Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in öldürülmesine ilişkin yeniden görülen davanın beşinci celsesinin üçüncü duruşması bugün (29 Eylül) Çağlayan'daki İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam ediyor.
35 sanıklı davanın duruşmasına tutuklu sanıklardan, Ramazan Akyürek, tutuksuz sanılar Celalettin Cerrah, Ahmet İlhan Güler, Mehmet Ayhan, Ercan Demir, Onur Karakaya, Faruk Sarı katıldı.
Duruşmaya, Mehmet Uçar, Ogün Samast, Yasin Hayal, Hamdi Egbatan, Osman Gülbel, Ali Poyraz, Şükrü Yıldız, Mehmet Ali Özkılınç SEGBİS aracılığıyla görüntülü ve sesli olarak katıldı.
Erhan Tuncel ile tutuklu sanık Ali Fuat Yılmazer duruşmaya katılmadı.
Mehmet Uçar'ın savunması
Davaya cinayet zamanında Trabzon İstihbarat Şube Müdürlüğü'nde polis memuru olan Mehmet Uçar'ın savunması ve sorgusuyla devam edildi.
"Silahlı örgüte üye olmak, resmi belgede sahtecilik, resmi belgeyi yok etme, görevi kötüye kullanma" suçlamalarıyla yargılanan ve başka bir davadan da tutuklu bulunan Uçar, SEGBİS üzerinden savunmasını yaptı.
Uçar, savunmasında 2006 Mart ayında İstihbarat Dairesinde, Nisan ayında da C Büro'da çalışmaya başladığını, yeni başladığı için aktif görevlere gitmediğini Aralık ayı başında da şubeden ayrıldığını söyledi.
Tuncel ile görüşmeye katıldığını doğrulayan Uçar, görüşmeye araçtaki eleman olarak katıldığını, detayları hatırlamadığını, bir daha da Tuncel ile görüşmediğini belirterek “Büroda Yasin Hayal'i takip etmeye çıkıyoruz dediklerini duymadım” dedi.
Uçar'ın savunmasının ardından çapraz sorguya geçildi.
Şubedeki telefondan Tuncel'e atılan mesaj
Mahkeme heyeti Uçar'a Erhan Tuncel ile görüşme yapılan telefonu sordu, Uçar ise telefonun kendisine hiç verilmediğini beyan etti.
Bunun üzerine mahkeme heyeti, dönemin şube amiri olan sanıklardan Ercan Demir'e Yardımcı İstihbarat Elemanları (YİE) ile görüşmek için kaç telefon kullanıldığını sordu, Demir şöyle cevap verdi:
“Mevzuat olarak büroda YİE ile görüşmeler için kaç telefon kullanılanacağına ilişkin net bir kural yok. İldeki eleman yoğunluğuna, elemanın örgüt içindeki önemine göre YİE'yi çalıştıran birim kendi içinde karar verir. Bizde bir telefon vardı. Bu telefonun sorumlusu kimse telefon ondadır. Cuma günü büroda bırakılıp pazartesi alınması diye bir şey olamaz.”
Mahkeme heyeti aynı soruyu, o dönemde Trabzon İstihbarat Şube'de memur olan ve Erhan Tuncel ile görüşen Mehmet Ayhan'a da sordu. Ayhan şunları söyledi:
“Telefon bir taneydi. Birkaç değişik elemanla görüşüyorduk. Ben çalıştığım dönemde izinde olmadığımda telefonu üzerimde taşırdım. Tuncel'in dışında çalıştırdığımız iki YİE daha vardı. Onları ben çalıştırıyordum.”
Mahkeme heyeti, Ayhan'ın o dönemde izinde olduğunu, söz konusu telefondan Tuncel'e atıldığın hatırlatarak telefondan kimin sorumlu olduğunu ve mesajı kimin atmış olabileceğini sorması üzerine, Ayhan şu cevabı verdi:
“İzne ayrıldığımda resmi bir devir olmaz. Ama genelde yanımda olan kişi Onu Karakaya'dır. Mehmet Uçar ile gittiğimiz görüşmede de Onur olsaydı, Onu gelirdi.”
"Hatırlamıyorum"
Sorgu sırasında Uçar'a Tuncel ile nasıl görüşüldüğü, neler konuşulduğu, soruldu, Uçar hepsine “Hatırlamıyorum” cevabı verdi.
Uçar'a savcılık ifadesinde “11 nolu [imha edildiği söylenen] F4 raporunu düzenlendi, ben de imzaladım” sözlerini hatırlatan mahkeme heyeti, sanıktan “Ben genel olarak cevap verdim. YİE ile görüşme, raporlar nasıl düzenleniri anlattım” cevabı aldı.
Duruşma öğleden sonra , Hamdi Egbatan'ın savunmasıyla devam edecek.
Ne olmuştu?
Duruşmada dile getirilen mesajlaşma 21 Aralık 2006 tarihli. Tuncel, Tuncay Uzundal'ın kendiisne “mermi lazım” mesajı aldığını istihbarata iletmek üzere söz konusu telefonu aradığını, cevap alamadığını, mesaj attığını beyan etmişti. HTS kayıtlarında söz konusu tarihte bahsi geçen telefondan Tuncel'e mesaj atıldığı bilgisi yer almıştı. Ancak aynı tarihte sanıklardan Özkan Mumcu askerde, Muhittin Zenit ise Bayburt'ta olduğunu, Mehmet Ayhan ise izinli olduğunu söylemişti.
Şube memurlarından Okan Karakaya telefonu “çekmecede duran bir telefon” olarak nitelemiş ve herhangi bir konuşma yapmadığını, Uçar ise telefonun kendisine verilmediğini söyledi.
Snıklardan hiçbiri söz konusu mesajı attığını kabul etmedi.
Şube amiri Ercan Demir ise çalışma prensipleri açısından bu telefonun çekmecede unutulmuş olamayacağını, YİE'den arama varsa mutlaka görüşülmüş olması gerektiğini dile getirmişti. (EA)