İş insanı Sezai Yakar’a “işkence yapmak ve kemik kırığı oluşacak şekilde yaralamakla” suçlanan polislerle ilgili davada bugün karar duruşması yapıldı.
İstanbul 18. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanan polisler Ergün Işıldar, İbrahim Maraş, Deniz Coşkun, Ersin Özdemir, Eryıl Kontbilek, Ali Akın, Özgür Hüseyinoğlu’na önce 11 ay 20 gün hapis cezası verildi, sonra da cezalarının ertelenmesine karar verildi.
Aynı suçu beş yıl boyunca işlemezlerse dava düşecek.
Polisler “görevini yapmış”
Bugün görülen 13. duruşmada söz alan Yakar’ın avukatı Efkan Bolaç, olayda işkencenin varlığının açık olduğunu, müvekkilinin doktor raporuyla bunun belgelendiğini söyledi:
“Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Beyoğlu Adli Tıp Şube Müdürlüğü'nce verilen 22 Haziran 2007 tarihli rapora göre, karakoldaki dayak sonucu Yakar’ın kaburgaları çatladı, burnu ve kolu kırıldı.”
Sanıkların, “Nezarette kendini duvarlara vurdu” şeklindeki açıklamasının da geçerli olamayacağını belirten Bolaç, mahkemenin tanık beyanlarını ve hastane raporlarını dikkate alarak polislere ceza vermesini istedi.
Polislerden Ali Akın’ın avukatı Abdi Akkuş ise “müvekkilinin görevini yerine getirdiğini” savundu.
Savcı Ali Kaya, yedi sanığın da Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) “neticesi sebebiyle ağırlaştırılmış işkence” başlıklı 95/3. maddesi uyarınca 8 yıldan 15 yıla kadar hapis cezasına çarptırılmasını istemişti.
Ancak mahkeme heyeti başkanı Mehmet Mustafa Gülbay, bugün açıkladığı kararla sanıkların işkence suçundan cezalandırılmasını kabul etmedi.
Yedi polis de TCK’nın “zor kullanma yetkisine sahip kamu görevlisinin, görevini yaptığı sırada, kişilere karşı görevinin gerektirdiği ölçünün dışında kuvvet kullanması hâlinde, kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır” şeklindeki 256. maddesi uyarınca 11 ay 20’şer gün hapis cezası aldı.
Hükmün açıklanması geri bırakıldı. Yani, polisler beş yıl içerisinde aynı suçu işlemedikleri takdirde dava düşecek, polisler hapse girmeyecek.
Ne olmuştu?
37 yaşındaki iş insanı Yakar, 8 Haziran 2007'de aracıyla giderken Taksim Gezi Parkı'nın yanında durduruldu. Polisin alkollü olduğu suçlamasını kabul etmedi ve ölçümün alkolmetreyle değil hastanede yapılmasını talep etti.
Polisin orada yazdığı alkollü olduğuna dair tutanağı da imzalamayınca gözaltına alındı, karakolda da tutanağı imzalaması istendi. Reddedince darp edildiğini söyleyen Yakar, yaşadıklarını mahkemede şöyle anlattı:
"Komiser bana vurduktan sonra beni koridora çekip dövmeye ve küfür etmeye başladılar. Komiser, 'Düşmüyor mu?' diye bağırıp biber gazı istedi, yüzüme biber gazı sıktılar ve dövmeye devam ettiler."
"Beni yere yatırdılar, sanıklardan biri ayağındaki botla sağ elimi ezdi. Daha sonra da ayaklarıyla boynuma bastırdı. Ben bayılmışım, üzerime su döktüklerinde ayıldım. Beni koridorda bir süre bıraktılar. Sonra bir polis elindeki tutanakla geldi ve 'İmzala, seni daha fazla dövmeyelim' dedi. Tutanakta benim rüşvet teklif ettiğim yazılıydı ben de imzalamadım. İkinci kez dövmeye başladılar, bayılmışım, gözümü nezarette açtım." (AS)