İsrail'in "Yükselen Aslan" (Rising Lion) adını verdiği hava harekâtıyla başlayan ve İran'ın çok sayıda balistik füze ve İHA ile karşılık verdiği çatışma birinci haftasını doldururken Orta Doğu'da II. Dünya Savaşı'ndan bu yana benzeri görülmemiş bir tırmanma riskini de peşinden sürüklüyor. İki ülke arasında yıllardır süren düşmanlık açık savaş düzeyine yükseldi.
Kayıplarla birlikte, üçüncü taraflarla görüşmeler ve çıkış yolu arayışları da sürüyor.
Yedi günde insani kayıplar
İlk yedi günün insani ve maddi kayıplar bilançosu şöyle:
İsrail'de İran'dan füzelerle yapılan saldırılarda, Hastane ve yerleşim alanlarında en az 24 sivil hayatını kaybetti, yaklaşık 590 kişi yaralandı
İsrail verileriyle toplamda, değişik kaynaklara göre 25 kişi öldü, 2 bin 345 kişi yaralandı.
İsrail'den gelen savaş uçağı ve SİHA saldırılarında İran’da sağlık yetkililerinin bildirdiğine göre 224 sivil öldü 1.277 kişi yaralandı.
İnsan hakları örgütü HRANA ise bu sayıyı 639 ölü (263+ sivil, 154+ güvenlik personeli) ve 1.320 yaralı olarak açıkladı.
Ölen askerî liderler arasında İslam Devrimi Muhafızları'nın üst düzey şahsiyetleri Bagheri, Selami, Raşid, Hacizade de var.
Maddi kayıplar ve ilk yıkım maliyetleri
İsrail cephesinde: Toplam 400 dolayında füzeyle saldırı yapıldı; bu saldırılar enerji altyapılarını vurdu, en az bir petrol rafinerisi kapandı, yaklaşık 5 bin kişi tahliye edildi.
Füzeleri havada yakalama ve yok etme sistemleri (Interceptor) ve altyapı yıkımı dahil, ilk ekonomik kayıpların 400 milyon dolar civarında olduğu bildiriliyor.
İran cephesindeyse, İsrail’in hava saldırıları özellikle nükleer tesisler, füze üsleri ve komuta merkezleri gibi stratejik hedeflere odaklandı; ekonomi bakımından petrol altyapısı, doğal gaz tesisleri ve askeri havaalanlarında büyük hasar oluşturdu.
İlk mali hasar tahmini için net bir rakam sunulmadı, ancak ABD enerji bilançosunda petrol fiyatlarında yüzde 7–11 arasında artışı görüldü.
Askeri harcamalar
İsrail'de saldırı ve savunma harekatlarında günlük doğrudan askeri harcama ynetnews'a göre yaklaşık 725 milyon dolar,
İlk iki günde hava harekâtlarına 593 milyon dolar, savunma sistemleri ve yedek birlikler için yaklaşık 857 milyon dolar harcandı.
AP ve Wall Street Journal'e (WSJ) göre, füze savunma sistemleri (Arrow, David’s Sling, Iron Dome) günlük 200 milyon dolar dolayında dolayında interceptor harcaması yapıyor. WSJ'ye göre, günlük askeri harcama yüz milyonlarca dolar; altyapı tamiri için 400 milyon dolar ek maliyet var.
Diğer değerlendirmelere göre günlük maliyet yaklaşık 725 milyon ile 1 milyar dolar dolayında.
İran'daysa süregiden bombardımanlarda 400 balistik füze kullanıldı, satın alma ve lojistik maliyetleri de eklenince İran günlük yüz milyon dolar seviyesinde harcama yapıyor.
Barış çabaları
Çatışmaların bu tempoda kalmayıp yükselmeye başlayacağı göz önüne alındığında kısa süre içinde iki ülkede de tükenme belirtilerinin doğması beklenebilir.
Dolayısıyla bu çatışmadan barışa bir çıkış açmak mümküm mü sorusu kol geziyor. Uluslararası aktörlerin felaketin yayılmasını engelleme çabalarına yakından bakınca görülenler arasında büyük devletlerin faaliyetleri önde geliyor.
G7 ateşkes girişimi ve Avrupa diplomasisi
Geçtiğimiz hafta sonu, G7 Zirvesi'nin son gününde Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, İsrail ve İran'a yönelik ateşkes teklifini duyurdu. ABD'nin de desteklediği bu teklif, İran'ın nükleer programının sivilleştirilmesini ve İsrail'in askeri operasyonlarına son vermesini öngörüyordu. Macron, "Ortadoğu, bir nükleer savaş eşiğine bu kadar yaklaşmamıştı" vurgusuyla uluslararası toplumu harekete geçmeye çağırdı.
