"Deniz Akkaya'nın sevgilileri keza öyle. "Kadınlara yönelik şiddete karşı örgütlenen Türkiyeli erkeklerin sayıları gün geçtikçe yüz binlere ulaşıyor" diye bir haber okuduğunuzu hayal edin bir an için."
Hayali bile imkansız geliyor değil mi?
Henüz böyle bir şey olmadı.
Ama öyle bir şey oldu ki sonucunda yukarıdaki satırların günün birinde gerçek olma ihtimali biraz daha arttı diyelim, pek iyimser bir bakış açısıyla.
Dünyada erkekler, kadına yönelik şiddete karşı örgütlendi ve artık Türkiye'de de feminist toplantılarda erkekler, feminist hareketin örgütlü destekçisi olarak yer alıyorlar.
Bu hem Türkiyeli feministler için, hem de Türkiyeli erkekler için bir dönüm noktası.
Uluslararası konferans: Şiddetsiz dünya
11-12 Kasım 2005 tarihleri arasında İstanbul'da Hürriyet, UNFPA (BM Gıda ve Nüfus Fonu), ÇEV(Çağdaş Eğitim Vakfı), CNN Televizyonu ve İstanbul Valiliği'nin katkılarıyla İTÜ Maçka Maden Fakültesi'nde düzenlenen "Aile İçi Şiddete Son ! Uluslar arası Deneyimler" Konferansı'nda iki önemli 'ilk' gerçekleştirildi.
Birincisi, bu konferansın düzenlenmesi. Türkiye'de çok yaygın bir problem olmasına karşı aile içi şiddet üzerine bir konferans daha önce hiç düzenlenmemişti.
İkincisi ise, Türkiye feminizminin, artık erkeklerin de feminist mücadelenin içinde yer almasının gerekliliğini ve önemini anlamasını sağlayan, bu anlamda önünü açan önemli bir adım, Beyaz Kurdele kampanyasıyla tanışma.
Aile içi şiddete karşı erkekleri eğitmek
Konferansta, Beyaz Kurdele Kampanyası'nın kurucusu olan Kanadalı Dr. Micheal Kaufmann, 'Aile içi şiddeti önlemek için erkekleri ve erkek çocukları eğitmek' başlıklı bir tebliğ sundu ve ikinci günde bir atölye çalışması da düzenledi.
Katılımcıların ve dinleyenlerin çoğunluğunun kadın olduğu toplantıda Dr. Micheal Kaufmann'ın tebliği, en çok ilgi çeken tebliğlerden biriydi.
Bu ilginin sebebi herhalde, Türkiye'de erkeklerin feminist mücadele içindeki yerlerini henüz örgütlü olarak almamış olmaları ve kadınların da bu söylemi çok sık dile getirmemeleridir.
Nitekim, oturum başkanı, kadınların sürekli erkeklerin sürece dahil olmamasından duydukları rahatsızlıkları dile getirdiklerini, ancak erkeklerin örgütlenmesini de kadınların üstlenemeyeceğini, erkeklerin de kendi kendilerine bu örgütlenmeyi sağlamaları gerektiğini söylediklerini belirtti.
Kanada'da başlayan erkek hareketi
Beyaz Kurdele kampanyası, 1991 yılında bir grup erkeğin Kanada'da kadınlara yönelik şiddeti kınamak için yakalarına taktıkları beyaz kurdeleyle ile başladı.
Sadece altı hafta sonra, tüm Kanada'da yüz bini aşkın erkek, yakalarına beyaz kurdele takıp, kadınlara yönelik şiddetin erkeklerin örgütlenmesiyle nasıl ortadan kaldırılabileceğine ilişkin tartışmaya başlattı.
Beyaz Kurdele, erkeklerin şiddete asla yönelmemesini, şiddetin affedilmemesini ve kadınlara yönelik şiddete erkeklerin sessiz kalmamasını amaçlıyor.
Bu amaca ulaşmak için eğitim setleri hazırlıyor ve okullarda, cemaat merkezlerinde, yerel organizasyonlarda seminerler düzenleyerek eğitim programları hayata geçiriyor ve tabii kadın örgütlerine destek veriyor.
