MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli bugün partisinin grup toplantısına katıldı.
Toplantıya 15 dakika geç gelen Bahçeli, yürümekte zorlanan bir görüntü verdi. Konuşmasını oturarak yaptı. Metni prompter yerine önündeki kağıttan okudu. Kürsüden inerken partililer yardımcı oldu.
Grup toplantısı sonrasında bir süre Meclis’te dinlendi. Gazeteciler de Bahçeli’nin yanından uzaklaştırıldı.
Bu sırada MHP Ankara İl Başkanı Alparslan Doğan ile gazeteciler arasında kısa bir gerginlik yaşandı. Doğan gazetecilere “Dışarı dışarı, gidin gidin” diye bağırdı. Basın mensuplarının tepkisi üzerine Doğan gazetecilerin yanından uzaklaştı.
Daha sonra gazetecilerin yanına gelen Genel Başkan Yardımcısı İzzet Ulvi Yönter de basın mensuplarından anlayışlı olmalarını istedi.
Parti kaynakları gazetecilere Bahçeli'nin sıcak nedeniyle tansiyon hareketliliği yaşadığını söyledi. Bahçeli bir süre dinledikten sonra Meclis’ten ayrıldı.
Diyarbakır ve Mardin'deki yangın
Bahçeli Diyarbakır ve Mardin'de 15 kişinin yaşamını yitirdiği yangınla konuşmasına başladı. Diyarbakır Barosunu hedef aldı:
Devam eden adli soruşturma mucibince yangının çıkış nedenleri tespit edilecek, hitamında gerekli hukuki tasarruf muhakkak yapılacaktır. Bu konuda biraz sabırlı olmak lazımdır.
Anız yangınını bahane ederek potansiyel nefretlerini dışa vuran, kinlerini deşifre eden her kim ya da kimler varsa tescilli Türkiye muhalifi ve milli birlik muarızıdır.
Diyarbakır Barosu’nun 22 Haziran’da yaptığı açıklamada, sosyal medya aracılığıyla Kürt kökenli kardeşlerimize hakaret ve nefret içerikli paylaşımlarda bulunanlar hakkında suç duyurusunda bulunulduğu ifade edilmiştir.
Hiçbir Türk vatandaşı böylesi bir fahiş ve feci yanlışın içinde olamaz. Hiçbir sağduyu ve vicdan sahibi Türk vatandaşı bu tip ayırıcı ve bölücü bir komplonun kıyısında köşesinde, yanında yöresinde yer alamaz.
Sosyal medyada tedavüle sokulan kara kampanyanın, müfteri ve müfsit ifadelerin failleri bu milletin zaten evladı olarak görülemez. Ancak Diyarbakır Barosu’nun sivri ve sipariş açıklamasıyla hangi emel ve hedefleri canlı tutmak istediği de gözden uzak tutulamaz.
Anız yangınını fırsat bilip bin yıllık kardeşliğimizi ateş altına almak isteyen provokatörler az çok bellidir, fakat onların şirret oyunlarını bozmak ise hepimize düşen milli bir ödevdir.
Ukrayna toplantısındaki 'ekümenlik' tartışması
Bahçeli ardından konuyu İsviçre’de Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’a katıldığı Ukrayna toplantısında Fener Rum Patriği I. Bartholomeos’un ‘ekümenik’ sıfatıyla katılmasına getirdi.
Durumu ‘Kabul edilemez’ olarak nitelendiren Bahçeli “İstanbul’u ikinci Vatikan’a dönüştürmeye hiç kimsenin gücü yetmez” dedi. Ayasofya’nın camiye çevrilişini hatırlattı:
“Ukrayna Barış Zirvesi’nde Türkiye Cumhuriyeti’nin egemenlik hukuku, Lozan Antlaşması’nın ilgili hükümleri kasten yok sayılmıştır. Fener Rum Patrikhanesi’nin statüsü bellidir.
Patrikhane, sadece Ortodoks Rum azınlığın dini ihtiyaçlarını yerine getirmesi için Türkiye topraklarında kalmasına izin verilen ve Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına bağlı olan bir kurumdur.
İdari açıdan Fatih Kaymakamlığına bağlı olmakla birlikte seçilmiş Patrik de Türk vatandaşıdır.
Türkiye Cumhuriyeti’nin sınırları içinde Konstantinopolis diye bir şehir yoktur, Ekümenik unvanının hukukiliği ve meşruluğu yoktur, tam tersi iddiada bulunanların alayı Bizans sevdalısı, Müslüman Türk milletinin azgınlaşmış hasımlarıdır.
İstanbul’u ikinci Vatikan’a dönüştürmeye hiç kimsenin gücü yetmez. Fethimizin emaneti İstanbul, aynı zamanda milli ve manevi namusumuzun timsalidir.
Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerif’in aslına rücu etmesi ve Müslümanların ibadetine açılması pek çok çevreyi ürkütmüş, o günden bugüne de hepsini birden deliye çevirmiştir.
Ekümenik kartını devreye sokanlara zikreden dilimizle, şükreden kalbimizle, sabreden bedenimizle mukabele ve mukavemet göstereceğiz.”
