Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin (UCM) 2019’da gerçekleştirdiği Taraf Devletler Kurulu’nda Pasifik Ada Ülkeleri tarafından gündeme getirilen ekokırım suçu, geçtiğimiz iki yıl içerisinde uluslararası arenada gittikçe artan şekilde tartışılır hale geldi.
Son olarak Haziran 2021’de Stop Ecocide Foundation (Ekokırımı Durdurun Vakfı) girişimiyle uluslararası uzmanlardan oluşan bir heyet, ekokırım suçunun tanımı konusunda uzlaşıya vararak bir metin hazırladı ve bu metin İngilizce olarak kamuoyu ile paylaşıldı.
Ekokırım suçuna dair uluslararası alanda yürütülen tartışmaları ve gelişmeleri Türkiye kamuoyu ile paylaşmak ve bu alanda yapılacak çalışmalara katkı sunmak için metin Çevre Hukukçuları Ağı tarafından Türkçe olarak paylaşıldı.
Ekokırım nedir?
Heyet metinde ekokırım suçunu şöyle tanımladı:
“Çevreye ağır ve geniş çapta ya da ağır ve uzun vadeli bir biçimde zarara yol açmasının kuvvetle muhtemel olduğunun bilincinde, yasadışı veya keyfi olarak işlenen fiiller ekokırım suçunu oluşturur.”
Kavramlar
Metinde öneri maddesinde geçen kavramlar ise şu şekilde detaylandırıldı:
- “Keyfi”: Tahmin edilen sosyal ve ekonomik yararlara kıyasla açıkça aşırı olan zararın umursamazca göz ardı edilmesi anlamına gelir.
- “Ağır”: İnsan hayatı veya doğal, kültürel, ekonomik kaynaklar üzerinde ciddi bir şekilde etki doğurmayı içeren, çevrenin herhangi bir unsurunda olumsuz değişiklik, bozulma veya hasarın meydana gelmesini kapsayan zarar anlamına gelir.
- “Geniş çapta”: Sınırlı bir coğrafik alanı aşan, ülke sınırlarını geçen veya bütün bir ekosistemin, türlerin veya çok sayıda insanın ıstırabına yol açan zarar anlamına gelir.
- “Uzun vadeli”: Geri dönüşü olmayan veya makul bir süre içerisinde doğal iyileşme ile onarılamayan zarar anlamına gelir.
- “Çevre”: Dünya, canlı küre, buz küre, taş küre, su küre ve hava küre ile dış uzay anlamına gelir.
Heyet UCM kapsamında suç olmasını öneriyor
Uluslararası uzman heyeti, bu çalışma ile ekokırım suçunu UCM kurucu sözleşmesi olan Roma Statüsü kapsamında suç haline getirmeyi öneriyor.
2002’de resmen yürürlüğe giren UCM ilk etapta sadece üç suç tipini yargılamaya yetkiliydi. Savaş suçları, insanlığa karşı suçlar ve soykırım suçu.
2010’da yapılan UCM Gözden Geçirme Konferansı neticesinde saldırı suçu da mahkemenin yargılama yetkisine dahil edildi ancak bu suçun yürürlüğe girmesi 2017’de gerçekleşti.
“Suç haline gelirse Türkiye’yi de etkileyecek”
Çevre Hukukçuları Ağı’nın aktarımına göre, UCM’ye taraf ülke sayısı yüz yirmi üç. Türkiye ise UCM’ye taraf değil ancak ekokırım suçunun tanımına ilişkin yürütülen bu tartışma sürecinin, UCM’ye taraf olan ve olmayan devletler açısından etkileri olacağı açık:
“UCM tarafından ekokırımın bir suç haline getirilmesi, tamamlayıcılık ilkesi uyarınca tüm devletlerin bunu iç hukuklarında suç olarak tanımlayıp kabul etmelerine sebep olacak. Çünkü UCM’nin devreye girmesi ancak iç hukukun devreye girmediği ya da yetersiz kaldığı durumlarda söz konusu olur.
“Bu nedenle her devlet, ekokırım suçunun UCM önünde tartışılmaması için, öncelikle kendi iç hukukunu devreye sokmak isteyecektir. Sadece bu girişimin ve konuyla ilgili yürütülen tartışmaların bile doğanın korunması açısından önemli bir değişim yaratacağını düşünebiliriz.”
“Uluslararası adım”
Çevre Hukukçuları Ağı açıklamasının devamında insan hakları hukukunun tarih boyunca yeni hak kategorileri ve tartışmalar eşliğinde geliştiğini ve gelişmeye devam ettiğini hatırlatarak, “Doğayı korumaya yönelik bu adımların da hukukta karşılık bulması gerek hak sahipliği gerekse suç ve ceza açısından yeni düzenlemelere yol açması kaçınılmaz bir süreç olarak önümüzde duruyor” dedi ve şöyle devam etti:
“İklim değişikliğinin, iklim aciliyeti halini aldığı bir dönemdeyiz ve bu krizin etkileri, sistem kriziyle birlikte derinleşiyor. Şayet ekokırım suçu bir suç olarak uluslararası arenada yerini alırsa, doğa merkezi düşünme açısından da uluslararası anlamda bir adım atılmış olacak."
(TP)