Haber: Kaos GL, çizim: Semih Özkaraş
"HIV benim çoğu zaman unuttuğum bir şey. Büyük bir kimlik olarak almıyorum kendime. Günde bir kez hatırladığım, içtiğim ve unuttuğum bir şey. Bazen hapın ne hapı olduğunu bile silmiş oluyorum kafamdan.
“Aslında böyle yaşamak istiyorum ama bazen buna engel olunuyor işte. Sorun yaşadığım alanlar olmasa, ifade edemediğim alanlar olmasa çok da dert etmem. Sağlık boyutunda beni hiç etkilemiyor. Bir tane ilaç, altı ayda bir kontrol. Ama karşılaşmalar ve fobiklik beni rahatsız ediyor.”
Bu cümleler Kaos GL ve 17 Mayıs Derneklerinin, HIV’le Yaşayan LGBTİ+’ların İnsan Hakları Raporu’ndan.
TIKAYIN - Raporun tamamını okuyun
İlk kez böyle bir rapor yayınlandı
Defne Güzel’in hazırladığı rapor, HIV’le yaşayan LGBTİ+’lara mikrofon uzatıyor ve onların deneyimlerini bir araya getiriyor.
Türkiye’de bir ilk olma özelliği taşıyan rapor için HIV’le yaşayan on LGBTİ+ kişi ile derinlemesine görüşmeler yapıldı. Bu görüşmelerden alıntılarla zenginleştirilen rapor, “Tanı öncesi HIV bilgisi”, “HIV ile tanışma”, “Sağlık sisteminin ve sosyal güvenlik sisteminin yanıtı”, “HIV’in kurumsal ve politik boyutu”, “HIV’in toplumsal boyutu” ve AVUKAT Kerem Dikmen’in mevzuat araştırması ile oluşturulan “HIV’in hukuki boyutu” bölümlerinden oluşuyor. Raporun kapak çizimi ise Semih Özkarakaş’a ait.
Defne Güzel, raporun önsözünde HIV’in çok değiştiğini, artık günde bir ilaçla HIV’le yaşayanların diğer herkes kadar sağlıklı bir yaşam sürebildiğini hatırlatarak HIV’in toplumsal boyutuna dikkat çekiyor.
HIV’le yaşayan LGBTİ+’lar yargıya gidemiyor"
Rapora göre, HIV ile yaşayan LGBTİ+’ların kendi öykülerini anonim veya açılarak anlatabileceği mecralar yeteri kadar bulunmuyor. Maruz kaldıkları ya da kalabilecekleri hak ihlalleri karşısında yargı yoluna gidemiyor, bunun hem kariyerlerini olumsuz etkileyebileceğini hem de daha mağdur olabileceklerini düşünüyor.
Raporda potansiyel ayrımcılık ise şöyle açıklanıyor:
“Potansiyel ayrımcılık noktasında bazı durumlarda katılımcıların yaşadıkları hak ihlallerini bir hak ihlali olarak görmedikleri yahut bir hak ihlaliyle karşı karşıya kalma riski sebebiyle kendi pratiklerinden vazgeçtikleri görülmektedir. Buna örnek olarak bir katılımcının test isteniyor diye havuza yazılmak isterken yazılmaktan vazgeçmesini gösterebiliriz.”
Öte yandan, HIV’le yaşayan LGBTİ+’lar; LGBTİ+ örgütlerini, HIV örgütlerini, diğer sivil toplum örgütlerini ve aynı zamanda da bu örgütlerin danışmanlık kapasitelerini HIV konusunda yeterli bulmuyor.
Hak ihlallerinin yoğun olarak yaşandığı alanların başında sağlık geliyor. HIV’le yaşayan LGBTİ+’lar, sağlık personelinin sıklıkla HIV ile yaşayan LGBTİ+’ların sağlığa erişiminde hak ihlallerine neden olduğunu vurguluyor.
Diyanet’in hutbesi güvensizlik yarattı
Raporda katılımcılar büyük bir çoğunlukla yetkililere ve kurumlara güvenmediklerini belirtiyor. Diyanet’in 24 Nisan 2020 tarihinde HIV ile yaşayanlarla da ilgili olan hutbesinin ise hayatlarını daha da zorlaştıracağını söylüyorlar.
HIV ile ilgili okul ve üniversite müfredatının yetersizliği raporda öne çıkan bir diğer konu. HIV ile ilgili güncel bilginin toplum ve ilgili meslek personeli arasında yaygınlaşması, müfredatın HIV konusuna yer vermesi, toplumun ve özellikle sağlık personelinin HIV konusunda bilinçlenmesi, HIV alanında daha fazla akademik çalışma yapılması gerektiği de raporda vurgulanıyor.
“HIV ile yaşamayı toplumun ayrımcılığı hatırlatıyor”
Raporda, HIV ile yaşayanların sosyal hayatlarında aileleri, partnerleri, arkadaşları veya iş arkadaşları tarafından sıklıkla ayrımcılığa maruz bırakıldıkları da belirtilerek, “Katılımcıların kendilerine HIV hakkında ne düşündükleri sorulduğunda HIV ile barıştıklarını, bu konuda bilinçli olduklarını, çoğu zaman HIV ile yaşadıklarını hatırlamadıklarını, yalnızca toplumun ayrımcılık uygulayarak kendilerine HIV’i hatırlattığını belirtmişlerdir” deniliyor. (EMK)