“Göçmenlik bir yerle büyük ölçüde bağını koparıp yeniden başka bir yerde bağ kurmak.”
“Bir yerden bir yere, hangi yaşta olursa olsun göçmek zor o zorluklar karşısında herkese önerim yılmadan doğru yöntemleri araştırıp insanlara danışarak çözüm aramak çünkü eninde sonunda çözülüyor.”
“Dönmek, mümkün mü artık dönmek onca yıllardan sonra yeniden yollara düşmek” diyor Yeni Türkü sonra ekliyor “neresi sıla bize neresi gurbet”…
Yüzyıllardan beri süregelen bir seyir göç..
Hayatta gidilen yolları bir çeşit seyir olarak düşünmek, gurbet kelimesi yerine daha maceralı, bilgilendirici bir hikaye gibi düşündürüyor, ne dersiniz..
Bu haftanın göç hikayelerinin kahramanı, yedi yıldır eşi ve çocuklarıyla beraber Londra’da yaşayan Erdem Kocabaş, bilişim sektöründe çalışıyor ve artık İngiltere vatandaşı olarak Londra’da hayatlarını sürdürüyorlar...
Göçmenliğin insana öğrettiği en güzel noktalardan birini söylüyor, “Bir yerden bir yere, hangi yaşta olursa olsun göçmek zor o zorluklar karşısında herkese önerim yılmadan doğru yöntemleri araştırıp insanlara danışarak çözüm aramak çünkü eninde sonunda çözülüyor.”
"Her şeyin çözümü var" cümlesini düşünüyorum, çünkü bu cümleyi bana da göç-menlik öğretmiş ve öğretmeye devam ediyordu..
Bu hikâyenin ne zaman başladığını, nasıl cesaret ettiklerini sorarak başlıyor ve sahneyi Erdem Kocabaşın cevaplarına bırakıyorum.
“2015 yılında geldim. 2014-15’e kadar İstanbulcu, Türkiye’yi çok seven biri olarak pek niyetim yoktu. Çocuklarım global bir ortamda büyüsün, ikinci bir pasaporta sahip olsunlar istedim.”
“Dönmeyi düşünmüyorum”
O günden bugüne hayatında neler değişti? Neleri fark ettin? Burası sana ne öğretti?
İngiltere’de özellikle Londra’da çok kültürlü bir yapı var. Her ırk ve dilden insanların bir arada çalışmasının, yaşamasının zenginliğini ve güzelliğini öğrendim.
Dönmek senin için ne ifade ediyor?
Benim için artık çok ciddi bir opsiyon değil. Ülke burası benim için yaşamımı burada sürdürmeyi düşünüyorum veya emeklilik sonrası döneceğim bir yer olabilir
En şaşırdığın olaylar?
Burada bazı işler çok yavaş ilerliyor. Eğitim, sağlık beklediğim kalitenin altında ve hızın da yavaş olması şaşırdığım noktalardan.
Peki özlemi nasıl tanımlayabilirsin?
Birkaç katmanlı, yakın çevre yakın dostlarım olarak tanımlayabilirim. Şimdi teknoloji sayesinde konuşup görüşebiliyoruz ancak bir arada dayanışamamak zor bir durum.
Arada kalmak sana ne ifade ediyor?
Çok arada kalmış hissetmiyorum, yeni ortamlara girmeyi seven adapte olan biriyim ailece de aidiyet oluşturduğumuzu düşünüyorum.
Türkiye’ye gittiğinde ne hissediyorsun özellikle ilk gidişindeki his neydi, peki buraya ilk geldiğindeki his?
İlk döndüğüm zamanlarda hemen Türkiye’ye gidiyim bir dahakine ne zaman gideceğim diye bir planlama yapardık özlemle gidiş vardı bir, iki sene sonra buraya gelirken huzura, evime geldim gibi hissediyorum. Burada farklı bir huzur katmanı var.
Gitmek mi? Kalmak mı?
Kalmak
“Çalıştığımız yerlerde Tükler olunca birlikte yiyoruz”
Burada kendini 2. sınıf vatandaş olarak hissettiğin oldu mu?
Bunu burada ikinci sınıf vatandaşlık gibi bir şeyi hissettirmemek adına çok başarılılar. İleri bir yerdeler bu konuda ancak yılların getirdiği networku burada yapmadığınız için bir adım geride oluyorsunuz. Türkiye’de daha iyi yerlerde olacakken burada bir iki adım geriden başlayarak ilerliyorsunuz.
Türkçe konuşma, yeme-içme ihtiyacı duyuyor musun?
Çalıştığım iş yerlerinde Türk olursa Türkçe muhabbet edip öğlen yemek yiyeceğimiz birileri olunca çok daha güzel oluyor.
“Türkiye çok güzel mükemmel bir ülke ama şansız bir ülke”
Türkiye’ye olan bakış açın değişti mi? Ne gibi farklılıklar görüyorsun?
Bakış açım değişmedi, Türkiye çok güzel mükemmel bir ülke ama şansız bir ülke olarak görmeye devam ediyorum.
Kendini buraya ait hissediyor musun?
Önemli bir parçam Türkiye’de ama buraya da ait olmaya başladığımı hissediyorum.
Göç sence ne demek? ve Göç-menlik
Göçmenlik bir yerle büyük ölçüde bağını koparıp yeniden başka bir yerde bağ kurmak. Bu bağ çabasının zor ve maceralı yanları var ilk başlarda daha zor eğitim, sağlık, ev, iş gibi çerçeveyi kurarken zor.
Yabancı arkadaşların ve Türkiyeli arkadaşlarınla geçirdiğin vakitlerde farklılıklar var mı? ya da aynılıklar?
40’ların ortasında geldim. İleri yaşta samimiyet eşiği belirli bir seviyeyi geçmiyor. Geçmişten bağlarım olan Türk arkadaşlarımla daha samimiyiz yabancılarla bir eşikte takılıyoruz.
Buradaki yaşam koşullarını nasıl görüyorsun?
Burası daha huzurlu ve dingin geliyor. Sağlıkta, eğitimde sevmediğim bir dinginlik var. Ama kişiler fedakârlık üzerine değil planla iş yapıyorlar. Türkiye’de bilişim sektörü gece, gündüz çalışılır proje yaparken burada böyle bir koşturmaca yok.
Buraya geldiğin için hayatında neler değişti?
Önemli bir arkadaş ve yakın aile çevresinden uzak kalmanın özellikle başlangıçta zorluğu var. Burada daha sakin bir hayat temposuna kavuştuk.
Neler bilmiyordun, neler öğrendin?
Eğitim sektörünü çok bilmiyordum, çocuklarımın okulları için epey araştırdım.
Burada gördüğün Türkiye algısı nasıl?
Aslında farklı katmanlar var belirli kesim uçağa binip her şey dahil tatile gitmek olarak görüyor bazısı ise kültürel çeşitliliğini bilip gezen insanlar var, tek bir algı yok.
Ruhun ve kalbinde burada mı? Ne düşünüyorsun bu konuda?
Biraz daha İstanbul da hala.
Deneyimlerinden eklemek istediklerin?
Göçmek, hangi yaşta olursa olsun zor, o zorluklar karşısında önerim doğru yöntemleri araştırıp ilerlemeleri elinde sonunda çözülüyor.
(RYÇ/EMK)