Fotoğraflar: Melin Durmaz
Geçen Pazar günü hayatını kaybeden yönetmen Erden Kıral için bugün Atlas Sineması'nda tören düzenlendi. Tören sonrası Kıral'ın cenazesi Teşvikiye Camii'nde kılınan namazın ardından Zincirlikuyu Mezarlığı'nda toprağa verildi.
Törene CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu'nun yanı sıra Güner Özkul, Tolga Karaçelik, Gani Rüzgar Şavata, Şerif Gören gibi Türkiye Sineması'ndan isimler katıldı.
Erden Kıral adına gösterilen kısa video gösteriminin ardından törene katılanlar yönetmen ile ilgili anılarını paylaştı. Törene çelenk gönderenler arasında Film Yönetmenleri Derneği, Antalya Altın Portakal Film Festivali, Antalya Belediye Başkanı Muhittin Böcek ve Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy vardı.
Törenin açılış konuşmasını yapan ve töreni yöneten Reis Çelik, sözlerinde Erden Kıral'ın "Bereketli Topraklar Üzerinde" filmine atıf yaptı.
"Dertlerini, sorunlarını beyaz perde ile insanlara ulaştırmak için çalışan bir ölümsüzdü ve öyle olmaya devam edecek. Bedenini göndereceğiz, üzerine yağmurlar yağacak. Bereketli topraklar onu kendi bereketiyle bereketlendirecek yaptığı film gibi. Üzerinde çiçekler bitecek ama onun muazzam filmlerini hiçbir zaman unutmayacağız.
"Sevgili dostlar, sanat üretemeyen toplumlar tarihte yoktur. Sadece sanat üretenler toprağın altından çıkar ve kendisini hatırlatır. O değere değer katan, ülkenin ve toplulukların var olmasını sağlayan en temel şey ürettiğimiz sanat ve yetiştirdiğimiz sanatçılardır. Erden Kıral bu sanatçılardandı."
"Ben yine onu ararım, belki cevap verir"
Reis Çelik'in ardından yönetmenin yakınları, oyuncular ve öğrenciler söz aldı. "Yılanların Öcü", "Yol", "Adem ile Havva" gibi filmlerin yönetmeni Şerif Gören son aylarda yaptıkları telefon konuşmalarını anlattı:
"Telefonda hep konuşurduk. Ben ona 'naber lan moruk?' derdim, o da bana 'sensin moruk' diye başlardık konuşmaya. Geçmişi, bugünü, kahvenin kaç para olduğunu... Türkiye ve dünya sinema tarihine adını yazdıracak birisi.
Sanat ve kültürsüz bir toplum ayağı eksik bir toplumdur. Bizim toplumda yerli filmciler biraz küçümsenmiştir 'filmci' denilerek. Oysaki Cumhuriyet'in aydınlık yüzüdür sinema. Erden çektiği filmlerle her zaman toplumun aydınlık yüzünü temsil etmiştir. Ben yine onu telefonla 'naber lan moruk' diye ararım, belki cevap verir."
"5 yaşında bir çocuk gibiydi, çok gülerdi"
Yönetmenin yakın dostu yönetmen Tolga Karaçelik, Kıral'ı şu sözlerle andı:
"Türkiye'nin en deneyimli yönetmeni 5 yaşında bir çocuk gibiydi. Çok gülerdi ve dünyanın en güzel gülüşlerinden birine sahipti. Onunla ilgili en sevdiğim şey kendisiyle dalga geçebilme becerisiydi. Bir filmi o çok sever ya hiç sevmezdi. "Çok iyi, çok iyi" ya da 'böyle iş mi olur?' derdi; ortası yoktu.
"Bana 'birinci filmin birinci filmimden iyi, benden iyi yönetmensin' demişti Gişe Memuru için. İkinci filmim Sarmaşık için de aynısını söyledi. Üçüncü filmim Kelebekler'i çektiğimde sadece 'çok iyi film' dedi. Tabii ki soramadım, çünkü Erden abinin üçüncü filmi, bilirsiniz, Hakkâri'de Bir Mevsim.
"Erden abi çok gençti, sizi hep onore ederdi. Hiç yaşlanmış görmemiştim Erden abiyi. Ama pandemiden sonra bana 'bu filmi ben çekemeyeceğim, sen çek' dedi. Ben de 'olmaz öyle şey, sen çekeceksin ben de yönetmen yardımcılığını yapacağım dedim. Bir nefes aldı ve o nefesini söze dönüştüremeden aramızdan ayrıldı."
Film Yönetmenleri Derneği ikinci başkanı İsmail Güneş, Erden Kıral ile tanışmasını ve yönetmenin kendisine verdiği desteği anlattı:
"Onunla ilk 1998'de karşılaştım. Adını biliyordum ama hiç karşılaşmamıştık. Benim 12 Eylül ile ilgili yaptığım bir film olan 'Gülün Bittiği Yer' yasaklanınca sektörden duayen bir arkadaşımın ofisine gittim. Erden Kıral orada oturuyordu ve hemen heyecanlandı. 'Basın toplantısı düzenleyelim. Öyle şey olur mu? Hangi çağdayız?' dedi.
"Diğer arkadaşımız 'İsmail'in arkasında kim durur?' diye sorunca Kıral, 'Ben dururum' dedi. O günden itibaren başlayan bir dostluğumuz var."
"Yönetmenlik korkumu Kıral sayesinde yendim"
Törende söz alan Gani Rüzgar Şavata, Kıral'ın kendisini yönetmenliğe başlatan kişi olduğunu söyledi:
"Erden Abi bana 'senin yüzünde bir korku, gerilim görüyorum' dedi. 'Evet, korkuyorum. Ben oyuncu olarak gelmek istedim siz beni yönetmenliğe itiyorsunuz' dedim. Bana, 'Ben de onu söylemek istiyorum, yönetmen ol' dedi. Bunu belki de ilk defa dile getiriyorum ama bana korkumu ilk defa o yendirdi ve yönetmen oldum."
Münir Özkul'un kızı oyuncu Güner Özkul "Aşk Üzerine Söylenmemiş Her şey" hikâyelerinden "Ay Hikâyeleri" filminin çekimleri sırasında yönetmenle olan bir anısını anlatıyor.
"Ağva'da, Şile'de çekmiştik filmi. Ben göle bir fener bırakıyorum bu sahnede, hava da çok soğuk. Titrerken çektiğimiz birkaç çekimden sonra 'Güner bu tamamdır, ama bir kere daha yap' dedi. Ben soğuk da olduğu için o sırada işedim bir güzel, kendi sıcaklığımın içinde repliği söyledim: 'Oh, yaşıyor, yaşıyor' dedim. Bunun üzerine Erden bey 'işte bu, işte bu!' diyerek bağırdı.
Erden bey ne istediğini çok iyi bilen, istediğinden milim sapmayan biriydi. Bugüne kadar sinemamıza kattıklarının yanında bu konuda ayrıca önemli bir insandı."
(MD/AÖ)