İsviçre Federal Parlamento seçimlerinde oyların yüzde 28,6’sını alan iktidardaki muhafazakar milliyetçi İsviçre Halk Partisi (SVP), 200 üyeli Ulusal Meclis'teki milletvekili sayısını 53’den 62’ye yükseltti. Pazar günü düzenlenen seçimlerde katılım oranı 2019'a göre yüzde 1,5 artışla yüzde 46,6 olarak gerçekleşti.
İsviçre'de iki meclisli parlamento için dört yılda bir yapılan genel seçimlerde tüm seçmenler 200 üyeli Ulusal Meclise gidecek vekiller için, her eyalette yaşayanlar da 46 üyeli üst meclis olan Eyaletler Meclisine o eyaletten gidecek senatörler için oy kullanıyor.
İki tur esasına göre yapılan Eyaletler Meclisi seçimlerinde bir çok eyalette sonuçlar ikinci tura kaldığından parlamentodaki güç dengesi henüz tam kesinlik kazanmadı.
SVP’nin yükselişi
İsviçre genel seçimlerinde ’de, Avrupa'daki genel gidişe paralel olarak uzun zamandır hükümette çoğunluğu oluşturan sağ partiler güçlerini arttırırken özellikle Yeşiller Partisi'nde büyük bir gerileme yaşandı. 1999’dan beri seçimlerden birinci çıkan, Türkiye'deki AKP –MHP'nin bir karışımını andıran SVP geçtiğimiz seçimlerde yüzde 26 olan oyunu yüzde 29’a yükseltti.
SVP’nin yükselişinde seçim kampanyasının merkezine koyduğu göçmen düşmanlığı ve son süreçte yaygınlaşan savaş ve çatışmalardan kaynaklanan güvenlik kaygısı belirleyici oldu.
Seçim kampanyasında yaşanan tüm sorunları göçmenlere bağlayan SVP, “10 Milyonluk İsviçre istemiyoruz” sloganıyla girdiği seçim kampanyasında tüm göçmenleri kriminalize ettiği saldırgan bir propaganda yürüttü.
Ukrayna–Rusya savaşının atmosferinden kurtulamamışken art arda önce Dağlık Karabağ, ardından Filistin’de büyüyen savaş ve çatışma durumu halkta SVP’nin güvenlikçi politikalarının daha fazla karşılık bulmasının önünü açtı.
Oysa, yükselen fiyatlar ve neredeyse hiç yükselmeden kalan ücretlerden birinci derecede sorumlu olan SVP yarattığı göçmen düşmanlığı, ırkçılık ve savaş kaygısıyla gerçek sorunların üzerini örtmeyi başardı. Oylarını yükselterek bir kez daha Ulusal Meclis'te birinci parti konumunu pekiştirdi.
SVP’nin yanı sıra merkez sağ Mitte Partei (MP – Orta parti) da oylarını yüzde 14,4’e yükselterek 29 milletvekiliyle Ulusal Parlamento'ya girmeyi başardı.
Zor günler
Sağın parlamento bileşimindeki yükselişi ve halk arasında artan desteği düşünüldüğünde İsviçre’yi zor günlerin beklediği açık. Hayat pahalılığı artarken İsviçre’nin en büyük sermaye gruplarının desteklediği SVP ve Mitte’nin işçi ücretlerini baskılayacağı, sağlık sigortası, kiralar ve gıda ve temel ihtiyaç maddeleri fiyatlarında halkı değil sermayeyi düşüneceği aşikar. Aynı şekilde, uluslararası politikalarda savaşlara daha fazla taraf olunacak (siz bunu silah satılacak, ticari anlaşmalar yapılacak diye okuyun), muhafazakar, cinsiyetçi politikalar artacak, göçmen düşmanlığı yükselecek.
SP zevahiri kurtardı
İkinci parti konumunu koruyan Sosyal Demokrat Parti (SP) ise bir önceki seçimde kaybettiği yüzde 2 oyun 1,2’lik bölümünü geri almayı başardı. Yüzde 18 oy oranıyla Ulusal Meclis'teki milletvekili sayısını 39’dan 41’e çıkarttı.
SP'nin 2019'da Yeşillere kaptırdığı oyun bir bölümünü yeniden partiye çekebilmesinde “Sosyal bir İsviçre için” mottosuyla yürüttüğü seçim kampanyasında can alıcı başlıkları öne çıkartması belirleyici oldu. Pandemi ve ardından Ukrayna–Rusya savaşı sonrası tırmanışa geçen enflasyon ve hayat pahalılığının en çok etkilediği iki kalem olan sağlık sigortası ve kiraları seçim kampanyasının merkezine yerleştiren SP, toplumun orta ve alt tabakasıyla yeniden ilişkilenmeyi başardı.
İsviçre'de yürütme işlevini yerine getiren 7 üyeli Federal Konsey iki meclisin ortak oturumunda seçiliyor. Ülkede konuşulan dilleri ve bölgeleri hakkaniyetle temsil etmesi beklendiğinden "hükümet" yalnızca Ulusal Meclis çoğunluğu arasından değil güç dengesine bağlı olarak, muhalefetten de üye barındırabiliyor. Sosyal demokratların, hükümette takip ettikleri politikalar nedeniyle kitlelerde tam bir güven oluşturamamış olması seçim sonuçlarına da yansımakla birlikte, asıldığı politik halkalar önümüzdeki süreçte kitle desteğinin daha da güçlenmesinin önünü açacaktır.
Bunun yanısıra, Ukrayna’ya silah ihracatının önünün açılması ve son İsrail – Filistin çatışmasında ülkesi işgal edilen ve bombardımana tutulan Filistin halkından çok İsrail’in hassasiyetleri ekseninde pozisyon alması SP’ye ilişkin önemli bir kaygı kaynağı.
Seçimin kaybedeni: Yeşiller
Gençliğin İklim Grevi (Klimastreik) eylemlerinin rüzgarıyla yelkenlerini dolduran Yeşiller 2019 seçimlerinde büyük bir çıkış yapmış, oyların yüzde 13,2’sini alarak Ulusal Meclis'e 23 milletvekiliyle girmeyi başarmıştı. Oylarının yüzde 3,8’ini ve milletvekillerinin 5'ini kaybeden Yeşiller Partisi bu seçimlerin en büyük kaybedeni oldu.
Seçim kampanyasını “İklim Seçimi” mottosuyla sürdüren Yeşiller Partisi, iklim krizinin ekonomik kriz, kapitalizm ve savaşlarla bağını kurmamayı tercih ederek kitlelerin aktüel kaygılarını ıskalayan bir seçim kampanyası yürüttü. İklim krizinin aynı zamanda bir sistem krizi olduğunu yok saydı. Ayrımcılık, cinsiyetçilik, göçmen düşmanlığı konusunda olumlu pozisyonlar alsa da sadece kimlik mücadelesine sıkışmış vizyonuyla kitlelerle bağını zayıflatmış oldu.
2019 seçimlerinde Neuchatel Kantonu'ndan bir milletvekili çıkartmayı başaran İsviçre Emek Partisi – PdA ise tek temsiliyetini de kaybederek bu dönem parlamentoda yer alamadı. Buna rağmen oylarını az da olsa arttırmayı başaran PdA yerel seçimlere daha iddialı girecek.
(TY/AEK)