Almanya Başbakanı Friedrich Merz, Cenevre'de gerçekleşecek İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi'nin de katılması beklenen toplantı için “Ön şartsız bir masa kurulmalı” dedi.
ABD-İran arka kapı diplomasisi: Umman ve Roma görüşmeleri
Donald Trump'ın görevlendirdiği özel temsilci Steve Witkoff, nisan-haziran 2025 arasında Umman'ın başkenti Muskat ve İtalya'nın başkenti Roma'da İranlı yetkililerle bir dizi gizli görüşme gerçekleştirdi. Witkoff, "İran'la doğrudan savaş değil, anlaşma yapma arayışındayız" diyerek, uranyum zenginleştirmenin dondurulması karşılığında yaptırım indirimi seçeneğini masaya koydu.
Putin ve Wang Yi: BRICS ekseni diplomasiye ağırlık veriyor
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, St. Petersburg Ekonomi Forumu'nda yaptığı konuşmada, "İran da, İsrail de dostumuzdur; savaş yerine diyaloğu desteklemeliyiz" diyerek Moskova'nın arabuluculuk teklifini duyurdu.
Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, hem Tel Aviv hem de Tahran ile telefon diplomasisi yürüttü ve Pekin'in "tarafsız bir diplomatik kanal" sunabileceğini belirtti.
Körfez Arap ülkeleri ve Türkiye'nin diplomatik hattı
Katar, Umman ve Suudi Arabistan'daki arabulucular, İran ve İsrail arasındaki gerilimi düşürebilmek için taraflarla temasta. 15 Haziran'da toplanan Körfez İşbirliği Konseyi (GCC), "gerilimi azaltma ve bölgeyi koruma" çağrısında bulundu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 19 Haziran'da yaptığı açıklamada İsrail'i "devlet terörü uygulamakla" suçladı ve İran'ın "kendini savunma hakkını meşru, doğal ve yasal" olarak tanımladı. İstanbul'da 22 Haziran'da yapılacak İslam İşbirliği Teşkilatı (IİT) Dışişleri Bakanları toplantısında, Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, İranlı mevkidaşı Arakçi ile görüşecek.
Latin Amerika ve BRICS'in rolü: Sessiz Gölgeler
Latin Amerika ülkeleri doğrudan bir girişim başlatmamış olsalar da, Brezilya Başkanı Luiz Inacio Lula da Silva'nın barışçıl ve çok kutuplu düzen vurgusu dikkat çekiyor. Lula, BM Genel Kurulu'nda"Dünya, silahlarla değil, diplomasiyle yönetilmelidir" sözleriyle konuya dolaylı değindi.
Meksika Başkanı Claudia Sheinbaum, tarafları - "hemen silah bırakma ve nükleer diyaloğa dönmeye" çağırdı.
BRICS ülkeleri, kurumsal düzeyde henüz kolektif bir barış planı sunmadı ancak Rusya, Çin ve Brezilya'nın bireysel diplomatik çabaları, toplu hareketin zeminini oluşturabilir. BRICS+ formatı içinde Özbekistan, Endonezya ve Çin'in çağrısıyla diplomasi komitesi kurulması gündemde.
Yurttaş diplomasisi ve sivil toplumun katkısı
Hükümetler düzeyindeki diplomatik girişimlerin yanı sıra, uluslararası sendikalar, insan hakları platformları ve kadın hareketleri de sürece kendi kanallarından müdahil olmaya başladı.
Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu (ITUC), çatışmanın derhal durdurulması ve diplomatik kanalların açılması çağrısında bulunarak üye sendikaların bulunduğu ülkelerde eylem haftaları organize etti.
Uluslararası Kadın Yürüyüşü (World March of Women) örgütleri, savaşın sivil halk üzerindeki etkilerine dikkat çekerek, Tel Aviv, Beyrut ve Tahran'da barış çağrısı yapan kıdemli kadın liderlerin video mesajlarını yayınladı.
Ayrıca Barış için Akademisyenler, Uluslararası Savaş Karşıtı Gençlik Ağları ve çeşitli diaspora grupları da kamuoyunu etkilemek üzere ortak deklarasyonlar yayınladı.
Bu sivil girişimler, hem karar vericilere hem de toplumlara savaş dışı bir gelecek vizyonunun varlığını hatırlatmaya devam ediyor.
(AEK)




