Çizim: Kaos GL/ Aslı Alpar
Pozitif Yaşam Derneği, 2019 yılı Kasım ve Aralık ayları ile 2020 yılı Ocak ayına ait hak ihlalleri raporunu yayınladı.
Derneğin en son 2009 yılında yayınladığı kapsamlı insan hakları raporunun üzerinden 10 yıl geçtikten sonra yayınlanan raporda HIV’le yaşayan kişileri hedef alan hak ihlalleri yer alıyor.
TIKLAYIN - "pozitif yaşayanlar anlatıyor" başlıklı Pınar Tarcan'ın yazı dizisi
Kaos GL'den Yıldız Tar'ın habere göre; Pozitif Yaşam Derneği Hukuki Danışmanı Av. Esra Erin’in hazırladığı rapora göre üç ayda en çok ihlal edilen haklar 32 vakayla ayrımcılık yasağı, 29 vakayla özel hayatın ve aile yaşantısının gizliliği, 14 vakayla çalışma ve sözleşme hürriyeti ve 13 vakayla sağlık hakkı.
TIKLAYIN - Raporun tamamını okuyun
Gizlilik ihlal ediliyor
Rapordan öne çıkan detaylar şöyle:
*Rapora göre HIV ile yaşayan kişilerin en fazla ihlale uğradıkları alan özel hayatları. HIV’le yaşayan kişiler; cinsel yönelim ve cinsiyet kimliklerine ilişkin sorulara maruz kalıyor, HIV statüleri onayları olmadan başkalarıyla paylaşılıyor, yaşamlarının her alanında HIV statülerinin gizliliği ihlal ediliyor.
*Rapor, kişinin HIV statüsünün Anayasa Mahkemesi kararlarında sağlık verileri ve özel hayat kapsamında korunması gereken kişisel verileri olduğunu da vurguluyor.
*Rapora göre; HIV’le yaşayan kişiler işe alımlarda ve işlerinin devamında HIV testine zorlanıyor, yaşam tarzlarına ilişkin sorulara maruz kalıyor, HIV statülerinin gizliliği ihlal ediliyor, iş koşulları değiştiriliyor, iş sözleşmeleri feshediliyor, sosyal hakları kısıtlanıyor.
*Yine işyeri hekimliği uygulamalarında zorla HIV testi, HIV’le yaşayan işçilerin kişisel sağlık verilerinin korunmaması, HIV ile yaşayan bireylere yönelik psikolojik taciz (mobbing) uygulamaları çalışma yaşamında sıklıkla karşılaşılan hak ihlallerinden.
*Rapora göre HIV’le yaşayan kişilerin yaşamlarının neredeyse her alanında ihlal edilen bir diğer hak sağlık hakkının ihlali. HIV’le yaşayan kişilerin sağlık hakkına erişimlerinde; hekim HIV’le yaşayan kişilere tedaviyi reddediyor, tedavi sırasında HIV’le yaşayan kişilere önyargılı tutumlarla yaklaşılıyor, bu durum zaman zaman nefret söylemlerine evriliyor.
*HIV ile yaşayan kişilerin statülerinin gizliliği ihlal ediliyor.
*HIV’le yaşayan kişinin aydınlatılmış onamı alınmadan zorla HIV testi yapılıyor ve HIV’le yaşayan kişiler sağlık çalışanları tarafından özel yaşamlarına ilişkin sorulara maruz kalıyor.
Medyaya yansıyan vakalar
*Üç ayda Pozitif Yaşam Derneği’ne bildirilen ve rapor süresince medya haberlerine yansıyan toplam 66 adet hak ihlâli raporda yer alıyor. Bu ihlallerin 58’si doğrudan Pozitif Yaşam’a bildirilirken, 8’i medyada yer alan olaylar üzerinden derlendi. Dernek üç ayda 58 kişiye hukuki danışmanlık sağladı.
*Derneğin hukuki danışmanlık sağladığı vakaların ayrıntılı olarak yer aldığı raporda ayrıca medyaya yansıyan vakalar da şöyle anlatılıyor:
“Medyanın ayrımcı dil kullanması; etnik, dinsel, kültürel sebeplerle ya da cinsiyet kimliği, cinsel yönelim, engellilik, yaş, görünüş, yaşam tarzı ve benzeri nedenlerle azınlık konumunda bulunan toplum kesimlerine yönelik nefret söylemi ve ayrımcı-ırkçı yargı ve kanaatlerin yaygınlaşması, meşrulaşmasında rol oynamaktadır.”
Raporda kalıp yargı ve nefret söylemi içeren bazı haber başlıkları da paylaşıldı: *"Aidsli Kişi Sayısı 8 Yılda 7 Kat Arttı" *"Özel Etiler Hastanesi'nde HIV (Aids) skandalı! Hastalar karantinaya alındı, hastane kapatıldı." *"AIDS'li Y.O'nun vücut sağlığı iyi ama akıl sağlığı değil" *"AIDS'li manyak." *"Kafedeki dehşet veren olayda şoke eden detaylar! HIV virüsü..." *"Hastanede AIDS skandalı! 15 hastada kullandılar" *"Hastanede skandal iddia! HIV'li hastanın malzemesi 15 hastada daha kullanılmış" *"Son dakika... İstanbul'daki korkunç olayda şoke eden detaylar ortaya çıktı! HIV virüsü..." |
“Ayrımcılık, travmanın şiddetini arttırıyor”
Raporun değerlendirme bölümünde ise Pozitif Yaşam Derneği’nin en son 2009 tarihli Hak İhlali Raporunun yayınlanmasının üzerinden on seneden fazla zaman geçmesine ve HIV enfeksiyonunun tedavisinde çok büyük aşamalar katedilmesine rağmen HIV ile yaşayan bireylere yönelik ihlâllerin devam ettiği şöyle vurgulandı. Şöyle denildi:
“Son olarak yaşanan tüm bu süreçler HIV ile yaşayan bireylerde tanı sonrası meydana gelen travmanın şiddetini artırmakta ve devam eden süreçlerde bireylerde travma sonrası stres bozukluğunun yaşanmasına neden olmaktadır. HIV ile yaşayan bireyler toplumsal damgalama ve çoğunlukla toplumsal damgalamanın bir sonucu olarak karşımıza çıkan içselleştirilmiş HIV damgalaması ile baş başa kalmaktadır.
"Tanı sonrası ruh sağlığı uzmanları tarafından verilen psikososyal destek, bireyin bu sarmal damgalama ile baş etme becerisini geliştirerek olağan karar alma süreçlerine ve süregelen yaşam rutinine dönebilmesini kolaylaştırmaktadır. Bu rutinde HIV’den ötürü bir hak ihlaliyle karşılaşan birey, maruz bırakıldığı ayrımcılıkla ilgili neden-sonuç ilişkisini daha sağlıklı biçimde kurmakta ve hak arama süreçlerine daha etkin olarak katılmaktadır. Maalesef HIV enfeksiyonu tanısı sonrasında verilen psikososyal destek hizmetlerine erişim oldukça sınırlıdır.
"Şimdilik yalnızca bünyesinde sosyal hizmet uzmanı ve psikolog gibi ruh sağlığı uzmanları istihdam eden STK’lar etkin psikososyal danışmanlık hizmeti verebilmektedir. Tanının açıklandığı yer olma özelliği bulunan sağlık kuruluşlarında HIV alanında uzmanlaşmış ruh sağlığı çalışanlarının varlığına ihtiyaç olduğu açıktır; fakat ne yazık ki bu konuda bilinen bir çalışma yürütülmemektedir.” (EMK)