BİA Medya Gözlem Raporu’nu (Temmuz-Ağustos-Eylül 2024) pdf olarak indirmek için tıklayın
Düzenlemeler
Bu dönemde Anayasa Mahkemesi (AYM), İletişim Başkanlığı bünyesinde “manipülasyon ve dezenformasyonla mücadele” için kurulan Stratejik İletişim ve Kriz Yönetimi Dairesi Başkanlığı ile ilgili Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile yapılan düzenlemeyi iptal etti. Ayrıca AYM’nin İnternet Yasası’nın “kişilik hakları ihlali” ile ilgili 9. maddesinin iptali yönündeki kararı 10 Ekim’de devreye giriyor.
İnternette “kişilik hakları” maddesi 10 Ekim’de iptal: Mayıs 2007 tarihli 5651 sayılı İnternet Kanunu’nun keyfi erişim engellerine yol açan “kişilik hakları ihlali” ile ilgili 9. maddesinin iptali için Anayasa Mahkemesi’nin TBMM’ye verdiği süre 10 Ekim’de doluyor.
AYM, İletişim Başkanlığı’nın “dezenformasyon” yetkisini iptal etti: Anayasa Mahkemesi, İletişim Başkanlığı bünyesinde “manipülasyon ve dezenformasyonla mücadele” için kurulan Stratejik İletişim ve Kriz Yönetimi Dairesi Başkanlığı ile ilgili Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile yapılan düzenlemeyi iptal ettiğini duyurdu. AYM sitesinden yayımlanan karar, daha sonra X hesabından yapılan paylaşım silindi ve bir süre görünmez oldu. Daha sonra AYM, X hesabından sorunu “İnternet trafiğindeki yoğunluk nedeniyle sitemize erişim şu anda sağlanamamaktadır” ifadeleriyle duyurdu (2 Ağustos).
Soru ve araştırma önergeleri
Son üç ayda muhalefet partilerinin TBMM Başkanlığı’na sunduğu soru önergeleri, gazetecilerin can güvenliği riski altında görev yaptığını, yetkililerin de soru önergelerini ciddiyetle yanıtlamadığını gösteriyor. Bu dönemde CHP, RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin’in yayın kurumlarına yönelik “yapıcı ikaz”larını; DEM Parti de bianet haber sitesi muhabirleri Tuğçe Yılmaz ve Ali Dinç’in İstanbul Newroz’unu izlerken polisten şiddet görmesi, editör Aren Yıldırım’ın da gözaltına alınmasını TBMM gündemine taşıdı. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, DEM Parti’nin önergesi için, mealen, “İletişim Başkanlığı’nca basın kartı taşımayanlar gazeteci olarak görülemez” dedi.
İçişleri Bakanı “işkence ve keyfiyeti” görmedi: İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Şırnak Milletvekili Ayşegül Doğan’ın bianet haber sitesi muhabirleri Tuğçe Yılmaz ve Ali Dinç’in 18 Mart’taki İstanbul Newroz’unda polisten şiddet görmesi, editör Aren Yıldırım’ın da gözaltına alınmaya çalışılmasıyla ilgili soru önergesine altı ay sonra yanıt verdi. Yerlikaya önergeye Doğan’ın sorularından bağımsız cevaplar kurdu. Doğan’ın son beş yılda kaç gazetecinin polis şiddetine uğradığı ve toplumsal olaylarda gözaltına alındığına dair sorularını yanıtsız bıraktı (10 Eylül). “Miting öncesi, esnasında ve sonrasında İletişim Başkanlığı onaylı resmi basın kartlarına sahip olan gazeteciler çekimlerini gerçekleştirmiş olup işlemler kanunlar çerçevesinde yapılmıştır” denilen açıklama, İletişim Başkanlığı’nca basın kartı taşımayanların gazeteci olarak görülmediğine de işaret etti. Gazeteci Yılmaz ise, yanıta karşılık, “Bakan, esas işkenceye maruz kalmamla ilgili sorulara yanıt vermeli” dedi (10 Eylül).
