Europa Nostra Türkiye ve Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi çağrısıyla İTÜ Taşkışla'da bir araya gelen kültürel miras savunucuları dünden bugüne Hasankeyf'in kültürel mirasını, yapılan kampanyaları, hukuki sürecini ve geleceğini konuştu.
Vecdi Sayar moderatörlüğünde dün gerçekleştirilen "Hasankeyf'i Kurtaralım" başlıklı panelde İTÜ Mimarlık Fakültesi Restorasyon Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Zeynep Ahunbay, Magma Dergisi'nden Özcan Yüksek, Kültür Bilincini Geliştirme Vakfı'ndan Ozan Torun, Avukat Murat Cano konuşmacılar arasındaydı.
Vecdi Sayar Diyarbakır'ın sembol yapılarından biri olan Dört Ayaklı Minare’nin tahribatına karşı basın açıklaması yaparken katledilen avukat Tahir Elçi'yi anarak açtı programı. Sayar bölgenin birçok yerinde kültürel mirasın tehdit altında olduğunu hatırlattı.
Ahunbay: Ortaçağ'dan Osmanlı'ya
Paneldeki ilk konuşmacı Zeynep Ahunbay’dı.
Ahunbay Hasankeyf’te Ortaçağ'dan Osmanlı'ya farklı dönemlere tarihlenen birçok eserin bulunduğunu söyledi. Ardından bilimsel araştırmalarıyla Hasankeyf'in dünyaya duyurulmasında önemli adımlar atan Fransız Arkeolog Prof. Albert Gabriel'den başlayan serüvenin 1981 yılında 1. dereceden arkeolojik sit alanı ilanı devam ettiğini, 1986 yılında Prof. Oluş Arık ile başlayan kazı çalışmalarında açığa çıkan eserleri ve bu dönemde alınan ilk koruma önlemlerini aktardı.
Ahunbay 2004’te Bakanlar Kurulu’nun kazı ruhsatı çıkarılmasıyla Ilısu baraj projesinin tamamlaması kapsamında çalışmaların Prof. Dr. Abdülselam Uluçam'a devredildiği ve kazıların sürdüğünü ekledi.
Ahunbay 1328 yılına Anadolu'da ortaçağ dönemine tarihlenen yıllar içerisinde gelişen su etkileriyle yapı formunda bozulmalar yaşayan Küçük Saray'dan, 12. - 13. yüzyıla tarihlenen Ulucami'ye, Rızk Cami'den, Artuklu Hükümdarı Fahrettin Karaaslan'ın yaptırdığı Hasankeyf Köprüsü'ne tarihi yerleşimleri ve mimariyi detaylarıyla aktardı.
“Ancak Ilısu Baraj projesinin planlandığı dönemde bu önemli miras alanı gözden kaçırıldı. 2003 yılında 'Hasankeyf'i koruyacağız' açıklamaları kamuoyunda kısa süreli umut yarattı, ardından süreç yine yıkıma giden yola saptı.”
Ahunbay konuşmasını projenin yapımında ısrar eden kurul üyeleriyle farklı yıllarda defalarca görüştüklerini bitmeyen mücadelelerini anlatarak tamamladı.
TIKLAYIN - HASANKEYF'İN TARİHÇESİ
Yüksek: Mezopotamya'nın Machu Picchu'su
Oturumun ikinci konuşmacısı Magma Dergisi'nden Özcan Yüksek’ti.
Uygarlığın gelişiminde önemli yere sahip Mezopotamya'da, Hasankeyf'i Maccu Piccu'ya benzeterek vazgeçilemez konumuna işaret eden Yüksek, karşı karşıya olunan bu tehdidin coğrafyada bir bellek kaybına yol açacağını vurguladı.
'Hasankeyf'e Sadakat Treni' girişimlerini, yaşam alanlarından sürülmeye çalışılan Hasankeyf sakinleriyle birlikte yapılan basın açıklamalarını ve Ilısu barajına kredi yardımında bulunan uluslararası ve yerel bankaların yapılan kampanyalarla nasıl geri adım attığını dair süreci aktardı.
Torun: Avrupa'nın 14 kültürel miras alanından biri
'Büyük Tehlike Altındaki 7 Kültür Mirası' final listesinde Hasankeyf antik kenti ve çevresinin yanı sıra diğer varlıklar şöyle:
|
Diğer konuşmacı ise Kültür Bilincini Geliştirme Vakfı'ndan Ozan Torun’du.
Torun Hasankeyf’in Antik Kenti Avrupa’nın Büyük Tehlike Altındaki 14 kültürel miras alanı arasında olduğunu söyledi:
“2013 yılından bu yana Europa Nostra ile Avrupa Yatırım Bankası Enstitüsü birlikte düzenlediği 'Büyük Tehlike Altındaki 7 Kültür Mirası' Programında, insani ya da doğal sebeplerle tehdit altına giren 14 farklı coğrafyanın 14 kültür mirası uzmanlar tarafından değerlendiriliyor. Farklı alanlardan uzmanların katılımıyla 10 Aralık'ta gerçekleştirilen panelde açıklanan 2016 yılı ‘Büyük Tehlike Altındaki 7 Kültür Varlığı’ programı için final listesinde Hasankeyf antik kenti ve çevresi de yer aldı.”
Yedi kültürel miras alanından oluşan nihai liste 16 Mart’ta Venedik’te düzenlenecek halka açık bir etkinlikle açıklanak. Torun Hasankeyf'i bu listede dünya kamuoyuna sunmayı umduklarını belirtti.
TIKLAYIN - HASANKEYF KURTARILABİLİR; NEDEN YAPILMIYOR?
Cano: Hasankeyf yalnız bırakılmayacak
Avukat Murat Cano ise konuşmasına Hasankeyf için verilen mücadelenin dünya kamuoyu tarafından bilindiğini söyleyerek başladı.
“2000'lerin başından başlayan hukuki mücadelede onca itiraza karşın geri adım atılmadı. 2006 yılında AİHM'e taşınan dava süreci halen sürüyor. İdari mahkemeler arasında mekik dokuduk, son olarak Diyarbakır İdari Mahkemesine yapılan başvuru sonrası keşif yapıldı. Hemen ardından Batman'da idari mahkeme kurularak dava adeta kaçırıldığı.”
Cano hukuksal süreçteki tüm olumsuzluklara karşın Hasankeyf'in yalnız bırakılmayacağını vurgulayarak sözünü bitirdi. (MCY/HK)