecine ilişkin yaptığı açıklamada, 4 yıla yakın süredir tutuklu olan Kavala'nın tutukluluğunun cezalandırılmaya dönüştüğünü belirterek, yapılan haksızlıkların bir an evvel son bulması ve Kavala'nın özgürlüğüne kavuşması gerektiğini ifade etti.
Kavala'nın tutukluluğunun somut delile dayanmayan isnatlar ile yürütüldüğünü, sürecin gayri hukuki işlediğini belirten Yeneroğlu, parti olarak tutumlarını şöyle özetledi:
"DEVA Partisi olarak, yargının cezalandırma sopası olarak kullanıldığının vahim bir resmi olan bu davanın Türkiye'de pervasız biçimde uygulanan hukuksuzluğun açık bir örneği olduğunu ve bu süreçte hukuk devletine dönülerek bu mağduriyetlerin giderilmesi konusunda azami çabayı gösterdiğimizi kamuoyuna duyururuz."
Yeneroğlu 1 Kasım 2017 tarihinden itibaren kesintisiz olarak Silivri Cezaevi'nde tutuklu sıfatıyla bulunan Kavala'nın tutukluluk sürecinde Anayasa Mahkemesi'nin de hukuksuzluğa ortak olduğunu da sözlerine ekledi.
Osman Kavala'nın tutukluluğuOsman Kavala’nın tutukluluk hikâyesi, yargının siyasallaşması, siyaset tarafından kullanılmasının, cezalandırılmak istenen kişiye göre suç yaratma teşebbüsünün ve sadece hukuk normlarının değil, mantık kurallarının da hiçe sayılarak delil yerine komplo teorileri kullanma faaliyetinin açık bir örneği. Kavala, 1 Kasım 2017'de “hükümeti devirmek veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs” (TCK 312) ve “cebir ve şiddet kullanarak anayasal düzeni devirmeye teşebbüs” (TCK 309) suçlamalarıyla tutuklandı. Gezi protestolarının planlayıcısı, yöneticisi ve finansörü olduğu iddiasıyla hükümeti devirmeye teşebbüs suçuyla yargılandığı dava beraat kararıyla sonuçlandı. Beraat kararından sonra serbest bırakılmadı, daha önce tahliye kararı verilmiş olan ikinci suçlamayla yeniden tutuklandı. Bu süreç içinde, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi hem hükümeti devirme hem de darbe teşebbüsüyle ilgili suçlamalar için makul şüphe uyandıracak delil olmadığına hükmetti, tutuklanmanın siyasi faktörlerle yetkinin kötüye kullanılması olduğu tespitini yaptı ve Kavala’nın derhal serbest bırakılması yönünde karar aldı. AİHM kararının etrafından dolanarak tutukluluğu devam ettirmek amacıyla üçüncü bir suçlama, casusluk suçlaması (TCK 328), ortaya çıkarıldı. Kavala hakkında hazırlanan ikinci iddianamede bu suçlama, casusluğun konusu olması gereken gizli bilginin ne olduğunu, kimden ve nasıl temin edildiğini anlatma ihtiyacı hissedilmeden yer aldı. İddianamede, Kavala’nın Gülenci örgütün mahrem sorumlularıyla irtibat halinde olduğu, 15 Temmuz darbe girişimine katıldığı, hatta darbe sonrası kurulacak hükümette yer alacakların koordinasyonu ile uğraştığı şeklinde akıl almaz suçlamalar da bulunuyordu. İddianamede hem casusluk hem de 15 Temmuz darbe girişimini desteklemek suçlamasına dayanak olarak, Kavala’nın darbe girişiminin arkasındaki dış güçlerin ajanı olmakla suçlanan Henri Barkey ile yoğun irtibat içinde olduğu iddia edilmişti. Bu iddiayla ilgili kullanılan sözde delil, Kavala, Divan ve Hilton otelleri arasındaki çalışma ofisindeyken Barkey’in telefonunun yakın yerlerden sinyal vermiş olmasıydı; aynı baz istasyonundan sinyal çakışması dahi bulunmamıştı. Somut delil bulunmaması ise, ilişkinin çok gizli yürütülmüş olması ile açıklandı. Osman Kavala, hükümeti devirmek, darbe teşebbüsünde bulunmak ve casusluk gibi çok ağır suçlamalarla yargılandığı davalarla ilgili olarak farklı tarihlerde tutuklanmış ve 3,5 yıldan fazla bir süre tutuklu kalmış olduğu sürecin hiçbir aşamasında, savcı tarafından sorgulanmadı. Bütün bu yoğun delilsizlik durumuna karşın, Cumhurbaşkanı birkaç kez Kavala’nın suçlu olduğuna dair demeçler verdi, bunlardan birinde de Gezi davasında verilen beraat kararını eleştirerek, bunu Kavala’nın tahliyesini sağlamaya yönelik bir operasyon olarak niteledi. Kavala ile ilgili Gezi davası daha sonra, Çarşı grubu ile ilgili Gezi davasıyla birleştirildi. Bu davanın da Kavala ile ilgili 15 Temmuz darbe girişimini desteklemek ve casusluk suçlamalarıyla ilgili davayla birleştirilmesi söz konusu. Böylece birbirlerinden farklı eylemler, birbirlerini tanımayan kişiler arasında ilişki kurulmaya çalışılacak. Ergenekon ve Balyoz davalarında gördüğümüz bu uygulama, siyasi davalarda algı yaratmaya yarayan elverişli bir yöntem olarak ortaya çıkıyor. Daha bir süre Gezi protestolarının yargı aracılığıyla dış komplo olarak kriminalize edilmesi, siyasetin gündeminde yer almaya devam edecek ve bunun kanıtı olarak da Kavala’nın cezaevinde kalmasına gayret edilecek gibi görünüyor. Osman Kavala’nın karşı karşıya kaldığı mesnetsiz iddiaların, hukuk ve mantık dışı süreçlerin kısa özeti: 17 Ekim 2017: Osman Kavala gözaltına alındı. 