* Fotoğraflar ve Kaynak: Anadolu Ajansı.
Son yıllarda kar ve yağmur yağışlarındaki azalma, kuraklık tehlikesini de beraberinde getiriyor. Kuzey yarım kürede kar yağışlı gün sayısının düştüğü ülkelerden biri de Türkiye.
Boğaziçi Üniversitesi İklim Değişikliği ve Politikaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Murat Türkeş, Anadolu Ajansı'na yaptığı değerlendirmede kar yağışının tüm canlılar ve gezegen için önemini anlattı.
Baharda ve yaz başında akarsular, yeraltı suları ve toprağın eriyen karlardan beslendiğini belirten Türkeş "Önemli bir yağış ve nem kaynağı olduğu için barajlar, göletler burada eriyen karlarla dolar. İçme, kullanma suyu, sulama ve enerji gereksinimini, eriyen karla dolan barajlardan ve göletlerden sağlarız. Yani enerji ve su kaynağıdır," dedi.
Tarımsal ürünlerin zarar görmesi
Yüksek yerlerde yüksek basıncın olduğu dönemlerde ayaz nedeniyle don ve buzlanma gerçekleştiğini anlatan Türkeş, kar yağışının, İç Anadolu gibi karasal iç bölgelerde toprağın ve bitkilerin üzerini örterek soğuktan etkilenmelerini önlediğini, böyle dönemlerde kar yağmaması halinde, toprağın çok daha derinlere doğru donacağını; ağaçların, çalıların köklerinin ve tarımsal ürünlerin de zarar göreceğini belirtti.
Türkeş, kar örtüsünün, küresel iklim krizinin etkisiyle ısınan havayla birlikte bitkilerin erken uyanmalarını engellediğini ve ani sıcaklık değişimlerine karşı koruma sağladığını, ayrıca bitkileri çeşitli zararlılara karşı da koruduğunu söyledi.
Son yıllarda kar yağışlarında ciddi azalma olduğunu vurgulayan Türkeş "İklim değişikliği, özellikle küresel ısınma, alt atmosfer ve yüzey hava sıcaklıklarındaki artış ve artış eğilimi, artık kış mevsiminde, soğuk sistemlerde bile yüksek atmosferde kar olarak başlayan yağışın yeryüzüne kar olarak düşemediğini bize gösteriyor," dedi.
Kuraklık tehlikesi
Küresel ısıtma nedeniyle yağışların ancak yağmur olarak yeryüzüne inebildiğini vurgulayan Türkeş, açıklamasına şöyle devam etti:
"Sadece kış mevsiminde yüksek yaylalara, dağlara, yağışlar kar olarak düşebiliyor. Ancak kuzey yarım küredeki birçok ülkede ve Türkiye'de, kar yağışının yerde kalma süresinde, kar yağışlı gün sayısında, karın kalınlığında ve karla kaplı alanın genişliğinde azalma var. Bunun önemli bir bölümünün de iklim değişikliği ile bağlantılı olduğu düşünülüyor.
"Kar olmadığında mutlaka hem doğal hem tarımsal ekosistemler yılın bir bölümünde ciddi bir nem kaynağını kaybetmiş sayılır. Bu yıl da böyle bir yıl çünkü sıcak geçiyor, yüksek basınç koşulları var. Bir yandan kuraklık, bir yandan buharlaşma etkili. Türkiye'de ve Güney Avrupa'nın önemli bir bölümünde uzun süreli ortalamalara göre kar yağışında azalma ve uzun süreli ortalamalarda daha yüksek sıcaklıklar hakim.
"Bu yıl bölgesel atmosfer dolaşımı Türkiye'nin de içinde bulunduğu Güney Avrupa'da yüksek basınç koşullarının daha etkili olacağını gösteriyor. Kar yağışının da olmadığı kurak koşullar yaşanacak gibi duruyor. Genel anlamıyla kış kurak geçer ve kar da olmazsa tarım havzaları, orman ekosistemleri, barajların dolulukları hidroelektrik santralleri bakımından sıkıntı yaşanabilir."
Akarsular akmayabilir
İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Orman Fakültesi Orman Mühendisliği Bölümü Havza Yönetimi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yusuf Serengil de bazı yerlerdeki kar yağışının toplam su üretimindeki payının yüksek olduğunu söyledi.
Serengil, açıklamasına şöyle devam etti:
"Türkiye'de bir mevsimsellik vardır, haziran-eylül arasında fazla yağış almayız, çoğu bölge böyledir. Yağış almadığı dönemde birçok yerde dereleri, barajları besleyen şey kar yağışıdır. Örneğin, Akdeniz'de Toroslar, Karadeniz'de Kaçkar Dağları vardır, İç Anadolu'da yine dağlık kesimler var. Bu kesimlerde kışın biriken kar kütleleri yavaş yavaş eridikleri zaman akışın yaz aylarına da sarkmasını sağlıyorlar.
"Önümüzdeki yıllarda, önceden akan derelerin, akarsuların akmadıklarını görebiliriz. Kar yağışı aslında akarsuların yıl boyu akmasının garantisidir."
(TY)