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başbakanlık döneminde Fener Rum Patriği Bartholomeos için ‘ekümenik’ ifadesinin kullanılmasından rahatsız olmadığını açıklamıştı.
2010’da Yunanistan Başbakanı Yorgo Papandreu’yla Atina’da görüşen Erdoğan, “Ecdadımı rahatsız etmediğine göre beni de rahatsız etmez. Ama benim ülkemde bazılarını rahatsız edebilir” demişti.
Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı döneminde de Bartholomeos için ‘ekümenik’ ifadesi kullanılmıştı.
Prof. Dr. Elçin Macar’ın “İmroz'dan İstanbul'a Patrik Bartholomeos” kitabında yayınladığı 26 Kasım 2020 tarihli Cumhurbaşkanlığı davetiye mektubunda “Sayın Ekümenik Patrik I. Bartholomeos, Rum Ortodoksları Patriği” diyerek hitap edilmişti.
Sinan Ateş cinayeti
Bahçeli daha sonra eski Ülkü Ocakları Başkanı Sinan Ateş cinayetine ilişkin konuştu. CHP’ye yüklendi, Özgür Özel’i tehdit etti. Cinayetle ilgili basında çıkan ve MHP’nin suçlandığı haberlere tepki verdi, Halk TV’yi de hedef gösterdi.
“Cumhur İttifakı Türk milletinin ruh köküdür ve kararlılıkla yoluna devam edecektir” dedi. Ayrıca, 1 Temmuz'da başlayacak davaya yalnızca avukatlarının katılacağını açıkladı:
“Kalkmışlar, sabah akşam MHP’yi ve Ülkü Ocakları’nı asıp kesiyorlar, manipülasyon dümenini çeviriyorlar.
Kiralık gazeteler, iç işgal cephesine ekranlık yapan başta Halk TV olmak üzere bazı televizyon kanalları, yarım porsiyon aydınlar, satılmış köşe yazarları, şerefini üç kuruşa devretmiş bir kısım sivil toplum kuruluşu yöneticileri MHP’yle yatıp MHP’yle kalkıyorlar.
Bunlara siyaseten her türlü desteği verip sözcülüğüne talip olan CHP’nin başkanı da iki de bir kale duvarlarımızı taşa tutuyor, olmayan siyasi aklının dibindeki tortuları ortalığa saçıyor.
Bu şahsın ‘o iki kişi’ diyerek sistematik ve plan dahilinde suçlayıp saldırdığı değerli arkadaşlarım, benim can beraberi ülküdaşlarımdır ve partimizin saygın isimleridir.
CHP Genel Başkanı bizim iki arkadaşımıza değil, sağında solunda yuvalanan Türk ve Türkiye düşmanlarına, ilişki ve irtibat içinde olduğu vatan ve millet muhaliflerine baksa zannederim daha tutarlı, daha dengeli, daha isabetli bir davranış içinde olacaktır. Değil bizim iki ülküdaşımız, tek bir ülküdaşımız bile bunların alayına yetecektir.
CHP’nin normalleşme maskeli sahtekar politik tasarımı esasen anormalliğin artan dozajlarla yedirilme sinsiliğinden başka bir şey değildir. Kurnaza bakar mısınız, Cumhur İttifakı’na karşı başlattığı yarma harekâtını tahkim etmek niyetiyle olmadık metotları devreye sokuyor.
CHP’nin normalleşmesi, PKK’nın normal görülmesidir. CHP’nin normalleşmesi, bölücülüğün normal değerlendirilmesidir.
Kimin kimlerle iş tuttuğunu, sağda solda nelerin konuşulduğunu, hangi iftira düzeneklerinin hazırlandığını çok iyi biliyor ve bunların hepsini takip ediyoruz. Davamızı üç beş çapulcunun keyfine göre yargılatmayız.
Ortalıkta gezen kuklaların, cenaze üzerinde tepinen nebbaşların, onlara gaz veren onursuzların tariz, tazyik ve tahrikiyle MHP’yi ve Ülkü Ocakları’nı sorgulatmayız. MHP’yle aşık atılamaz, boy ölçüşmeye hiç kimse cüret edemez.
Fason bir 12 Eylül iklimi oluşturup davamızı ve partimizi sanık olarak afişe etmeye kalkanların da alınların karışlar, külahlarını ters giydiririm.
1 Temmuz’da başlayacak söz konusu davaya sadece avukatlarımız katılacak, bunun dışında hiç kimse orada bulunmayacaktır.
Kim ne biliyorsa, hangi belge, bilgi ve bulguya sahipse, mahkemeye sunsun da hepsinin ense tıraşını görelim.
MHP ile Ülkü Ocakları’nı en küçük bağ ve bağlantısı olmayan bir cinayetle irtibatlandırıp suçlayanlara, bu can bu bedende olduğu müddetçe hakkımı helal etmeyeceğim, ya bu dünyada ya da mahşerde hepsiyle tek tek hesaplaşacağım.
Pensilvanya hukukunun değil Türkiye Cumhuriyeti hukukunun geçerli olduğunu müştereken ve açıklıkla göreceğiz.
Dalımızı kırmak için sıraya girenler sakın ayranımızı kabartmasınlar, sabrımızı zorlamasınlar, köklerini kurutmak bizim için an meselesidir.
(HA)