Vicdani retçi Halil Savda, 1 Eylül Dünya Barış Günü'nde çatışmasız ve savaşsız bir dünya talebini dile getirmek için Roboski'den yola çıkarak Ankara'ya kadar yürüyecek.
1300 kilometrelik yolu 40 günde yürüyecek olan Savda, yürüyüşle ilgili hazırladığı basın metninde Türkiye'de savaş-barış ikileminde tarihi kırılma noktalarından birinin yaşandığını, 30 yıldır süren savaş nedeniyle her gün kan aktığını ve neredeyse her gün televizyon ekranlarında bir ölüm haberi, bir cenaze merasimi olduğunu söyledi ve ekledi:
"İnsan hakları savunucuları, savaş karşıtları ve barış savunucuları barış için yeni mücadele pratikleri sergilemek durumundalar. Yoksa bu savaş, bizi kirletmeye ve acıtmaya devam edecek."
"Daha çok barış daha çok ekmek demek"
Savda, yürüyüşe başlayacağı Roboski'de 28 Aralık 2011'de yaşanan ve 34 köylünün öldüğü katliama da atıfta bulunarak, bu katliamın, devletin savaşı bitirmek için güvenlik politikalarını ve araçlarını bize tek gerçek olarak sunmasının bir sonucu olarak ortaya çıkan bir insanlık suçu olduğunu söyledi.
"Kürt sorunu savaşla, daha çok güvenlik önlemleriyle değil, daha çok özgürlük, daha çok barışla çözülebilir. Elbette daha çok barış, daha çok ekmek demek... Çünkü halkın ekmeği, teri, parası, silahlara, askerlere, güvenlik organizasyonlarına veriliyor. Daha çok güvenlik, daha çok silahlanma, daha az ekmek...
"Silahların susması istemi, devletin şimdiki güvenlik anlayış ve yapılanmasına karşı bir duruştur. İşte bu yüzden, 1 Eylül Dünya Barış Günü'nde Roboski'den Ankara'ya 1300 km yol yürüyerek, Barış için 40 günlük bir yolculuğa çıkacağım! Bu yolculuk boyunca uğrayacağım her şehirde savaşın yol açtığı insan hakları ihlallerini kamuoyu ile paylaşacağım."
"Haksızlıklara böyle yanıt veriyorum"
Savaşın kader olmadığını ve durdurulabileceğini dile getiren Savda sözlerini şöyle sürdürdü:
"Mahatma Gandi'nin 'Dünyada yapmak istediğiniz değişikliği, kendinizde yapın' sözlerine inanıyorum. Dünyada arzu ettiğim değişikliği bu yürüyüşle kendimde gerçeğe dönüştürmek istiyorum. Ben, yaşadığımız haksızlıklara böyle yanıt vermeyi seçiyorum."
"Martin Luther'in 'Karanlık, karanlığı silemez, kin, kini söndüremez, ancak aydınlık bunu yapabilir' sözünü, barış mücadelesine başladığım noktadan, şimdi geldiğim yerde gayet iyi anlıyorum."
"Savaşı görünür kılmak, barışa dair umutları arttırmak, barış ve yaşamı yeniden taraflara hatırlatmak maksadı ile yürüyorum. Benim yürüyeceğim yol güzergahında 30 yıldır askerler, gerillalar ve Roboski'de olduğu gibi siviller ölüyorlar."
"Savaşa karşı barış umudumu her zaman korudum. Barışın topraklarda yeşermesine gücüm ve yeteneğim oranında -bedeli cezaevi olsa da- katkı yapmaktan çekinmedim. Bu sefer barışı kendi içimde örmek için bir yolculuk yapacağım."
"Şiddetten arınmış bir dünyanın mümkün olduğuna inanıyorum! Bu yürüyüşle, barış isteğinin daha yüksek sesle duyulmasına ve Roboski'den başlayan ölüm yolunun, yaşam yoluna evrilmesine katkı yaparsam ne mutlu bana. Küçük bir adım atıyorum; bu adımı hep birlikte çoğaltabiliriz." (EKN)