Ağırel’e tehditler CHP önergesinde: CHP Muğla Milletvekili Cumhur Uzun, gazeteci Murat Ağırel’in ortadan kaldırılması için bir cinayet ihalesi bulunduğunun 4 Eylül’de sosyal medyada gündeme gelmesinin ardından İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın yanıtlaması istemiyle TBMM Başkanlığı’na bir soru önergesi sundu. Uzun, “Bu saatten sonra Ağırel’in burnu dahi kanasa sorumlusu iktidar ve Bakan Yerlikaya olacaktır” dedi. Önergesinde Uzun, “Dün yaptığı sosyal medya paylaşımında konuşan yüzü kapalı bir şahıs tarafından adeta Ağırel’i öldürmeleri için birileri tarafından ihaleye çıkıldığını iddia etti. İçişleri Bakanlığı bu iddiaları çok büyük bir titizlikle değerlendirmeli ve gerekli bütün önlemleri acilen almalıdır” ifadelerine yer verdi. Uzun’un önergesinde yer verdiği sorulardan bazıları, “Murat Ağırel’in sosyal medya hesabından paylaştığı videoda bahsedilen tehdide dair bakanlığınızca yürütülen bir soruşturma bulunmakta mıdır?” ve “Murat Ağırel’i korumak için bakanlığınızca görevlendirme yapılmış mıdır? Kendisine koruma tahsis edilmiş midir? Bunca tehdit sonrası tarafınızca Sayın Murat Ağırel ile hiç irtibata geçilmiş midir?” oldu (5 Eylül).
RTÜK Başkanı’nın “yapıcı ikaz”ı sansürün itirafı: CHP Medya ve Halkla İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Burhanettin Bulut, TBMM Başkanlığı’na Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un yanıtlaması istemiyle soru önergesi verdi. Bulut, “RTÜK Başkanı ve Halkbank Yönetim Kurulu Üyesi Ebubekir Şahin’in görev tanımında, ‘Yapıcı ikaz’ var mıdır?” sorusunu yöneltti. Bakan Ersoy, Bulut’un önergesine yanıt için RTÜK’ten bilgi talep etti. Bakanlığın RTÜK’ten aldığı yazı, RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin’in kendi sözlerini yalanlar nitelikte ifadeler içerdi. RTÜK’ün görevlerinin sıralandığı yazıda, Şahin’in kendisini yalandığı “Üst Kurul’un, ‘Yapıcı ikaz’ şeklinde bir uygulaması bulunmamaktadır” sözlerine Bulut sert tepki gösterdi: “RTÜK Başkanı haddini aşmış, hukuku çiğnemiştir”. Halkbank’ın, suç örgütü lideri olmakla suçlanan Ayhan Bora Kaplan’ın şirketine kredi verdiğini ortaya koyan haberlere, 5 Haziran 2024 tarihinde erişim engeli getirildi. RTÜK Başkanlığı’nın yanı sıra Halkbank Yönetim Kurulu Üyesi de olan Ebubekir Şahin, haberlerin ardından medya kuruluşlarına, “Ceza uyarısı” yaptı. Şahin, 6 Haziran’da sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, “Uyarılar sansür değil, yayıncı kuruluşun lehine olacak yapıcı ikazlardır” dedi (27 Ağustos).
Cumhurbaşkanlığı ve bakanlıklardan mesajlar
Bu dönemde Cumhurbaşkanı Erdoğan, sosyal medya platformlarında yayılan düşüncelerde “azgınlık”, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Danışmanı Ayhan Ogan ise “özgüven ve agresifleşme” tespit etti. Erdoğan, “Bir dijital faşizm ile karşı karşıyayız. Suç ve terör şebekeleri bu mecralarda istedikleri propagandayı yapıyorlar. Ama bu şirketler ellerinde her türlü imkân olduğu halde mağduriyetlerin önünü kesecek hiçbir adım atmadı” derken Ogan “devlet not eder. Gayrimeşru kalkışmaların başı çok sert ezilir” diye çıkıştı. İttifak ortağı MHP lideri Devlet Bahçeli ise, Sinan Ateş cinayetinde sorumluluğu tartışılan MHP’nin 63’ü gazeteci ile siyasetçi, hukukçu ve akademisyenlerden oluşan 154 kişi hakkında şikâyet dilekçesi verdiğini anımsattı.
