İstanbul Emek, Barış ve Demokrasi Güçleri, 1 Eylül Dünya Barış Günü kapsamında Kadıköy’de miting düzenledi. İskele Meydanı’ndaki miting öncesi Türkçe ve Kürtçe sloganlar atıldı. İki dilde ‘Savaşa hayır barış hemen şimdi' denildi.
KESK Eğitim-Sen 3 No’lu Şube Başkanı Ayfer Koçak burada yaptığı ortak açıklamada “Savaşların öncesinde eşitsizlikler, sömürü, hak gaspları, milliyetçilik, kamplaşma ve silahlanma artırılıyor. Halklar ve emekçiler arası düşmanlıklar geliştiriliyor. Emperyalistler ve gerici-dikta güçler, kendi elleriyle yarattıkları mülteciliği ve göçmenliği milliyetçiliğin, ırkçılığın yükseltilmesinin, halklar arasında düşmanlığın körüklenmesinin aracı haline getiriyor. Sermaye birçok ülkede sağcı ve muhafazakâr partileri iktidara getiriyor. Demokratik talepler bastırılıyor, örgütsüzlük dayatılıyor. Muhalif kurumlar gibi sendikalar ya kapatılıyor ya da işlevsiz hale getiriliyor. Bu şekilde ekonomik ve siyasi zemin yaratıldıktan sonra kapitalistler yapısal krizlerini aşmak ve hegemonyalarını genişletmek için yeni savaşların, çatışmaların startını veriyorlar” dedi.
AKP-MHP’nin iktidarda kalmanın stratejisini süreklileşen bir kutuplaştırma, gerginlik, çatışma ve ‘düşman iç ve dış güçler’ argümanları üzerine kurduğunu belirten Koçak şöyle devam etti:
“AKP ve MHP ihtiyaçları doğrultusunda dünün kardeşi sonradan ‘düşman’ ilan edilmekte, düne kadar düşman ilan edilenler yeniden ‘kardeş’ olarak sunuyor. AKP-MHP iktidar bloğu içeride ve dışarıda milliyetçi, şoven, ayrımcı, tekçi, cinsiyetçi, mezhepçi siyasetin dozunu her gün biraz daha artırıyor.
“Halkları ve emekçileri kutuplaştıran politikalara, tüm yurttaşların can ve mal güvencesini, emekçilerin onurlu çalışma hakkını ve iş güvencesini yok sayan saldırılara her gün bir yenisi ekleniyor. Kürt halkının en temel hak taleplerine kulak kapatarak, güvenlikçi politikaları öne çıkartıp sınır içi ve sınır ötesi operasyonlarla çözümsüzlükte ısrar ediyor.
“Çünkü ekmeğimize, geleceğimize, aşımıza, ormanımıza, suyumuza göz dikenler, halkların bir arada yaşama iradesini iktidarları için en büyük tehdit olarak görüyorlar. Ölüm, kan ve gözyaşı dışında bir sonuç üretmeyen savaş/şiddet odaklı politikalarının bedelini ne sermaye gurupları ne de ittifak bloğu ve etrafında kümelenmiş kirli çıkar odakları değil emekçiler ve ezilenler olarak Türk’ü Kürt’ü Laz’ı Çerkes’i Arap’bı ile ülkenin yüzde 99’u olan biz ödüyoruz.”
Aslan: Mülteci politikası değişmeli
Kürtçe açıklamayı okuyan HDP Sancaktepe İlçe Başkanı Aslan Demir de “Biz biliyoruz bu günkü fakirleşmemizin sorumlusu, savaşlardan kaçarak komşumuz olan, en zor işlerde çok kötü şartlarda çalışmak zorunda kalan yoksul mülteciler değil ,onların da bizimde yaşadığımız yoksullaşma, açlık, sermaye ve iktidarlarının rant ve savaş politikalarıdır” dedi.
AKP-MHP’yi mültecileri hedef alan politikadan vazgeçmeye çağırdı. “Mülteci politikası, temel insan haklarına dayalı, barışa ve demokrasiye hizmet edecek bir şekilde değiştirilmeli, bu perspektif ışığında mültecilerin toplumla entegrasyonu için çaba gösterilmeli ve önceden yaşadıkları topraklara sağlıklı koşullar içinde dönebilmelerinin koşulları yaratılmalıdır” diye konuştu.
Yargının siyasallaşmasından da bahseden Aslan sözlerini “Yargı ise iktidarın gündemini hayata geçirmesine aracılık ediyor. Barış söylem ve talebini cezalandırırken muhalif kişi ve kurumlara yönelik ölüm tehditlerine, savaş çığırtkanlıklarına ise gözünü ve kulağını kapatarak prim veriyor. Gözaltılar ve tutuklamalar, işten çıkarmalar, iş güvencesinin ortadan kaldırılması, kadına yönelik ayrımcı politikalar ve şiddet, çocuk istismarları, homofobiden beslenen şiddet ve cinayetler, festivaller ve konser yasaklamaları, Alevilere yönelik mezhepçi dayatmalar, ÇEDES gibi laiklik karşıtı gerici politikalarda kaygı verici artış, en son Cudi ve Akbelen’de olduğu gibi doğamızın talan edilmesi, iş cinayetleri ve daha nice insanlık onuruyla bağdaşmayan politika ve uygulamalar gündelik yaşamın parçası haline geldi. Tüm bu politikalar zaman zaman anayasal düzenin hukuk kurallarını da yok sayarak gerçekleştiriyor. Cumartesi Annelerinin/İnsanlarının Anayasa Mahkemesi kararına rağmen her hafta işkenceyle gözaltına alınmaları bu politikanın bir parçasıdır.” diyerek bitirdi.
(HA)