*Fotoğraf: Çağrı Sert ve Bonnie (2013)
Çağrı Sert, 2009’dan beri engelli hayvanlar için çalışıyor. Üç ayaklı köpeği Bonnie’den öğrendikleri hayata bakışını değiştirince Engelli Hayvanları Koruma ve Hayvan Hakları Derneği’ni kurmaya karar verdiğini anlatıyor.
38 yıldır yaşadığı şehirden baktığı engelli hayvanlara daha iyi şartlar sunabilmek için taşınması gerekse de şikayeti yok. Tek isteği, onlar için iyi yuvalar bulabilmek.
Sert, veteriner kliniğinde çiğ beslenme üzerine çalıştığı dönemde orman beslemeleri yaparken ağır durumdaki hayvanları evine almaya, kendi bakmaya başladığını söyledi:
"O zamanlar klinikler de bugünkü kadar ağır vakalara, ağır operasyonlara alışık değil; hayvanlara 24 saat bakacak kimse yok. O noktada ben devreye girdim ve gönüllü olarak 'en ağır, en kimsenin istemediği vakaları' aldım. Buna post-operasyon bakımdan oksijen ve serum vermeye, felç bakımına kadar her vaka dahildi.
"Engelli hayvanlarla çalışmaya başlayınca fark ettim ki insanlar olarak en ufak bir şeyde korkunç, abartılı tepkiler veriyoruz. Bir olayı, durumu, sorunu, hastalığı, incinmeyi sanki hayatımızın sonu gelmiş gibi yansıtıyoruz. Çözüm aramıyor, sorunda yani kaybettiğimizde ve muhtemelen geri gelmeyecek olanda kalıyoruz.
Hayata bakışı değiştiren rastlaşma
"Çok az kişi içinde olduğu durumu değiştirmek ya da o durumdan çıkmak için gerekli adımları atıyor. Hayvanlarda ise durum çok başka. Ben bunu birlikte yaşadığım Bonnie’den öğrendim; derneğin kurulmasının nedeni de o. Sloganı da onun sayesinde buldum: Engelli bir hayvan sahiplenin hayatınız değişsin."
Bonnie, üç bacaklı bir köpek. Henüz beş altı aylıkken otobanda araba çarpması sonucu sağ ön bacağını kaybetmiş. Sert’le yolları bu zamanda kesişmiş. Sert, ameliyat yaralarının iyileşmesi için Bonnie’yi evinde bakıma almış.
"Hayvanlar kendilerine verilen ikinci şansı hep en iyi şekilde değerlendiriyor ve hayattan en üst derecede keyif alıyor” diyen Sert, şöyle konuştu:
"Örneğin Bonnie, bana geldiğinde merdiven inip çıkamıyor, dengesini zor sağlıyordu. Biz birlikte öğrendik üç bacakla yaşamayı. Ve sadece yaşamayı değil; yaşamdan keyif almayı, mutlu olmayı…
"Bonnie hayatıma girmeseydi, ben bugünkü ben olmazdım. Bu sebepten engelli hayvanla yaşamanın bize çok şey öğreteceğini, en önemlisi kendimize ve hayata bakışımızı değiştireceğini düşünüyorum.
"Bizler de kendimize acımayı bırakmalıyız; bir sorun olduğunda onun içinde kalmak yerine değiştirmek, ilerlemek ve hayatımıza en iyi şekilde devam etmek zorundayız. Bunu da ancak bakış açımızı değiştirerek yapabiliriz."
İki kişilik ekip
*Çağrı Sert, Evrim Özkaya ve Bonnie
Sert, engelli hayvanların daha iyi şartlarda yaşayabilmesi için 38 yıldır yaşadığı şehir olan İstanbul’dan Antalya’ya taşınmış. 20’si engelli 40 hayvana destek olan dernekte, eşi Evrim Özkaya ile birlikte ilgileniyorlar.
Evrim Özkaya, "Engelli bir hayvanla ya da hayvanlarla yaşamak insana sorumluluk almayı öğretiyor" dedi ve ekledi:
Tüm hayatımızı bizimle yaşayan engelli hayvanlara göre ayarlıyoruz. Bir plan yaparken, karar alırken ilk önce onları düşünüyoruz; felçler, ilaç, pansuman, beslenme saatleri... Bunlar, bizim her günümüzü belirleyen etkenler. Her şeyin saatini ayarlayabilirsiniz ya da her şeyi erteleyip başka bir tarihe alabilirsiniz ancak felçli köpeğinizin çiş saati gelmişse, gün içindeki her iş ona göre ayarlanır; o ertelenmez, değişmez, atlanmaz.
Uzun vadeli sorumluluk
Sert, hayvanlara ev bulmakta zorlandıklarına dikkat çekti:
"Ben en başından beri ‘engelli hayvan’ kavramını popüler medyadan, ana akımdan uzak tutmaya çalıştım. Çünkü insanlar engelli hayvanlarla ilgili bir program izlediklerinde, bir post gördüklerinde o anın içlerinde yarattığı hevesle hemen gidip bir hayvan sahiplenmek istiyorlar.
"Ancak hayvanla, hele ki engelli bir hayvanla, yaşamak anlık bir karar değil. Bu, detaylı düşünülmesi, tartılması, hayvanın engeline, dolayısıyla ihtiyacına göre eksikliklerin giderilmesi için ayarlamaların yapılması gereken ciddi ve uzun vadeli sorumluluk gerektiren bir karar. Bunu yapmayan kişilere hayvan sahiplendirmiyoruz. Yapan sayısı da çok az.."
"Belediyelerle çalışmıyoruz"
"Belediyelerin barınaklarda ve rehabilitasyon merkezlerinde sundukları hizmetler hem yetersiz hem de görevli personel hayvandan çok uzak" diyen Sert, şöyle devam etti:
"Barınaklar, belediyelerin başka birimlerinde bir sebepten uzaklaştırılmış insanların ‘ceza çekmesi için sürgüne gönderildikleri’ yerlere dönüştü.
"Haliyle bu insanlar hayvanlara korkunç davranabiliyor. Henüz hayvanı koruyan bir yasa olmaması ve belediyeler ceza alsa bile bu cezaların fiili uygulayan kişiye değil, direkt belediyeye kesiliyor olması, durumu daha da kontrol edilemez ve hayvanlar açısından güvensiz hale getiriyor.
"Amacımız insanlara engelli hayvanla yaşamanın güzel, keyifli yanlarını göstermek ve teşvik etmek. Tabii bunu yaparken dengeyi de korumak gerek; zira toz pembe bir tablo çizmek de istemiyoruz.
"Engelli bir hayvan demek, hayat boyu her dakikanızı onun engeline, ihtiyacına göre ayarlamanız demek. Sorumluluğu fazla gibi gözükse de engelli bir hayvanla yaşamak, o hayvanın yüzündeki gülümsemede payınız olduğunu bilmek, tarifsiz bir huzur."
(SO/DŞ)