Ulaştırma ve Altyapı Bakan Yardımcısı Ömer Fatih Sayan, Katalog Suçlarla karşı harekete geçmediği gerekçesiyle Instagram’a erişim engeli getirildiğini açıkladı. Engel, Cumhurbaşkanlık İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un, İsrail ordusunun öldürdüğü Hamas lideri İsmail Heniyye için yayınladığı taziye mesajının Instagram tarafından engellenmesinin hemen ardından devreye giriyordu.
Cumhurbaşkanı Danışmanı Ayhan Ogan’dan “Çok sert ezilir” çıkışı: “Kendilerini darı ambarında görenler aklını başına alsın; yaptıkları haddi aşan davranış ve yorumları toplumsal hafıza kaydeder, devlet not eder. Gayrimeşru kalkışmaların başı çok sert ezilir.” (AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Danışmanı Ayhan Ogan, 31 Mart seçimlerinden sonra “muhaliflerde” özgüven ve agresifleşme görüldüğünü ifade ederek, muhalefetteki siyasetçiler başta olmak üzere, iktidarı eleştiren muhalif sosyal medya kullanıcılarını hedef aldı; 31 Ağustos).
Erdoğan sosyal medya platformlarına öfkeli: “Mesele Türkiye olunca aslan kesilen ne kadar kurum ve kuruluş varsa hepsi İsrail karşısında süt dökmüş kediye dönüyor. Sosyal medya şirketleri gemi azıya çekti, azgınlaştılar. Filistinli şehitlerin fotoğraflarına bile tahammül edemiyorlar. Bir dijital faşizm ile karşı karşıyayız. Suç ve terör şebekeleri bu mecralarda istedikleri propagandayı yapıyorlar. Ama bu şirketler ellerinde her türlü imkan olduğu halde mağduriyetlerin önünü kesecek hiçbir adım atmadı. Amerika ve Avrupa’daki kanunlara uyma noktasında gösterdikleri gayreti mesele Türkiye olunca esirgiyorlar. Daha önce defalarca görüştük ancak gereken işbirliğini tesis edemedik” (AK Parti Genel Merkezi’nde İnsan Hakları Eğitim Programı’na katılan AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan sosyal medya platformlarını eleştirdi; 5 Ağustos).
Ulaştırma Bakanı’ndan “katalog suçlar”la Batı’ya tepki: “Batılı ülkeler söz konusu olduğunda, sosyal medya platformlarının Katalog Suçlar başta olmak üzere birçok konuda hızlıca tedbir aldıklarını görüyoruz. Biz de baştan beri aynı hassasiyeti ve adil duruşu talep ediyoruz. Bu platformlar, kurallarına uydukları ülkelerde sundukları güvenli, temiz ve adil içerik mekanizmasının Türkiye’de de geçerli olmasını istiyoruz. Sağlayıcıların uyguladığı bu çifte standart, tüm dünya için ortak bir sorun. Şöyle bir hatırlayalım; gelin ülkemizde temsilcilikler açın, insanımızın hak ihlallerinin önüne geçelim dedik. Gelmek istemediler. Kendilerine bildirilen suçlara karşı gereken adımları yerine getirmediler. Birlikte daha temiz bir internet inşa edelim, milletimiz muhatap bulsun dedik, bir takım sanal ofislerle göstermelik işler yaptılar. Yaptığımız kanun değişiklikleri ile tüm bu arkadan dolanmaların önüne geçtik. Görüyoruz ki aynı anlayışı hâlâ sürdürmeye çalışıyorlar. ‘Bildiğimi okurum, istediğimi yayınlarım, istediğimi yayınlamam’ diyorlar. Biz bunu kabul etmedik, etmeyeceğiz. Değerlerimize saygı duyan, dezenformasyonsuz, daha temiz ve güvenli bir sosyal medya tesis etmek için ne gerekiyorsa yapacağız.” (Ulaştırma ve Altyapı Bakan Yardımcısı Ömer Fatih Sayan, Instagram’a erişim engeline yönelik X hesabında yaptığı açıklamada Instagram’a kızdı; 2 Ağustos).
Altun “Heniyye’nin şehadeti” mesajından Instagram’a kızgın: “Ayrıca, Heniyye’nin şehadeti dolayısıyla insanların taziye mesajı yayınlamasını herhangi bir gerekçe göstermeden engelleyen sosyal medya platformu Instagram’ı da şiddetle kınıyorum. Bu çok açık ve net bir sansür girişimidir.” (Cumhurbaşkanlık İletişim Başkanı Fahrettin Altun, X hesabı üzerinden Heniyye’nin ölümü sonrası taziye mesajı yayımlamış ve Instagram’ın Heniyye ile ilgili paylaşımları engellemesine tepki gösterdi; 31 Temmuz).
