Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, partisinin Meclis Grup Toplantısı’nda gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Devrimci Parti Genel Başkanı Elif Torun, Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi Başkanı Mertcan Titiz ile Hatay Deprem Dayanışması, Suruç Aileleri ve Tüm Emekliler Sendikası da toplantıya katıldı.
Hatimoğulları, Türkiye devrimci hareketinin önderlerinden Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ı katledilişlerinin 52. yıldönümü (6 Mayıs) vesilesiyle andı, ayrıca “Dersim Tertelesi’ni de geride bıraktık. 4 Mayıs’ta Dersim’deydik, katliamda yitirdiğimiz canlarımızı andık” dedi.
Türkiye halklarının Hıdırellez ve Paskalya bayramlarını da kutlayan Hatimoğulları, “Hıdırellez ve Paskalya’nın bütün halklara barışı, kardeşliği, eşitliği ve özgürlüğü getirmesini diliyorum” temennisinde bulundu.
“Enflasyon almış başını gidiyor”
Türkiye’nin ekonomik, siyasal ve toplumsal olarak ciddi bir çöküş yaşadığını belirten Hatimoğulları, şunları kaydetti:
“Türkiye, AKP’nin politikaları nedeniyle ithalata bağımlı bir ülke haline gelmiştir. Amaç yerli üreticiyi tasfiye etmektir.
Şimdi enflasyon aldı başını gidiyor. Ekonomik çöküşten en çok yoksullar ve asgari ücretle çalışanlar olumsuz etkileniyor. Enflasyon dizginlememektedir. Sadece son 4 ayda, 17 bin TL olan asgari ücretin alımı 2 bin 700 TL düşüşle 14 bin 300 TL’ye inmiş durumda.
İki ay sonra biz burada bu kürsüden konuşurken bu rakamların bin lira, iki bin lira daha düşeceğini tahmin ediyoruz. Çünkü enflasyon almış başını gidiyor.
Asgari ücrete bu dönem zam yapmayacaklarını söylüyorlar. Zaten zam yapsalar da hayat o kadar hızlı pahalanıyor, tükettiğimiz her şey o kadar hızlı pahalanıyor ki asgari ücret bunun karşısında pula dönüşmüş oluyor.
Ortada gerçek bir asgari ücret falan yok. Apaçık bir kölelik ücreti, bir sefalet ücreti söz konusu. Ekonomik krizin faturasını emekçilere kesiyorlar. Bizler bunu asla kabul etmedik, etmeyeceğiz.”
“Lezita işçi direnişini selamlıyoruz”
“Açlığın, yoksulluğun, işsizliğin dayatıldığı bu dönemde çok sayıda irili ufaklı işçi eylemleri oluyor” diyen Hatimoğulları, ağırlıklı olarak kadın işçilerin öncülüğünde süren Lezita direnişine dikkat çekerek, “TOMA ve copla Lezita direnişine karşılık veriliyor. Buradan Lezita direnişini bir kez daha selamlıyorum ve bütün Türkiye halklarını bu direnişe sahip çıkmaya çağırıyorum” dedi.
“1 Mayıs tutukluları serbest bırakılsın”
Hatimoğulları, İstanbul 1 Mayıs’ında yaşanan polis müdahalesine, sonrasında yaşanan operasyon ve tutuklamalara ilişkin de konuştu.
“Dün Cumhurbaşkanı bugün de küçük ortağı grup toplantılarında 1 Mayıs’ı gündemlerinden düşürmediler. 1 Mayıs’ın altında plan ve projeler arıyorlar” diyen Hatimoğulları, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bugün küçük ortak 1 Mayıs’ta eyleme katılanlara laf atıyor. Taksim direnişçilerini düşmanlıkla suçlamış, Marx’a da dil uzatmış bugün. Marx’ın sözüyle onlara yanıt vermek isterim: ‘İnsanca yaşamanın tek yolu insana düşman olan her şeyle savaşmaktır.’ Evet, siz insanların düşmanısınız ve biz sizin bu düşmanlığınıza, bu sisteminize ve bu rejiminize karşı savaşıyoruz, savaşmaya da devam edeceğiz. Siz ümidin düşmanısınız. Siz akarsuyun, meyve çağında ağacın, serpilip gelişen hayatın düşmanısınız. Biz halkız. Esas düşman sizsiniz. 1 Mayıs’ta yoldaşlarımızın halk düşmanlarına karşı gösterdiği direnişi buradan selamlıyorum. Gözaltına alınan ve tutuklanan onlarca arkadaşımızın da derhal serbest bırakılmalarını talep ediyoruz.”
“Gezi ve Kobanî davaları yargının turnusol kâğıdı”
Türkiye’de hak, hukuk ve adaletin çökertildiğini, yargının yargıya darbe yaptığını belirten Hatimoğulları, Gezi ve Kobanî davalarına dikkat çekerek şöyle konuştu:
“AİHM kararlarına göre Gezi Davası tutukluları Osman Kavala ve arkadaşları serbest bırakılmalıdır.
