Fişek Enstitüsü, bu yıl ilk kez düzenlediği çocuk işçilik konulu yarışmasından derlediği öykülerle hazırladıkları "Borçlu Olduklarımız - Umutları, Gelecekleri Çalınan İşçi Çocukların Öyküleri" kitabını yayımlandı.
24 öyküden oluşan kitap 12 Haziran Çocuk İşçiliği ile Mücadele Günü’nde çıktı.
Bu yıl ilk kez düzenlenen çalışan çocuklar konulu öykü yarışmasına 425 öykü katıldı. Yarışmada, Seçici Kurulun yaptığı değerlendirme sonucunda Figen Koşar’ın “Mecburiyet’te Kaç Mevsim” öyküsü birincilik, Bayram Sevinç’in “Küçük Ev” öyküsü ikincilik ve Nurdan Atay’ın “Gölgeler Sessizdir” öyküsü üçüncülük ödülüne değer bulundu.
425 başvurunun 56’sını ortaokul ve lise öğrencilerinin öykülerinin oluşturduğu yarışmada, çocuk emeğinin farklı yüzlerini yansıtan 24 öykü bir kitapta toplandı.
"Eşitsizlikler yeniden üretiliyor"
Enstitü Çocuk İşçiliği ile Mücadele Günü’ne ilişkin yaptığı açıklamada, “Çocuk işçilik, çocukların sağlığını bozduğu gibi toplumsal olarak da var olan eşitsizliklerin yeniden üretilmesine yol açmaktadır” dedi ve şöyle devam etti:
“Bugün dünyada milyonlarca çocuk temel gereksinimlerini karşılamak için çalışmak zorunda. Üretici güçlerin bu denli geliştiği bir çağda, milyonlarca çocuğun yaşamak için çalışmak zorunda olması insanlık suçudur. Ne yazık ki Türkiye de bu suça ortak olan ülkelerden birisidir.”
TÜİK’e göre 720 bin çocuk işçi var
Enstitü, TÜİK verilerine göre Türkiye’de çalışan çocuk sayısının 720 bin olduğuna dikkat çekti ama bu verinin gerçeği yansıtmaktan çok uzak olduğu ifade etti.
Resmi verilerin sonbahar-kış döneminde yapılan çocuk işgücü anketlerine dayandığı kaydedilen Enstitü, anketler çocuk emeği kullanımının yaygın olduğu yaz aylarında yapılsa çocuk işçi sayısının çok daha yüksek çıkacağını belirtti.
Yüzbinlerce çocuğun beden ve ruh sağlığına uygun olmayan işlerde, kayıt dışı, ağır koşullarda, çok uzun sürelerde çalıştığı belirtilen Enstitü, “Çocuk işçilik sınıfsal bir sorundur. Yapısal eşitsizliklerin, kaynak dağılımındaki adaletsizliklerin ve bunların yansıması olan yoksulluğun bir ürünüdür. Yoksul aileler, ailenin geçimine katkıda bulunması için çocuklarını çalışmaya göndermek zorunda kalmaktadır. Çocuk işçilik, çocukların sağlığını bozduğu gibi toplumsal olarak da var olan eşitsizliklerin yeniden üretilmesine yol açmaktadır” dedi.
"Ekonomik temeli yok edilmeden önüne geçemeyiz"
Çocuk işçilik sorununun etkili, kapsamlı sosyal politika önlemleri ile çözülebileceği belirtilen Enstitü “Bugün çocuk emeği hala sürüyorsa, onun varlık nedenini oluşturan ekonomik ve sosyal temeli sürüyor demektir. Çocuk emeği varsa, sosyal adalet, sosyal politika, sosyal hekimlik yok demektir. Prof. Dr. Gürhan Fişek’in belirttiği gibi ‘Ekonomik ve sosyal politikalar ile çocuk emeğinin ekonomik ve sosyal temeli yok edilmeden bu insanlık suçunun önüne geçemeyiz" ifadelerini kullandı.
(HA)