Açıklama saat 12.00'de Özgürlük ve Dayanışma Partisi(ÖDP) Sarıyer İlçe Binası'nda gerçekleşti.
Yazar Adalet Ağaoğlu , şimdiye dek kitaplarında insan hakları ve insan onuru çiğnendiği zaman neler olabileceğini yazdığını belirterek, "Bir insan niye ölümü seçer?" diye sordu. Cezaevindeki insanların onurlarını korumak için ölümden başka araçları kalmadığını belirten Ağaoğlu, "Şimdiye dek yetkililer 'Bizi ölümle tehdit ediyorlar' dediler. Hiç kimse kendi canıyla başkasını tehdit edemez. Ama ellerinde canları dışında bir şey yok " diye konuştu.
Devletin aracısız olarak cezaevindeki tutuklularla bir an önce görüşmesi gerektiğini vurgulayan Ağaoğlu, "Daha fazla ölüme dayanamayız " dedi.
Cezaevindeki insanların terörist sıfatıyla baskılara maruz bırakıldığını kaydeden Ağaoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:"Terör tanımının da açıklanmaya ihtiyacı var. Bugün bizler, ekonomik ve sosyal açıdan yönetim terörü altındayız. Bize giydirilmeye çalışan gömlekleri parçalamaya uğraşırken 'terörist' damgası yiyoruz."
"Başka Canan'lar olmasın"
Baba Ahmet Kulaksız , sözlerine "Başka Canan'ların olmaması için buradayım " diye başladı.
Adalet Komisyonu'nda görüşülen Terörle Mücadele Yasası'nın(TMY) 16. maddesi değiştirilmesine ilişkin tasarıda, hiçbir iyileştirme öngörülmediğini belirten Kulaksız, "Ortak yaşam alanlarını yine eğitimlere, iyi hale bağlıyorlar" dedi.
Cezaevindeki tutukluların insani talepleri olduğunu, Adalet Bakanı'nın bu sorunu hemen çözebileceğini belirten Kulaksız, "Tutukluların taleplerini terör örgütlerinin talepleri olarak yansıtmak, meseleyi çarpıtmak, çıkmaza sürüklemek olur" dedi. Kulaksız sözlerine şöyle son verdi: " Bu talepler kabul edilmediği taktirde ikinci kızımı da kaybedeceğim. "
Doç. Dr. Hakan Gürvit , hekimlik alanında 6 ay aç kalmış insan bedeninin bilgisine sahip olmadığını belirterek, "Adalet Bakanlığı hekimlerin elinde bir sihirli değnek varmış gibi davrandı. 'Haydi buyrun müdahale edin' dediler. İnsanlara iradeleri dışında bir serum takarak kaderlerini değiştiremeyiz " dedi.
Dr. Gürvit, 1996 ölüm orucundan sonra bazı birikimler edindiklerini, 1996'da ölüm orucundan sonra tedavi ettikleri bir çok insanı zihinsel ve bedensel olarak sakat kalmaktan kurtaramadıklarını anlattı.
"Oruç bitse de ölümler sürer"
1996 ölüm oruçlarından sonra yaptıkları tetkiklerde tutuklularda, son olarak 2. Dünya Savaşında Japon toplama kamplarında görülmüş B vitamini tükenmesine bağlı Korsakoff hastalığına rastladıklarını belirten Gürvit, "Ölüm orucu şu anda bitse bile daha sonra ölümler olacaktır. Düzinelerce insan da bedensel ve zihinsel özürlerle yaşayacak. Sanırım çok azının gerçek yaşam kalitesine geri dönmesini sağlayabiliriz " dedi.
"Bütün kabahatleri Çeçen olmamak"
Özgürlük ve Dayanışma Partisi Genel Başkanı Ufuk Uras da, TMY'nın 16. maddesine ilişkin değişiklik çalışmasının yetersiz olduğunu vurgulayarak, "Devlet bütün kabahati Çeçen olmamak olan tutukluların ölümünü seyretmeye devam ediyor. Yeni Çatlı'larla temas eden devlet, cezaevlerindeki tutuklularla da temasa geçebilir" dedi.
Uras, hayata belden aşağı bakan, belden aşağı vuran, ölümleri espri konusu yapan milletvekilleri üzerinden cezaevi sorununu çözmeye çalıştıklarını belirterek, "Devletin toplumun her kesimiyle temasa geçmemesi için hiçbir neden olamaz. Devlet Swissotel'de de, cezaevinde de, camide de halkla temas etmelidir" dedi.(YV)