Türkiye’nin kendi anayasası gerçek anlamda uygulanıyor olsaydı, şu anda Kobanî Kumpas Davasından tutuklu bulunan bütün arkadaşlarımız serbest bırakılmalıydı. 16 Mayıs’a bırakıldı Kobanî Kumpas Davasının karar duruşması.
Hem bu salonda bulunan arkadaşları hem basın emekçisi arkadaşlarımızı hem de Türkiye’nin bütün demokratik güçlerini 16 Mayıs’ta Sincan Adliyesinin önüne bekliyoruz, karar duruşmasına bekliyoruz. Bu bir tarihi karar olacaktır.
Gezi ve Kobanî davaları yargının turnusol kâğıdı olacaktır. Tarihsel olarak çok önemli bir yol ayrımı olacaktır.”
Kürt sorunu için ‘barışçıl ve demokratik çözüm’ çağrısı
Hatimoğulları, devam eden yeni anayasa tartışmalarına da değindi. TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un parlamentoda grubu bulunan bütün siyasi partilere ziyaretler gerçekleştirdiğini hatırlatan Hatimoğulları, “Elbette ki DEM Parti olarak, Türkiye'nin demokratik bir anayasaya ihtiyacı olduğunun farkındayız” dedi ve sözlerini şöyle sürdürdü:
“Türkiye’nin çok acil gündemleri var, biraz önce konuştuk. Türkiye’de 50 milyon insan şu anda açlık ve yoksullukla cebelleşiyor. Biraz önce özgürlüklerin her alanda kısıtlandığından bahsettik. Bu kürsüden özgürlüklerin nasıl kısıtlandığını anlatsak günler bize yetmez. Bu kadar özgürlük düşmanı bir atmosfer var. Böyle bir atmosferde anayasa tartışmanın da bütün bu sorunların üzerini örtmemesi gerekiyor. Fakat elbette demokratik anayasa ihtiyacımızın altını çizerek bunu söylüyoruz.
DEM Parti olarak, bir müzakere ve diyalog partisi olarak çağrılarımız tüm bu sorunların çözülmesine yöneliktir. Biraz önce sorunlarımızı saydım, biraz daha ekleyeyim. Kürt sorununun barışçıl ve demokratik yöntemlerle çözülmesi de dahil, bahsini ettiğimiz bütün bu sorunların elbette bir demokratik anayasa yapım sürecinde çözüme kavuşturulabileceğini gayet iyi biliyoruz.”
Kayyım tartışmalarına tepki
“Anayasa tartışmasının olduğu yerde kayyım tartışması yapılır mı?” diye soran Hatimoğulları, gerek iktidar temsilcilerinin gerek iktidara yakın medyanın kayyım tartışmalarını sürdürdüğünü belirterek şunları söyledi:
“Biz belediyelerimizi şeffaf ve demokratik bir şekilde yönetmek üzere, halkımıza gerçekten kent hizmeti sağlamak üzere bu görevleri üstlenmiş durumdayız. Halkımız bize bu görevi verdi.
Buradan bir kez daha iktidarı uyarıyoruz: Hem anayasa yapacağım diyeceksin hem de halkın en önemli hakkı ve kazanımı olan ve Türkiye’nin erken dönemde elde etmiş olduğu seçme ve seçilme hakkını elinden alacaksın. Alamazsın, alamazsın!
Şunu bilsinler ki Van’da nasıl irademizi gasp etmelerine izin vermediysek, bundan sonra da irademizi hiçbir yerde gasp etmelerine izin vermeyeceğiz.”
“Çöküşten çıkış ‘Üçüncü Yol’ ile mümkün”
“22 yıllık AKP iktidarının Türkiye’yi getirdiği nokta budur: Ekonomiden kültüre, yargıdan eğitime tam bir çöküş hali var. Ancak asla ve asla çaresiz değiliz” diyen Hatimoğulları, DEM Parti olarak “Türkiye’de gerçek değişimi gerçekleştirmeye aday” bir parti olduklarını belirtti.
Hatimoğulları şunları kaydetti:
“Bu çöküşten çıkış ortak mücadeleyle mümkündür, Üçüncü Yol siyasetiyle mümkündür. Üçüncü Yol siyasetini, en geniş yelpazede bütün bu siyasal ve toplumsal dinamiklerle birlikte örmek mümkündür.
Parlamento zemininde de sokakta da meydanda da tarlada da fabrikada da hane içinde de kadınlarla birlikte özgürlük, eşitlik ve adalet mücadelemizi tamamen büyüteceğimiz bir zemindir. Bu zemini hep beraber değerlendirecek ve önümüzdeki yolu hep birlikte böyle inşa edeceğiz.”
(VC)