Bahçeli’nin hedefinde 63’ü gazeteci toplam 154 kişi: “154 kişinin ismi var onları yakın takipteyiz. Bu dosya elimizdedir, günü geldiğinde bu dosya eyleme de geçecektir… Eylem hukuki nitelikte olacaktır. Hukuk zemininde hesaplaşacağız. Bizi hedef alıyorlar saçmalığından da kurtulsunlar.” (MHP lideri Devlet Bahçeli, düzenlediği basın toplantısında gündemi değerlendirdi; MHP’nin Sinan Ateş cinayeti dosyası kapsamında 63’ü gazeteci ile siyasetçi, hukukçu ve akademisyenlerden oluşan 154 kişi hakkında şikâyet dilekçesi verdiğini anımsattı; 23 Temmuz).
Tepkiler
Son üç ayda, uluslararası ve ulusal çok sayıda gazetecilik örgütleri, Sinan Ateş cinayetiyle zora giren MHP çevresinden gazetecilere gönderdiği “yakın takipteyiz” mesajına; hakkında öldürülmesi için ihale açıldığı ifade edilen araştırmacı gazeteci Murat Ağırel ve Menzil cemaati çevrelerince hedef gösterildiği açıklanan BirGün Gazetesi muhabiri İsmail Arı’ya yönelik tehditleri de kınadı. RTÜK’ün Açık Radyo’nun yayın lisansını iptal etmesi de ifade ve haber alma özgürlüğüne yönelik ağır bir hamle olarak kınandı.
Açıklamalarda, BTK’nın İnstagram sosyal medya platformuna “katalog suçlara uygun faaliyet yürütmediği” gerekçesiyle erişim engeli getirilmesi, Medyaradar sitesinin kapatılması ve RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin’in regülasyon adına gazetecilerin Youtube yayınlarını gözüne kestirmesi de eleştirildi.
RSF Türkiye temsilcisi Erol Önderoğlu, Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlık’ta 10. yılını tamamlaması dolayısıyla yayımladığı bildiride, “RSF, Cumhurbaşkanı’nı bir an önce harekete geçmeye ve bağımsız gazetecileri korumak ve nihayetinde ülkede bilgi edinme hakkını güvence altına almak için geniş kapsamlı reformları hayata geçirmeye çağırıyor” dedi.
RSF’den bir eleştiri bir memnuniyet: RSF, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eski avukatı Mustafa Doğan İnal’ın şikâyetiyle “kişiler arasındaki aleni olmayan konuşmaların kaydedilerek yayın yoluyla hukuka aykırı olarak ifşa etmek” suçlamasıyla yeniden yargılanan İleri Haber sitesi eski yetkilileri Doğan Ergün ve İzel Sezer’in beraat etmesini memnuniyetle karşıladı. Kuruluş, karikatürist Zehra Ömeroğlu’ya yönelik süren “müstehcenlik” davasına ise tepki gösterdi (26 Eylül).
23 örgütten “Ağırel” uyarısı: Uluslararası Basın Enstitüsü, Uluslararası Yazarlar Birliği PEN, EFJ, CPJ, ECPMF dahil 23 basın ve ifade özgürlüğü kuruluşu, hakkında öldürülmesi için ihale açıldığı ifade edilen araştırmacı gazeteci Murat Ağırel’e yönelik tehditleri kınadı. Ortak açıklamada, “Bu tehditler ve yıldırma eylemleri, bağımsız gazetecilerin Türkiye’de gerçeğin peşinde koşarken almak zorunda kaldıkları büyük risklerin son örneklerinden birini oluşturuyor. Yetkililere bu tehditleri kapsamlı bir şekilde soruşturmaları ve sorumluların hesap vermesini sağlamaları için acil çağrıda bulunuyoruz” denildi (11 Eylül).