50 ülkeye ulaşan Beyaz Kurdele Kampanyası
Kampanya devletten hiçbir maddi destek almıyor. Üyelerinin, hayır kurumlarının ve sendikaların desteğiyle ayakta duruyor.
Kampanya bugüne kadar Namibya'dan, Brezilya'ya, Hindistan'dan, Kenya'ya, Uganda'dan Çine, Arjantin'den Ermenistan'a, tüm dünyada, 50 ülkeye ulaşmış.
Örgütlenişi ise son derece özgür.
Kaufmann, her ülkede kamuoyu oluşturacak dinamikleri en iyi o ülkenin insanlarının bileceğini söylüyor haklı olarak.
Bunun için de, sadece fikrin yani erkeklerin kadına yönelik şiddete karşı örgütlenmesinin yaygınlaştırılmasını desteklemeyi amaçlayarak, kampanyanın ulaştığı ülkelerde kullanılan simgelerin farklılaştığını, kimi ülkelerde yakaya beyaz kurdele yerine; kola beyaz bir bağ bağlandığını, kimi ülkelerde kurdelenin renginin değiştirildiğini, amacın aynı kalarak yerel ihtiyaçlara göre şekillendirildiğini belirtiyor.
Erkekleri anlamak
Kadınlara yönelik şiddetin kınanması ve cezalandırılması feminist hareketin altını sürekli çizdiği bir nokta. Ama bir başka önemli nokta da bu şiddetin nedenlerini anlamak.
Burada anlamak ile meşrulaştırmak arasına kalın bir çizgi çizmek gerekiyor.
Anlamak empati kurma ve çözüm üretme sürecini başlatırken, anlamak yoluyla meşrulaştırmak elbette ki tüm çözüm ihtimallerini ortadan kaldırır.
Kaufmann erkeklerin neden şiddete yöneldiğini anlamaya yönelik yedi 'P'den bahsetti. İngilizce'de P ile başlayan bu maddelere kısaca değinelim.
Ataerkil güç (Patriarchal Power) : Kaufmann bunu, içselleştirilmiş şiddet olarak tanımlıyor ve ataerkil şiddetin erkekler arası ilişkileri de belirlediğini ve son kertede erkeğin kendi kendine karşı uyguladığı şiddetin de sebebi olduğunu söylüyor.
"Ataerkil toplumlar sadece erkeklerin kadınlar üzerindeki üstünlüğü prensibine değil aynı zamanda erkeklerarası bir hiyerarşiye de dayanır ve şiddet, toplumsal ilişkilerin her alanında ve son kertede kişinin kendi içinde de hüküm sürer " diyor.
Ayrıcalıklı Olma Hissi (The Sense of Entitlement to Privilage) : Feminist analizlerin de sıklıkla belirttiği gibi erkek uyguladığı şiddetin, ayrıcalıklı olma hissine dayandırıyor.
Bu durumda şiddet güç eşitsizliğinden değil, erkeğin bilinçli ya da çoğunlukla bilinçsiz olarak kendini ayrıcalıklı hissetmesinden kaynaklanıyor.
İzin (Permission) : Erkeklerin şiddet uygulamasının sosyal veya psikolojik sebepleri ne olursa olsun geleneklerden, bazı dini öğretilerden, sosyal normlardan, hukuksal boşluklardan beslenen örgütlü bir izinlilik hali vardır.
Erkek Gücünün Paradoksu (The Paradox of Men's Power) : Kaufmann burada erkeklerin güç deneyimlerinin çelişkilerine değiniyor.
Kurulmuş erkeklik kalıbının beklentilerinin hiçbir zaman tatmin edilemeyecek olması, kişisel yenilgilerle ya da yenilgi ihtimalleriyle birleştiğinde, şiddetin bir telafi etme yöntemi, boşluğu dolduran bir yöntem olarak ortaya çıktığını söylüyor.
Erkek Olmanın Psişik Kalkanı (The Psychic Armour of Manhood) : Feminist psikoanalistler, erkeklik modellerinin annelik, bakım - büyütme nosyonlarına yabancılaştırılması sonucu erkeklerde oluşan katı bir ego duvarına, yani kalın bir savunma kalkanının oluştuğuna dikkati çeker.