1 Kasım 2017: Kavala “hükümeti devirmek veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs” (TCK 312) ve “cebir ve şiddet kullanarak anayasal düzeni devirmeye teşebbüs” (TCK 309) suçlamalarıyla tutuklandı. 24 Aralık 2018: TCK 309 ve TCK 312 ile ilgili soruşturma dosyaları ayrıldı. 19 Şubat 2019: Tutukluluk kararından 16 ay sonra TCK 312. madde yönünden Kavala hakkındaki ilk iddianame düzenlendi. 11 Ekim 2019: Kavala’nın TCK 309 ile ilgili suçlamadan tahliyesine karar verildi. 10 Aralık 2019: AİHM Kavala’nın tutukluluğunun hak ihlali olduğu ve derhal serbest bırakılması gerektiği yönünde karar verdi. 18 Şubat 2020: TCK 312 ile ilgili dava beraat kararıyla sonuçlandı. 19 Şubat 2020: Kavala beraat kararından sonra serbest bırakılmadan TCK 309 ile ilgili suçlamadan yeniden tutuklandı. 9 Mart 2020: Kavala TCK 328. maddeden tutuklandı. 20 Mart 2020: Kavala TCK 309’dan ikinci kez tahliye edildi. TCK 328 ile ilgili casusluk suçlamasından tutukluluğu devam etti. 3 Eylül 2020: AİHM kararlarının uygulanıp uygulanmadığını denetleyen Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, AİHM kararının uygulanarak Kavala’nın derhal tahliye edilmesi yönünde karar verdi. 29 Eylül 2020: Türkiye Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi (AYM) Kavala’nın haksız tutukluluk başvurusunu görüşülme gündemine aldı. Aynı gün TCK 309 ve TCK 328 (casusluk) suçlamalarını içeren ikinci iddianamenin mahkemeye sunulması üzerine, AYM konunun görüşülmesini erteledi. 29 Eylül 2020: Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi konuyu görüştüğü ikinci toplantısında, AİHM kararının uygulanmaması halinde verilecek ara karar taslağının hazırlanması yönünde karar aldı. 3 Aralık 2020: Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, Kavala’nın derhal serbest bırakılmasına ve AYM’nin daha fazla ertelemeden AİHM kararına uygun düşecek şekilde dosyayı görüşmesine dair ara kararını açıkladı. 15 Aralık 2020: AYM haksız tutukluk görüşmesini yeniden gündeme aldı ve dosyanın AYM Genel Kurulu’na iletilmesine karar verdi. 18 Aralık 2020: 36. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmada tutukluluğun devamı yönünde karar alındı. İkinci duruşma tarihi 5 Şubat olarak belirlendi. 29 Aralık 2020: AYM Kavala’nın tutukluluğunun hak ihlali olmadığını 7’ye karşı 8 oy çokluğuyla kabul etti. Gerekçeli kararda, tutukluluğun hak ihlali olduğu yönünde oy kullanan üyelerin çok güçlü bir biçimde ifade ettikleri karşı görüşler yer aldı. 22 Ocak 2021: İstinaf mahkemesi Gezi davasında verilen beraat kararını bozdu. Bu davayla ilgili dosyanın TCK 309 ve TCK 328 ile ilgili dava dosyalarıyla incelenmesini istedi. 28 Ocak 2021: Beraat kararının bozulması sonrasında, 30. Ağır Ceza Mahkemesi tensip zaptı düzenleyerek birleştirilen dosyalarla ilgili duruşmanın tarihini 21 Mayıs 2021 olarak belirledi. 5 Şubat 2021: 36. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmeye devam edilen duruşmada Mahkeme, Kavala’nın dava dosyasının 30. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yeniden görüşülecek olan TCK 312 ile ilgili Gezi Dosyası ile birleştirilmesine ve Kavala’nın TCK 328 ile ilgili casusluk suçlamasıyla ilgili tutukluluk halinin devamına karar verdi. 30 Nisan 2021: 30. Ağır Ceza Mahkemesi tutukluluk değerlendirme incelemesinde 1'e karşı 2 oyla Kavala’nın tutukluluğunun devamına karar verdi. 12 Mayıs 2021: Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi 12 Mayıs 2021 tarihli haftalık toplantısında Kavala davasına ilişkin görüşmesinde Türk yetkililerin ve mahkemelerin, AİHM kararını dikkate almadan sürdürülen tutukluluk durumunun sona ermesi için gerekli adımları atmamış olmasından duyulan büyük kaygıyı ifade etti. Komite, Konsey üyesi ülkeleri, Türk yetkilileriyle görüşmelerinde Kavala’nın sürmekte olan tutukluluğu ve bir an önce tahliyesi konusunu gündeme getirmeye davet etti. 21 Mayıs 2021'de 30. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapılacak duruşmada Kavala’nın tutukluluk halinin yeniden değerlendirileceğine dikkat çekip yetkilileri Kavala’nın serbest bırakılması için gereken tüm adımları atmaya davet etti. |
(KÖ)