Haberin İngilizcesi için tıklayın
Osman Kavala’nın avukatları Köksal Bayraktar, Deniz Tolga Aytöre ve İlkan Koyuncu, Gezi Davasının çArşı Davasıyla birleştirilmesine ilişkin yazılı bir açıklama yaptı.
Avukatlar açıklamalarında Osman Kavala’nın 1373 gündür tutuklu olduğu hatırlattı. Bu süre içinde üç ayrı suçlamayla yargılandığını belirtti.
Kavala’nın avukatları süreci şöyle özetledi:
"Tutukluluğu sürdürmek için yeni suçlamalar yaratıldı"
"İlk iki suçlama, 15 Temmuz darbe girişimine destek olarak, anayasal düzeni değiştirmek (TCK 309) ve Gezi eylemlerinin düzenleyicisi ve finansörü olmakla (TCK 312) ilgiliydi. Gezi dosyasından açılan dava devam ederken Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), bu iki suçlamayla ilgili makul şüphe zemini oluşturacak somut delil olmadığını ifade ederek ‘hak ihlali’ yönünde karar verdi ve Kavala’nın ‘derhal serbest bırakılmasını’ istedi. Bu davada çıkan beraat kararından sonra, Kavala serbest bira kılmadan daha önce re’sen tahliye edildiği TCK 309’dan tutuklandı ve tutukluluğu sürdürmek için üçüncü bir suçlama, casusluk suçlaması (TCK 328) yaratıldı.
"Kavala’nın casusluk suçlamasıyla ilgili tutukluluğu sürerken, AİHM kararlarının uygulanıp uygulanmadığını denetleyen Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, bugüne kadar konuyu görüştüğü bütün toplantılarında, Türkiye yetkilileri AİHM kararı doğrultusunda Kavala’nın derhal tahliyesi yönünde adım atmaya çağırdı.
"Mahkeme yedi ay bir tek müzekkere dahi yazmadı"
"Yasal dayanağı olmayan bu tutuklamanın sürdürülebilir hale gelmesi için her türlü hukuk dışı yol uygulandı ve uygulanıyor. Osman Kavala hakkında casusluk suçlamasını da içeren iddianame, 36. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilmiş ve dosya karar aşamasına gelmişken, Gezi davasında ki beraat kararını bozan İstinaf Mahkemesi’nin bu davanın, gene Gezi olaylarıyla ilgili Çarşı davasıyla birleştirilmesi yönündeki kararı doğrultusunda, Kavala’nın dosyası İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderildi.
"İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi dosya kendisine geldiği tarihten itibaren yedi ay içerisinde sadece bir duruşma yaptı, hiçbir karara imza atmadı, hiç tanık dinlemedi, bir tek müzekkere dahi yazmadı. Çarşı davasında ki beraat kararlarını bozan Yargıtay kararının açıklanmasının ardından İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi, dosyanın İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen ‘Çarşı-Gezi’ dosyasıyla birleştirilmesi yönünde görüş bildirerek İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nden ‘birleştirme’ konusunda ‘muvafakat’ talep etti.
"Kendi talebine kendisi onay verdi"
"İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi ‘birleştirme’ ile ilgili bir karar vermeyerek duruşmayı 8 Ekim tarihine bıraktı ve sanık müdafilerinin yazılı beyan da bulunmasından sonra ‘birleştirme’ hususunun değerlendirilmesine karar verdi. 13. Ağır Ceza Mahkemesi adli tatilin başlamasına kadar ‘birleştirme’ konusunda muvafakat vermedi.
"Hukuki durum bu iken, adli tatilin başlamasıyla birlikte İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı kendisine ‘birleştirme’ konusunda muvafakat vermeyen İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığına geçici görevlendirme ile getirildi. 30. Ağır Ceza Başkanı olarak yazdığı müzekkerenin karşı cevabını da 13. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı sıfatıyla imzalayarak kendi ‘birleştirme’ talebine yine kendisi muvafakat verdi.
"6 Ağustos'taki duruşma iptal"
"Tüm bu hukuk ve akıl dışı uygulamalar sürerken yürürlüğe giren 4. Yargı Paketi’nde ‘tutuklama ve tutuklamanın devamı kararlarında ‘somut delil şartı aranması’ yer almıştı. Osman Kavala hakkında İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yürütülen yargılama da ise, ısrarlı taleplerimize rağmen, hiçbir ‘somut delil’ gösterilmeden tutukluluk sürdürüldü. Üstelik, İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi 6 Ağustos’ta yapılması gereken duruşmayı iptal etti ve 2 Ağustos tarihinde yapılan tutukluluk değerlendirmesi sonucunda 4. Yargı Paketinde yer alan ‘somut deliller’ gösterilmesi kartını göz ardı ederek Osman Kavala’nın tutukluluğunun sürmesine karar verdi.
"Hak ihlalleri devam ediyor"
“Kavala dosyasında tanıdık gelen ve izleri yakın geçmişe dayanan bu hukuka aykırı uygulamaların yorumunu kamuoyuna bırakıyoruz. Şu önemli noktayı kamuoyuna yinelemek isteriz ki, AİHM kararı ile belirlenen hak ihlalleri devam etmektedir ve tutuklama ile ilgili Türk Ceza Kanun ve kuralları kararlı bir şekilde uygulanmamaya devam etmektedir.” (HA)