Eğitim Sen 2015- 2016 eğitim öğretim yılı sona ererken açıkladığı yıllık değerlendirmede eğitimde çelişkiler ve eşitsizliklerin artarak sürdüğünü belirtti.
Eğitim Sen Genel Başkanı Kamuran Karaca ve Genel Eğitim Sekreteri Elif Çuhadar’ın yaptığı basın açıklamasında liselerde başlayan tepkilerin haklılığı da vurgulandı.
4+4+4’ün sonuçları
Değerlendirme raporunda vurgulanan noktalar anahatlarıyla şöyle…
*”2015-2016 eğitim öğretim yılı, özellikle eğitimde 4+4+4 düzenlemesinin ilk sonuçlarının ortaya çıkması açısından önemliydi. Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) resmi istatistiklerine de yansıyan bilgiler, kamusal eğitimi tasfiye etmek amacıyla eğitimde yaşanan ticarileşme ve özelleştirme uygulamalarının yoğunlaştığını ortaya koyarken, eğitim sisteminin siyasi iktidar ve MEB işbirliği ile hızla uçuruma doğru sürüklediğini göstermektedir.
*”TÜİK’in eğitim harcamaları araştırmasına göre, Türkiye’de eğitim harcamalarının yüzde 65’ini en zengin yüzde 20’lik kesim yaparken, en düşük yüzde 20’lik kesimin eğitim harcamaları içindeki payı sadece yüzde 2,2’dir. Türkiye’de yıllar içinde eğitime ayrılan bütçenin arttığı iddia edilirken, kamusal eğitim harcamalarının azalması ve cepten yapılan eğitim harcamalarının artması AKP iktidarının eseridir.
Sokağa çıkma yasakları
*”2015-2016 eğitim öğretim yılını önceki yıllardan farklı kılan en önemli özellik, bölge illerinde aylarca süren çatışmalar ve sokağa çıkma yasakları nedeniyle eğitim öğretimin bazı il ve ilçelerde tamamen durması olmuştur.
“Yaşanan sokağa çıkma yasakları ve fiili sıkıyönetim uygulamaları nedeniyle on binlerce öğrencinin eğitim-öğretim hakkı gasp edilmiş, öğretmenlerin MEB tarafından kısa mesaj gönderilerek “hizmet içi eğitime” alınmasıyla eğitim faaliyetleri engellenmiştir.
“Türkiye İnsan Hakları Vakfı raporlarına göre, 16 Ağustos 2015-20 Nisan 2016 arasında 1 şehir merkezi ve 7 şehrin 22 ilçesinde onlarca mahalleyi kapsayacak şekilde en az 65 kez sokağa çıkma yasağı ilan edilmiştir. Sokağa çıkma yasaklarının ilan edildiği il ve ilçelerde, 2015-2016 eğitim öğretim yılının başından itibaren eğitim hizmeti durmuştur. Şırnak merkezde 40 bin, Cizre’de 41 bin, Nusaybin’de 32 bin, Derik’te 7 bin, Dargeçit’te 17 bin, Silopi’de 39 bin, İdil’de 24 bin, Sur’da 30 bin, Silvan’da 28 bin ve Yüksekova’da 33 bin olmak üzere, toplamda yaklaşık 300 bin öğrencinin eğitime erişim hakkı doğrudan ortadan kalkmıştır.
“Eğitim-öğretime öngörülemez ve süresiz şekilde ara verilmesi; başta anayasa olmak üzere, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’nden kaynaklanan yükümlülüklere temelden aykırıdır ve ilgili mevzuat hükümlerinin açıkça ihlali anlamına gelmektedir.”
TIKLAYIN - EĞİTİM SEN: EĞİTİM ALANINDA CİNSİYETÇİ PRATİKLER ARTTI
Karaman
*“Karaman’da Ensar Vakfı ve Karaman Anadolu İmam Hatip ve İmam Hatip Lisesi Mezunları ve Mensupları Derneği’ne (KAİMDER) yakın kişilerin kiraladığı evlerde kalan 9 ve 10 yaşlarındaki 45 erkek öğrencinin üç yıl boyunca etüt öğretmeni tarafından cinsel istismara maruz kaldığı ortaya çıkmıştır.
“Söz konusu istismarların sadece Karaman ile sınırlı olmadığı, ülke çapında yaşanan yaygın bir uygulama olduğu görülmüştür.