RSF’den “Youtube” çıkışı: RSF Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu, Dijital medya üzerinden yapılan yayınların denetimine ilişkin 1 Ağustos 2019 tarihli yönetmenliği atıf yaparak Youtube yayınlarını gözüne kestiren RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin’i eleştirdi. Önderoğlu, VOA Türkçe’ye konuşurken, “Türkiye pratiğinde ‘düzenleme’ demek ne yazık ki keyfiyet ve sansüre kapı aralamak demek. Yetkililer, gazetecilerin YouTube üzerinde yürüttükleri, haber ve yoruma odaklı faaliyetin bekçiliğini sansürcü RTÜK’e bırakırlarsa, bu uluslararası online mecrasının Türkiye’de sansür altında ezilen herhangi bir TV kanalından farkı kalmaz. Girişim, öyle görünüyor ki, YouTube’deki özgün haber ve yorum potansiyelinin şimdiden kökünü kazımak amacını güdüyor” dedi. Geçmişte kapatılan Habertürk Gazetesi’nin yayın yönetmenliğini ve ana akım kanallarda “Teke Tek” adlı haber programını yapan Fatih Altaylı, Sözcü TV’deki görevinden alındıktan sonra Sözcü Gazetesi’nden de istifa eden Yılmaz Özdil, en son Halk TV’de çalışan Özlem Gürses, CNN Türk ve Kanal D’de ana haber spikerliği yapmış olan Nevşin Mengü, kendi adlarını taşıyan YouTube kanallarından yayın yapıyor. Bu isimlerin yayınları her gün 100 binlerce kişiye ulaşıyor (4 Eylül).
TGC’den “tehdit” uyarısı: TGC, araştırmacı gazeteci Murat Ağırel ve gazeteci Hakan Çelik’in yaptıkları haberler nedeniyle hedef gösterilmesini kınadı. Açıklamada, “Gazeteciler ülkemizde her gün hedef gösterilmekte, saldırıya uğramakta ve saldırganlar cezasızlıkla ödüllendirilmektedir. Meslektaşlarımızın başına gelecek her türlü olumsuzlukta hedef gösterenleri, olaylarda adı geçenleri sorumlu tutacağımızı kamuoyunun bilgisine sunarız. Gazetecileri hedef göstermek, tehdit etmek suçtur. AİHM ve AYM kararlarında ifade edildiği gibi basın ve düşünceyi ifade özgürlüğü demokratik toplumun temelidir” denildi. Tehditleri kınayan TGC, İçişleri Bakanlığı’nı ve Adalet Bakanlığı’nı “yeni bir gazeteci cinayeti işlenmeden” tehditlerle ilgili acil önlem almaya çağırdı (4 Eylül).
Ağırel ve Arı’ya tehditlere kınama ve uyarı: RSF Türkiye temsilcisi Erol Önderoğlu, hakkında bir cinayetin ihale edildiği ifade edilen gazeteci Murat Ağırel ile Menzil cemaati çevrelerince hedef gösterildiği açıklanan BirGün Gazetesi muhabiri İsmail Arı’ya yönelik tehditleri kınadı. Sosyal medya hesabından açıklama yapan Önderoğlu “Türkiye’de yargı makamları, kamuoyuna en yakın gazetecilere yönelik bariz tehdit ortamı itibariyle endişe verici ve yaygın bir kayıtsızlık havasının oluşmasına neden oldu. Bir trajedi yaşanmadan uyarıyor ve harekete geçilmesini talep ediyoruz” dedi (4 Eylül).
RSF’den “Erdoğan’ın 10 yıllık Cumhurbaşkanlık” bilançosu: RSF, Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlık’ta 10. yılının tamamlanması dolayısıyla yayımladığı bildiride, Erdoğan’ın 10 yıllık iktidarında ulusal medya ve yargı üzerindeki kontrolünü güçlendirdiğini, görev süresinde en az 131 gazetecinin tutuklandığını, 40’ının mahkûm edildiğini, üçü Suriyeli beş gazetecinin öldürüldüğünü bildirdi. Bildiride RSF Türkiye temsilcisi Erol Önderoğlu, “RSF, Cumhurbaşkanı’nı bir an önce harekete geçmeye ve bağımsız gazetecileri korumak ve nihayetinde ülkede bilgi edinme hakkını güvence altına almak için geniş kapsamlı reformları hayata geçirmeye çağırıyor” dedi (10 Ağustos).
