12 Eylül darbesi sonrasında Diyarbakır 5 Nolu Cezaevi'nde yaşananları anlatan "Auschwitz'ten Diyarbakır'a 5 Nolu Cezaevi" kitabının yazarına "örgüt propagandasından" hapis cezası verildi.
Radikal ve BirGün gazetelerindeki habere göre, yazar İrfan Babaoğlu, Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nde iki ay önce açılan davada, Terörle Mücadele Kanunu (TMK) 7/2 maddesi uyarınca "PKK propagandası" yapmaktan 1 yıl 3 ay hapis cezası aldı.
Yayıncı Aram Yayınları'na da 16 bin TL para cezası verildi.
Karara tepki gösteren Babaoğlu, kitabın ilk baskısının 12 Haziran 2011 seçiminden önce piyasaya çıktığını ve bir soruşturma dahi açılmadığını, ancak ikinci baskının çıkmasından sonra dava açıldığını anlattı.
Babaoğlu, şöyle konuştu: "İkinci baskının çıktığı dönemde siyasi tutuklamalar artmıştı ve dönem itibariyle kitaba dava açıldı. Kitapta o dönemde cezaevinde yaşanan insanlık dışı uygulamalar nedeniyle yaşamını yitirenler için geçen, 'Minnet ve saygı ile anıyoruz' sözleri bile örgüt propagandası sayılarak iki ay gibi kısa bir sürede karar verildi. Kararı temyiz ettik. Kararın hukuki olduğunu sanmıyorum."
Diyarbakır Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığı hazırladığı iddianamede, yayınevi sahibi Mehmet Emin Teymür'ün "Kitabı basmadan önce kitapta PKK propagandası niteliğinde ifadeler bulunduğunu yazara söylediğini, ancak yazarın sorumluluğu aldığını kendisine söylemesi üzerine kitabın basımını yaptığını söylemiştir" ifadesine de yer verildi.
İddianamede, "kitapta, PKK'lilerin özel yaşamlarına yer verildiği" belirtiliyor.
Savcı, "örgüt propagandasına" kitaptan şu örnekleri verdi:
"142. sayfada, cezaevinde açlık grevine başlayan Hayri isimli örgüt mensubuna ait olduğunu iddia ettiği: 'Bir de şunu belirtmek istiyorum. Her kim Kürdistan'ın özgürlüğü için çaba göstermek istiyorsa, silahlı mücadeleyi esas almak zorundadır. Bugüne kadarki uygulamalar, baskı ve işkenceler, halka yapılan baskılar gösteriyor ki, ancak silahlı mücadele ile sonuç alınır.'"
"143. sayfada, cezaevinde açlık grevine başlayan Ali Çiçek isimli örgüt üyesine ait olduğunu iddia ettiği 'PKK bize teslimiyeti değil, direnişi öğretti.'"
"Kitabın 254. sayfasında, duruşma salonunda Keşe isimli bir örgüt mensubunun söylediğini iddia ettiği 'Ben PKK'yi Kürdistan'ı kurmaya çalıştığı için seviyor. Bir de ağalara başkaldırdığı için seviyor. Çünkü şimdiye kadar kimse Siverek'te ağalara karşı, Mehmed Ağa'ya karşı gelmedi. PKK'den başka. Onun için ben de PKK'yi seviyor.'"
Babaoğlu savunmasında, 12 Eylül darbecileri yargılanırken, yaşananları anlatmanın suç sayılmasının çifte standart olduğunu ifade etti.
"Üç yıl boyunca bu cezaevinde nelerin yaşandığını kamuoyunu bilgilendirmek amacıyla ele aldığım gerçeği görmezlikten geldi. O dönemin mağdurları, sanıkları veya tutukluları olan bizlerin sarf ettikleri sözler, gösterdikleri tavırlar da o dönemin koşulları içinde ele alınmalı, insanlık onurunu korumak adına masum sayılmalı."
"İddia makamı, o dönem duruşma tutanaklarına geçen bazı sözleri bugünün politik atmosferine göre değerlendirerek ceza talebinde bulundu. Kitapta bir değil, dokuz örgütten yargılanan insanlar var. Bu insanlar da o günkü koşullar içinde örgütü değil, üç bin tutukluyu ilgilendiren bir onur savaşı veriyorlardı. Onlar, bugün yargılanan işkencecilerin insanlık dışı işkenceler altında acı içinde inleyerek, kimi yanarak, kimi kendini asarak öldüler." (AS)