*”Geçtiğimiz eğitim öğretim yılında MEB, Diyanet, dini vakıf ve dernekler arasındaki ilişki ve işbirliği belirgin bir şekilde artmıştır. 13 Eylül 2014’te Resmi Gazete’de yayınlanan yasal düzenlemeyle Milli Eğitim Bakanlığı, imam hatip liselerinde mesleki eğitim için “çeşitli kurumlardan destek almanın” önünü açmış; bu durum, “İmam hatip liselerinde eğitim ve öğretim yılı süresince ‘imamlık, hatiplik, vaizlik, müezzinlik, Kur’an kursu öğreticiliği ve benzeri mesleki uygulamalara’ yönelik eğitimlerle ilgili çeşitli kurumlardan destek alınabilecektir” şeklinde tarif edilmiştir.
“Bu düzenlemeyle başta TÜRGEV ve Ensar Vakfı olmak üzere Furkan Vakfı, Hizmet Vakfı, Hayrat Vakfı, İlim Yayma Cemiyeti gibi dini vakıfların devlet okullarında başta “değerler eğitimi” olmak üzere çeşitli konularda ders ve seminer verebilmesinin, kendi yayınlarını dağıtabilmesinin ve öğrencileri kurumlarında stajyer olarak eğitebilmesinin yolu açılmıştır.
Maarif Vakfı
*MEB’e bağlı 15 farklı ülkede 65 eğitim kurumu bulunmaktadır. Kamusal eğitim hizmeti gereği bunların sayısının artırılması, niteliğinin güçlendirilmesi gerekirken, devlet finansmanı ve desteğine sahip ‘özel şirket’ olarak faaliyet yürütecek olan Maarif Vakfı ile yurtdışındaki cemaat okullarıyla mücadelenin amaçlandığı açıktır. Dolayısıyla vakfın kuruluş amacı, iddia edilenin aksine, yurtdışında yaşayan çocukların eğitimi ya da ülke kültürünün yurtdışında tanıtımı değildir.
TIKLAYIN - ERG RAPORU: DEZAVANTAJLI GRUPLAR EĞİTİME ERİŞEMİYOR
Kur’an kursları
“Türkiye’de sadece Sünni İslam’ın resmi temsilcisi konumunda olan Diyanet İşleri Başkanlığı ve MEB işbirliğiyle ülke çapında açılan ‘kreş görünümlü’ Kur’an kursları aracılığıyla 4-6 yaş grubundaki okul öncesi çağdaki çocuklara dönem başından itibaren ‘dini eğitim’ verilmeye başlanmıştır.
“Devlete ait okul öncesi eğitim kurumlarında velilerden ‘aidat’ adı altında para talep edilirken, Diyanet’in açtığı kursların tamamen parasız olması dikkat çekicidir. Diyanet’e bağlı 4-6 yaş grubu Kur’an kursları fiilen ‘sıbyan mektebi’ işlevi görmekte ve resmi okul öncesi eğitim kurumlarına alternatif olarak sunulmaktadır.
“2015-2016 döneminde Türkiye’nin her bölgesinde 463 ilçede 2 bin 53 ‘4-6 yaş Kur’an kursu bulunmakta, bu kurslarda 3 bin 17 öğretici görev yapmakta, toplam 55 bin 347 öğrenci (27 bin 481’si erkek, 27 bin 866’si kız) yer almaktadır.
Din dersi dayatması
“Okullarda fiziki donanım ve altyapı sorunları, kalabalık sınıflar, taşımalı eğitim, zorunlu ve ‘zorunlu seçmeli’ din dersi dayatması sürmektedir. Kamusal, bilimsel, demokratik, laik ve anadilinde eğitim hakkının önündeki engeller artarak devam etmiştir.
Ayrımcılık
“Kamusal eğitimin zayıflatılması, eğitimin tamamen paralı hale getirilmek istenmesi, okullarda cinsiyet, etnik kimlik ve mezhep ayrımcılığına ilişkin uygulamaların sürmesi, ataması yapılmayan öğretmenlerin durumu, ücretli-vekil öğretmen uygulamalarının devam etmesi, eğitim yöneticilerinin siyasi referanslarla belirlenmek istenmesi gibi sorunlar artarak sürmüştür.
Baskılar
Aday öğretmenlerin baskı ve yönlendirmeler ile yandaş sendikaya üye olmaya zorlanması, okullarda ve diğer eğitim kurumlarında yıllardır üvey evlat muamelesi gören ve iş tanımı hala yapılmayan yardımcı hizmetlilerin, kadro bekleyen 4-C’li çalışanların, memur ve teknik personelin sorunları, üniversitelerde yaşanan soruşturma ve görevden almalar, her geçen gün artan akademik, idari sorunlar ve özellikle Eğitim Sen üyelerine yönelik mobbing uygulamaları ve baskılar gibi pek çok sorun geçtiğimiz eğitim öğretim yılına damgasını vuran diğer konu başlıkları olarak öne çıkmıştır. (YY)