Instagram yasağına kınamalar: Birçok gazetecilik ve ifade özgürlüğü kuruluşu, BTK’nın Instagram sosyal medya platformuna “katalog suçlara uygun faaliyet yürütmediği” gerekçesiyle erişim engeli getirmesini kınadı. TGC, “57 milyon insanın kullandığı Instagram’a erişimin kapatılması sansürdür. Aynı şekilde İletişim Başkanlığının dezenformasyonla mücadele için attığı adımların basın hürriyetine müdahale olduğuna karar veren Anayasa Mahkemesinin internet sitesine erişimin engellenmesi de kabul edilemez. Erişim engelleme kararları bir an önce kaldırılmalıdır” sözleriyle yasağa tepki gösterdi. CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır; Instagram’a erişim engeli getirilmesini milyonlarca kullanıcının ihlal edilmesi ve sansüre sansürle karşılık verilmesi olarak değerlendirdi; “Abdülhamit dönemine değil, Cumhuriyet Dönemine özenin” diye konuştu. ANKA Haber Ajansı’na açıklama yapan TGS Genel Başkanı Gökhan Durmuş, “Instagram’ın tamamen kapatılması, Türkiye’nin böyle bir yola gidip bir misilleme yapması kabul edilebilir bir durum değil” derken; DİSK Basın-İş Genel Başkanı Turgut Dedeoğlu, “İletişim özgürlüğüne bu toplumun çok daha fazla sahip çıkması, bunun için de mücadele etmesi gerekiyor” diye konuştu. Basın Konseyi Başkanı Pınar Türenç ise, “Tüm ülkenin ifade ve basın özgürlüğü elden gitmekte ve sansürle bu hakkın yasaklanmasıyla da 85 milyonun ifade özgürlüğü yok ediliyor” ifadelerini kullandı. ÇGD Başkanı Kıvanç El, “Bir kurumu sansür yaptı diye eleştiriyorsunuz, diğer taraftan başka bir sansürü devreye koyuyorsunuz” diyerek süreçteki fırsatçılığa değinirken RSF Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu da, “Ne yazık ki, Türkiye’de bilgi alma hakkı, otoriter yönetimin yaygın online sansür hamleleriyle son yıllarda derin yaralar aldı. Türkiye ve gazeteciliğe de yazık ediyorlar” ifadelerini kullandı (2 Ağustos).
TGC’den Medyaradar’a destek: Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, Medyaradar sitesinin kapatılmasını eleştirdi; “Erişim engelleme kararlarının bu kadar rahat verilebilmesi bütün basının haberleri üzerinde caydırıcı etki yapmaktadır” dedi (31 Temmuz).
Gazeteci örgütlerinden MHP’te kınama: TGC, MHP’nin hedef gösterdiği gazeteciler için yaptığı açıklamada “Bugüne kadar gazetecileri tehdit ederek, hedef göstererek, yaralayarak ve öldürerek kimse bir yere varamamıştır. Gerçekler saklanamamıştır. Cinayetleri işleyenler gazeteciler değildir” dedi. Cemiyet açıklamasında, MHP’nin dava dilekçesinde yer alan 63 gazetecinin MHP sözcüleri tarafından etki ajanlığı ile suçlandığı ve “yakın takipteyiz” denilerek açıkça tehdit edildiği ifade edildi. RSF temsilcisi Erol Önderoğlu da, “Adalet, sadece suç işlendiğinde işlemez. Politik olarak her sıkıştığında gazeteciye saldıran ve ölümle tehdit eden bu mekanizmaya karşı tedbir almamak ve önlememek, her geçen gün hukuka olan inancı dibe çekiyor. Bu cezasızlık ikliminden usandık. RSF olarak, kimsenin gazeteci tehdit etme ayrıcalığının olamayacağına inanıyoruz. Harekete geçin!” diyerek yargının hareketsizliğini eleştirdi (23 Temmuz).
