* Fotoğraf: ETHA
Cumartesi Anneleri/İnsanları, Galatasaray Meydanı’ndaki 628. Haftalarında, 1994 yılında Uludere’de gözaltında kaybedilen 12 yaşındaki İlyas Diril ve 16 yaşındaki Zeki Diril şahsında “Gözaltında kaybedilen çocukları unutma!” çağrısında bulundu.
23 Nisan vesilesiyle, gözaltında kaybedilen çocuklar için adalet talebini ve çocukların hak ve özgürlüklerini en geniş biçimde kullanabileceği bir Türkiye dileğini paylaştı.
İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon adına yapılan açıklamada her çocuğun yaşama, hayatta kalma ve gelişme hakkına sahip olduğu ve devletlerin bu hakkı güvence altına almakla yükümlülüğü hatırlatıldı.
"Türkiye’de devlet, bu sorumluluğunu yerine getirmedi; İnsan Hakları Derneği’nin ulaşabildiği verilere göre 27 çocuk, yaşam hakkına yönelmiş en gaddar, en vahşi saldırı olan gözaltında kaybetmenin hedefi oldular."
İlyas ve Zeki Diril nasıl kaybedildi?
Cumartesi Annesi Mukaddes Şamiloğlu’nun okuduğu açıklamada İlyas Diril ve Zeki Diril’in kaybedilişi şöyle aktarıldı:
“Şırnak’ın Keldani Köyü olan Mehri (Kovankaya) de yaşayan Diril Ailesi köyleri askerler tarafından yakılınca 1990’lı yıllarda İstanbul’a göç ettiler. İstanbul’da büyük zorluklar yaşayan aile, 1993 yılında köylerine geri döndü ve yakılan evlerini yeniden yaptı.
“Bir kuyumcu imalathanesinde çalışan 16 yaşındaki Zeki Diril ve 12 yaşında olan kuzeni İlyas Diril İstanbul’da kaldı. Burada bir süre çalışarak para biriktirdiler. Biriktirdikleri paraları yanlarına alarak evlerine gitmek için Şırnak’a doğru yola çıktılar.
“2 Mayıs 1994 tarihinde henüz evlerine ulaşamadan askeri kontrol noktasında gözaltına alınarak Uzungeçit Jandarma Karakolu’na götürüldüler. Ancak Karakolda Nezaret ve Emniyet odası defterine 11 Mayıs 1994 tarih ve 18 - 19 sıra numarası ile kaydedildiler.
“14 Mayıs 1994 tarihinde Uludere Jandarma Karakolu’na sevk edilen iki çocuk, bir tutanakla Uludere İlçe Jandarma Komutanı Bülent Serdengeçti’ye teslim edildiler. Çocuklarının gözaltına alındığını öğrenen aileleri Uludere Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurdular.
“Uludere Jandarma Komutanı Bülent Serdengeçti, İlyas’ın yaşı küçük olduğu için hemen serbest bırakıldığını, 193 sıra numarası ile gözaltı kaydı yapılan 16 yaşındaki Zeki’nin de ifadesi alındıktan sonra aynı gün akşama doğru serbest bırakıldığını iddia etti.
“Soruşturma takipsizlik kararı ile kapatıldı”
“1995 yılında, Zeki ve İlyas’ı gözaltında gördüğünü söyleyen ve Uludere Cezaevi’nde tutuklu bulunan K.Y. isimli kişi, Zeki’nin babasına ‘Çocuklarınızı bir sabah erkenden karakoldan çıkardılar. Çok ağır işkence görmüşlerdi. Sonra bir askerden onların helikoptere bindirilip, bir yerde atıldığını duyduk’ “dedi.
“Soruşturma başlatan Uludere Cumhuriyet Başsavcılığı görevsizlik kararı vererek dosyayı Şırnak’a gönderdi. Şırnak Cumhuriyet Başsavcısı Ayhan Aygün girişimlerinden sonuç alamayınca 28 Temmuz 1998 tarihinde, Adalet Bakanlığı’ndan Uludere Jandarma Komutanı hakkında cezai soruşturma başlatma izni istedi. Adalet Bakanlığı soruşturma izni vermedi.
“Cumhuriyet Savcısı’nın talep etmesine rağmen İlyas ve Zeki Diril’in kaybedilmesinden sorumlu olanların tespit edilebilmesi amacıyla hiçbir cezai dava başlatılmadı. Soruşturma takipsizlik kararı ile kapatıldı.
“AİHM Türkiye’yi mahkum etti”
İç hukuktan sonuç alınamayınca Zeki Diril’in babası Apro Diril AİHM’e başvurdu. AİHM, Türkiye'nin Zeki Diril'in gözaltına alınmasının ardından serbest bırakıldığını destekleyen hiçbir kanıt sunmadığı, Uludere'ye sevk edildikten sonra Zeki'nin başına neler geldiği ile ilgili olarak inandırıcı ve ayrıntılı hiçbir açıklamada bulunmadığı tespitini yaparak, Zeki Diril’in kaybolmasından devletin sorumlu olduğuna karar vererek Türkiye’yi oybirliği ile mahkum etti.
"Bu davada da cezasızlık, yurttaşa karşı suç işleyen güvenlik güçlerinin korunması için bir zırh olarak kullanıldı. Henüz çocuk yaştaki Zeki Diril ve İlyas Diril’in gözaltında kaybedilmesinden sorumlu olanlar da bu zırhın güvencesiyle korunmaya devam ediyor." (BK)