Bunun sonucu olarak empati yeteneğinin eksikliği ve yaptığı şeyin sonuçlarını hissetme ortadan kalkar. Eşine vuran bir adam bu yüzden kolayca 'ama o kadar da hızlı vurmadım' diyebilir.
Psişik Bir Düdüklü Tencere olarak Erkeklik (Masculinity as a Psychic Pressure Cooker) : Erkekler kadınlara oranla daha fazla duygularını bastırmaya, korku duyduklarında bunu belli etmemeye yönelik yetiştirilirler, bunu öğrenirler.
Bu durumda ifade edilemeyen pek çok duygu öfkeye dönüşerek ortaya çıkar, ki öfke ifadesi erkekliğin normal, meşru ifadelerinden biri sayılır.
Deneyimler (Past Experiences) : Araştırmalar şiddet görerek büyüyen kızların da erkeklerin de şiddet eğiliminin daha yüksek olduğunu ortaya çıkardı.
Erkekler her ne kadar aile içi cinsel tacize kız çocuklarının yarısı oranında maruz kalıyor olsalar da, genel olarak fiziksel şiddete kızlarla aynı oranda maruz kalmaları mümkün.
Erkekler ve savaş oyunları
Buna ek olarak pek çok erkek çocuğun savaş oyunları oynayarak, birbiriyle şiddete dayalı ilişkiler kurarak büyüdüğü de bir başka gerçek.
Micheal Kaufmann bu yedi maddeye değindikten sonra çözüm önerileri sunuyor.
* Bunlardan ilki ve en önemlisi erkekliğin, maskulinitenin yeniden tanımlanması ve bu tanımlamadan bahsedilen sosyal ve psişik tehlikelerin çıkartılması.
* Erkeklerin kadın hareketine verdikleri desteğin arttırılması ve böylelikle toplumdaki cinsiyet ilişkilerinin değişiminin sağlanması.
* Şiddet uygulayan erkeklerle çalışmaların arttırılması böylece daha fazla yeni kuşağın şiddetle büyümesinin engellenmesi.
* Erkeklerin 'Beyaz Kurdele Kampanyası' gibi kampanyalar aracılığıyla aktive edilmesi ve duygularını daha fazla ifade etme şansı bulması.
Bu kampanya hakkında bilgilendikten sonra, hem feministlerin hem de feminist mücadeleye destek veren erkeklerin, ivedilikle bu kampanyanın Türkiye versiyonunu harekete geçireceklerini umuyorum.
Şiddetin düdüklü tencere hali!
Bununla da kalmayıp, bugüne kadar feminist hareketi "erkek düşmanlığı" gibi çiğ bir zihniyetle suçlayanların, bugün kendilerine dönüp, dünyanın elli ülkesine yayılmış, erkeklerin kadınlarla birlikte şiddete karşı nasıl dayanışma içinde olabildiklerini göreceklerini ve kendi içlerindeki şiddet düdüklülerinin altını kapamaları gerektiğini fark edeceklerini de umuyorum.
Kadına yönelik şiddetin bu kadar sık ve bu kadar açık bir şekilde medyaya yansıdığı günlerde eğer siz erkekler, bu inisiyatifi elinize alırsanız, kadın örgütlerinin de size nasıl destek vereceğini göreceksiniz.
Deniz Gökçe: Kadına yönelik şiddetin erkek halinin hedefi
Türkiye'de erkeklerin örgütleyeceği kadına yönelik şiddeti durdurma kampanyasının ilk hedefi ve çağrısı Deniz Gökçe gibi eşini kulaklarından tutup kafa atan, memleketimin hali vakti yerinde, iyi eğitim görmüş, medyada sürekli boy gösteren erkeklere olması gerektiğini düşünüyorum.
Belki kadınların adli yollarla yapmaya çalıştıklarını, siz "erkek erkeğe" bu defa bu lafın altını farklı şekilde doldurarak, pişkinliği, vurdumduymazlığı bir tarafa bırakarak, pişmanlığı ve şiddetten arınmayı önererek başarabilirsiniz.
Üstelik kim bilir belki de, Aile İçi Şiddete Son Konferansı'na destek veren Hürriyet, bu kampanyayı da üstlenir ve CNN Türk aracılığıyla da ülke çapında yaygınlaşmasına katkıda bulunur.
Ne dersiniz olur mu böyle bir şey? (AD)