Açık Radyo’ya lisans iptaline ağır tepki: Gazetecilik meslek örgütleri, RTÜK’ün Açık Radyo’nun yayın lisansını iptal etmesini ifade ve haber alma özgürlüğüne yönelik ağır bir hamle olarak değerlendirdi. TGC, “RTÜK, 6112 sayılı Radyo Televizyon Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanunun amacı doğrultusunda ifade ve haber alma özgürlüğünün sağlanması konusunda üzerine düşeni yapmalıdır. Demokratik bir toplumda RTÜK’ün orantısız ve ölçüsüz bir cezası olarak bu karar da yargıdan dönecektir” derken RSF Türkiye temsilcisi Erol Önderoğlu, “RTÜK’ün Arçık Radyo’nun lisansına göz dikmesi, kendini adalet ve ifade özgürlüğü değerlerinin üzerinde konumlandıranların bir fırsatçılığıdır. Onca kez ifade ettik, yineliyoruz: RTÜK, yapıcı bir düzenleme kurulu değil düzen ve söylem dayatma kuruludur” dedi. RTÜK eski üyesi ve medya ombudsmanı Faruk Bildirici de Üst Kurum’u “siyasi iktidarın sopası” ve “fikir ve medya özgürlüğünün düşmanı” olarak nitelendirdi. Bildirici “Kendileri gibi düşünmeyenlere karşı her geçen gün daha da pervasız ve gaddar davranır hale geldiler. Açık Radyo, bu ülkenin aydınlık insanlarının düşüncelerini ifade etme ve topluma ulaşma olanağı bulduğu ender radyolardan biri. Kolaylıkla giderilebilecek teknik bir gerekçeyle lisans iptali yoluna gitmek, idam fermanı çıkarmaktır. Kaldı ki, Açık Radyo’ya verdikleri program durdurma cezası da haksız, dayanaksız ve farklı fikirlerin ifade edilmesini engellemeye yönelik bir ceza” diye konuştu. Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) da, kararı için, “açıkça Anayasanın düşünce ve ifade özgürlüğünü düzenleyen 26. Maddesi’ne aykırıdır. Özerk bir kurum olması gereken RTÜK, bu kararı derhal geri çekmelidir” açıklaması yaptı. İfade Özgürlüğü Derneği Başkanı ve İstanbul Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Yaman Akdeniz de, karara, “RTÜK, Açık Radyo’nun lisansını iptal etmiş. Sansür bağlamında görmediğimiz bir bu kalmıştı, bunu da gösterdiler bize. Hep Türkiye’ye verdiğiniz zararlarla anılacaksınız” sözleriyle tepki gösterdi (3 Temmuz).
Dayanışma
TGC Basın Özgürlüğü Ödülleri bu yıl, kişi dalında gazeteci Timur Soykan, kurum dalında ise Deprem Bölgesindeki gazeteciler adına TGC Temsilcileri ve Basın Meslek Örgütleri aldı. Gazeteciler Cemiyeti’nin bu yıl Ankara’da ikincisi düzenlediği Gazeteciler Konferansı’nda Gazeteciler Deklarasyonu için bir adım daha atıldı. Musa Anter ve Özgür Basın Şehitleri Gazetecilik Ödülleri’nin 31’incisi, Cemil Candaş Kent Kültür Merkezi’nde düzenlenen törenle sahiplerini buldu.
Musa Anter Ödülleri verildi: Musa Anter ve Özgür Basın Şehitleri Gazetecilik Ödülleri’nin 31’incisi, Cemil Candaş Kent Kültür Merkezi’nde düzenlenen törenle sahiplerini buldu. Türkçe haber dalında T24’ten Cengiz Anıl Bölükbaş, Fotoğraf dalında Mezopotamya Ajansı (MA) muhabiri Müjdat Can, Kadın Haberciliği dalında Kadın İşçi muhabiri Rahime Karvar ödüllendirildi. Jüri Özel Ödülü”ne JINNEWS sitesi muhabiri Dilan Babat değer görüldü (22 Eylül).
Gazeteciler Konferansı’nda endişeler: Gazeteciler Cemiyeti’nin bu yıl Ankara’da ikincisi düzenlediği Gazeteciler Konferansı’nda konuşan gazeteci Kadri Gürsel, “2017 yılında Türkiye’de 100’ü aşkın gazeteci hapisteydi. Bugün bir elin parmakları kadar belki. Demek ki, bu rejim gazetecileri hapsetmeden de varlığını sürdürebiliyor” dedi. Gazeteci Yıldız Yazıcıoğlu da, Etki Ajanlığı düzenlemesinin Ekim’den itibaren TBMM gündemine getirebileceğini ifade etti. Etkinlikte Gazeteciler Deklarasyonu için bir adım daha atıldı (20 Eylül).
