Milli Güvenlik Kurulu (MGK), "2024 Ekim Ayı Toplantısı"nı Erdoğan başkanlığında Beştepe'de gerçekleştirdi. Toplantıda alınan kararlar beş maddelik bir bildiriyle açıklandı.
Toplantıda, her olağan toplantıda mutad olduğu şekilde "[...] terör örgütleri başta olmak üzere millî birlik ve beraberliğimiz ile bekamıza yönelik her türlü tehdit ve tehlikeye karşı yurt içinde ve yurt dışında azim, kararlılık ve başarıyla gerçekleştirilen operasyonlar ile son dönemde meydana gelen uluslararası gelişmeler hakkında kurula bilgi sunul[duğu]" duyuruldu.
"Suriye topraklarında [...] millî güvenliğimize halel getirebilecek herhangi bir plana veya oldu bitti girişimine müsaade edilmeyeceği" vurgulandı.
"Irak ile [...] terör örgütleriyle mücadelede iş birliğimizi ilerletme konusundaki kararlılk teyit edil[di]."
"Filistin halkının [...] maruz kaldığı soykırımın durdurulması ve kalıcı ateşkes ve barışın gecikmeksizin sağlanması" doğrultusunda Türkiye'nin çabalarının yanı sıra "uluslararası gayretlerin de artırılması gerektiği" açıklandı.
Lübnan, Suriye ve İran'a yönelik saldırılara somut olarak atıfta bulunulmadan "İsrail’in çatışmaları Orta Doğu’ya yayma hedefiyle Filistin topraklarının ötesine yönlendirdiği saldırıların engellenmesi hususunda" BM Güvenlik Konseyi ve sorumlu aktörlere "harekete geçme çağrısında" bulunuldu.
BM Genel Sekreteri António Guterres'e destek açıklandı.
Yunanistan dolaylı ifadelerle Akdeniz ve Ege'de "aklıselimle hareket etmeye" davet edildi.
"İsrail tehdidi" bildiride yer almadı
Erdoğan TBMM'de yeni yasama yılının açılış konuşmasında İsrail'i Türkiye için bir milli güvenik tehdidi olarak tanımlamış ve şunları söylemişti:
İsrail'in "vatan topraklarımıza göz diktiği" iddiası
"Vadedilmiş topraklar hezeyanıyla hareket eden İsrail yönetiminin tamamen dini bir fanatizm ile Filistin ve Lübnan'dan sonra gözünü dikeceği yer bizim vatan topraklarımız olacaktır.Şu anda bütün hesap bunun üzerinedir. Türkiye içindeki bazı İsrail dostlarının, bazı Siyonist severlerin, gönüllü veya paralı Siyonizm propagandası yapan aparatların anlamadığı işte budur.
Birileri ısrarla görmek istemese de Netanyahu hükümeti Anadolu'yu da içine alan bir ham hayal kurmakta, ütopya peşinde koşmakta, bu niyetini de çeşitli vesilelerle ifşa etmektedir. 7 Ekim'den beri yaşanan her gelişme bu tehdidin boyutunu biraz daha artırmaktadır.
Ancak yayımlanan bildiriden Erdoğan'ın TBMM'den ilan ettiği "İsrail tehdidi"yle ilgili görüşlerini yasa gereğince "Cumhurbaşkanı tarafından düzenlenen" MGK gündemine getirmediği ve "Devletin millî güvenlik siyasetine ilişkin tanımlar çerçevesinde Devletin millî güvenlik siyasetinin tayini, tespiti ve uygulanması" için "7 Ekim'den beri yaşanan her gelişmeyle boyutunu biraz daha artırmakta olan bu tehdidin" MGK'de ele alınmadığı anlaşıldı.
(AEK)