Aile hekimleri devletten tıbbi malzeme, personel, fatura ve kira gibi giderler için cari gider yardımı alıyor. Pandeminin ardından aile hekimlerinin zorlanmasına sebep olan ise memur maaşı oranında zam yapılan cari gider yardımının asgari ücrete gelen zam ve enflasyon karşısında dengeli olmaması.
İstanbul’da aile hekimliği yapan 30 yıllık bir hekim, aile sağlığı merkezlerinin sorunlarını hekim gözünden anlattı. Hekim C., ötekileştiren ve birleştirici olmayan dilin yönetimsel olduğunu vurgulayarak değişim ihtiyacına dikkat çekiyor.
“Ötekileştirme dilinin baştan aşağıya sirayet etmesi insanların birbirine yabancılaşmasına sebep oldu. Bugün sokakta hepimiz birbirimize karşı kötü davranmaya başlıyoruz. Bu baştan düzeltilmeli. Sorumlu olanların birleştirici, kabullenici ve hakkımızı verici bir çaba içinde olmaması bizi negatif etkiliyor.”
Aile sağlığı merkezlerine iki farklı koldan ödeme yapıldığını söylüyor C. Bunlardan birinin nüfusla bağlantılı olarak maaş ödemesi, diğerinin ise merkezin giderlerini karşılamak üzere cari gider yardımı olduğunu belirtiyor. Ödenen maaş ve yardımlar ise aile hekimleri ve merkezin giderlerini karşılamak konusunda yetersiz.
Kirayı ödeyemediği için kapanan ASM’ler var
“Bize nüfus üzerinden bir maaş yatıyor. Kaç nüfusun varsa onun çarpanları var. Bebek, çocuk ve gebeler gibi izlemleri olan ve 65 üstü kişiler puanlandırılıyor. Onun dışındakilerin ise belli bir çarpanı oluyor. Bununla bir puan oluşturulup belli bir kat sayısı üzerinden bize bir maaş ödemesinde bulunuyorlar.
“Bin nüfusa kadar açılabilen sanal aile sağlığı merkezleri var. Ben birkaç sene önce böyle bir ASM açtım. O zamanlar asgari ücret 2 bin liraydı. Ben yine asgari ücretin iki katını alıyordum. Benim hemşirem ise 1900 lira alıyordu. Haftada 8-5 mesai yapması, 45 saat çalışması beklenen bir kişi bin nüfusla asgari ücretin altında bir maaş alıyordu.”
“Kira, yakacak, tıbbi malzeme, tıbbi sekreter ve temizlik personelinin maaşlarını da cari gider yardımından gelen ödenekle ödüyoruz. Yaşadığımız sıkıntı bundan kaynaklanıyor. Cari giderlerdeki artışlar maaş gibi, belli bir yüzdelik dilimle arttırılıyor. Ama asgari ücrete yapılan zamla benim giderim aynı odanda artmış oluyor. Benim çalıştırdığım personele ben o gider üzerinden maaş veriyorum.”
“Ki Türkiye’nin her yerinde birçok aile sağlığı merkezi sanal ASM dediğimiz, binası kamuya ait olmayan ve kirasını şahısların belirlediği yerler. Ev sahibi zam yapmak istiyor ve ödenmediğinde çıkarıyor. Bu sebeple kapatılan ASM’ler oldu.
Pandemi öncesinde 7 liraya aldığımız eldivenler şu an 80, 6 ay önce 70-80 lira olan bir kutu enjektörün fiyatının 350 lira olması gibi nedenlerden dolayı cari giderlerimiz çok arttı.”
“Mali sorunlar personelin işten çıkarılmasına sebep olabilir”
Aile hekimi C.’nin dediğine göre mali anlamda sorunların devam etmesi personellerin işten çıkarılmasıyla sonuçlanabilir.
“Kira ödeyemediği için aile sağlığı merkezlerini kapatanlar oluyor. Onun dışında biz personelleri çıkarmak zorunda olacağız. A, B, C, D ve sınırsız diye sınıflandırmalar oluyor. Sınırsızlarda personel zorunluluğu yok o yüzden insanlar daha az cari gider almayı göze alarak personel giderlerini kaldırmak için işten çıkarma yapabilir. Bu da işsizlik yaratır.
Temizlik personeli, tıbbi sekreteri ya da ikinci hemşireyi işten çıkarabiliriz çünkü onun maaşını biz ödüyoruz. Zaten bir asgari ücretlinin gideri 7,500-8 bin liraya denk geliyor.
Bu sorunun önüne geçmek için asgari ücret kadar cari giderde de yükselme yapmaları gerekiyordu.”
“Hekimlerin sözleşmeleri haksız yere fes ediliyor”
“Giderlerin karşılanamaması hizmet kalitesini azaltıyor. Kaloriferi yakmak yerine ayağının altındaki ısıtıcıyla ısınıyorsun. Hasta bekleme salonunda üşürken sen içeride ayağını ancak ısıtıyorsun. Bu yükün hafifletilmesi için en azından sabit gider olan elektrik ve doğalgaz gibi giderlerin devlet tarafından katkı olarak ödenmesi gerek.
“Bunun yanında aile hekimlerine yönelik ceza yönetmeliği kanun haline geldi. Geçen sene de dernek, sivil toplum kuruluşları ve hekimlerle görüşülmeden bu yönetmelik çıkarıldı. Hekimlerin iş güvenceleri tamamen idarenin inisiyatifine bırakıldı. Subjektif kararlarla sözleşmelerin iptaline giden bir yol seçildi.
“Yılbaşı öncesi İstanbul’da toplamda 22 hekimin sözleşmeleri iptal edildi. Sağlık müdürünün hekimleri telefonla arayarak ‘biz komisyondayız, sizi konuşuyoruz’ dediği bir durum yaşandı. Ceza yönetmeliği hekimlerin ceza puanı tam olmamasına rağmen sözleşmesinin fes edildiği, dedikoduyla iş yürütüldüğü bir duruma yol açıyor.”
“Bakanın söylemediklerini söylemek bize kalıyor”
C., sorumluların halk sağlığı adına yeterli açıklama yapmadığını belirterek bu yükün hekimlere bırakıldığını söylüyor.
“Biz aile sağlığı merkezi çalışanları olarak halkla baş başa kalıyoruz. Hastaya maskesiz içeriye giremeyeceğini söylüyorum, bana ‘geçen hafta hastaneye gittim kimse sormadı’ diyor. Bakan çıkıp da maskesiz toplu yerlere girilmeyeceğini söylemiyor.
Baştakilerin söylemediklerini bizlerin söylemek zorunda kalması halkla bizim aramızda bir defans oluşmasına, güven ilişkisinin kırılmasına sebep oluyor. Hasta da toplumdan, medyadan aldığı öngörüyle kendisine kötü davranılacağı bilinciyle aile hekimine yaklaşıyor.”
“Hekimin gitmesi bir halk sağlığı sorunudur”
“Hekim gittiğinde, gittiği yere hizmet verir. Buradan başka bir ülkeye hizmet veremem, oradaki de buraya hizmet veremez. Hekim pandemi, deprem, sel gibi bir şey olduğunda bulunduğu yere hizmet verir. Hekim gittiğinde ya da öldüğünde o hizmeti bir daha alamazsınız. Bu sebeple hekimin gitmesi bir halk sağlığı sorunudur.”
(MD/HA)