TGC Ödülleri Soykan ve deprem bölgesindeki gazetecilere! TGC’nin basın özgürlüğünün önemini vurgulamak amacıyla 1989 yılından bu yana verdiği Basın Özgürlüğü Ödülleri törenle sahiplerini buldu. Tören, Basın Özgürlüğü İçin Mücadele Günü olan 24 Temmuz’da TGC Burhan Felek Konferans Salonu’nda düzenlendi. Törende kişi dalında gazeteci Timur Soykan, kurum dalında ise Deprem Bölgesi’ndeki gazeteciler adına TGC Temsilcileri ve Basın Meslek Örgütleri Basın Özgürlüğü Ödülü’nü aldı. Deprem Bölgesindeki Gazeteciler adına ödül, TGC il temsilcileri ile meslek örgütlerine verildi (25 Temmuz).
24 Temmuz Basın Bayramı mı? Basın Konseyi, basında sansürün kaldırılmasının yıl dönümü de olan 24 Temmuz Gazeteciler ve Basın Bayramı dolayısıyla yaptığı yazılı açıklamada, “Bu yıl da maalesef ‘Gazeteciler ve Basın Bayramı’ olarak kutlamaktan çok uzaktayız… İfade ve basın özgürlüğü, giderek ‘tek adam’ yönetimine dönüşen siyasal iktidarın tasallutunda. Cumhuriyetin ikinci yüzyılına basınımız giderek ağırlaşan siyasal, ekonomik ve hukuksal baskılarla kuşatma altında girdi… Ülkemizde kuvvetler ayrılığına dayalı çağdaş demokrasinin yeniden tesisi edilerek yasama, yürütme ve yargının yanında medyamızı dördüncü kuvvet haline getirme mücadelesinden vazgeçmediğimizi ve asla vazgeçmeyeceğimizi bir kez daha belirtiyoruz” dedi (24 Temmuz).
Raporlar
Bu dönemde yayımlanan Free Web Turkey 2023 İnternet Sansürü raporu, 2023 yılında 219 bin 59 URL’e erişim engeli getirildiğini, engellenen haber ve linki sayısının 14 bin 680 olduğu ve en çok yolsuzluk ve usulsüzlük konulu haberlerin engellendiğine işaret etti.
Free Web Turkey 2023 İnternet Sansürü raporu: 2023’te kaç alan adı, haber, sosyal medya paylaşımı, sosyal medya hesabı vb. dijital materyalin erişime engellendiğini gösteren Free Web Turkey 2023 İnternet Sansürü raporu yayımlandı. Rapora göre 2023 yılında 219 bin 59 URL’e erişim engeli getirildi. Engellenen haber ve linki sayısı 14 bin 680 olurken en çok yolsuzluk ve usulsüzlük konulu haberler engellendi. Bu konudaki haberlerde suçla adı anılanlar ise kamu görevlileri ile AKP’ye yakın kişiler oldu (15 Temmuz).
İşten çıkarmalar/ayrılmalar
Son üç ayda, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın sokak hayvanları ile ilgili açıklamalarına tepki gösterdikten sonra zorunlu izne çıkarılan NOW TV Ana Haber Bülteni sunucusu Gülbin Tosun kanalla yollarının ayrıldığını açıkladı.
Tosun’un NOW TV ile yolları ayrıldı: Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın sokak hayvanları ile ilgili açıklamalarına tepki göstermesinin ardından Ağustos sonunda zorunlu izne çıkarılan NOW TV Ana Haber Bülteni sunucusu Gülbin Tosun kanalla yollarının ayrıldığını açıkladı. Tosun sosyal medyadan, “15 yıla yakın çalıştığım Now(Fox) ile yollarımızı ayırma kararı aldık. Tüm izleyiciler ve takipçilerime yürekten teşekkür ederim, destek oldunuz. Bu çok değerliydi. Çalışma hayatımın yarısını kapsayan dönemde, her zaman yanımda olan güzel insan @dogansenturk’e ayrıca teşekkür ederim. Ve tabi bundan sonra benim için kendi hayatımla ilgili ayrı bir mücadele başlıyor. Elbette yine ülkemin kalan güzel değerlerine katkı sağlamak için çabalayacağım. Herkese çok sevgi, selam ve saygılarımla” dedi (9 Eylül).
(EÖ/VC)