Oy verme işlemleri başlamış, hava diğer günlerden farklı değil, sokaklarda kadınlar da var, oy kullanacaklar... Şirinevler'in pazarı kurulmuş, pazarcılar oyları kullanıp da gelmişler, gayet sakin, rahatlar. "Sıra siz gençlerde" diyor biri, aklımdan "yoksa Cem Uzan'mı...?" diye geçiyor ister istemez, bir başkası "Gençlerin hali de bizden farklı olmayacak" diyor, kovuyorum bu düşünceyi...
Yorum akşama
Yenibosna'da bir ilköğretim okulu, insanlar azar azar geliyor, düşüncelerini soruyoruz "Yorumumuz akşama" diyor biri kendinden emin...
Buralar İstanbul'un 3. Bölgesi olarak geçiyor kayıtlarda, yoksulluğun, işsizliğin, ezilmişliğin "rutin" merkezi. İnsanlar tepkili, "fırsatı" kaçırmamaya dikkat edeceklerdi, ettiler.
Turp gibi Uzan, delikanlı Tayyip
Cengiz Altay hayatında 10'u aşkın seçim görmüş 3 defa Süleyman Demirel'e yani Doğru Yol Partisi'ne vermiş, sonra Ecevit'e yani Demokratik Sol Parti'ye, şimdi de Uzan'a yani Genç Parti'ye oyunu veriyor. Oy verdiği "kişileri" neden mi değiştirdi: Demirel akrabalarına yatırım yapmaya yöneldi, Ecevit yaşlandı, Cem Uzan turp gibi, namusu, şerefi üzerine yemin ediyor. Ama tahmini tutmuyor, turp gibi Uzan'ı da geride kalıyor.
Mahmut Karabaş, önce söylemek istemiyor oy verdiği partiyi. Onun için bugünün ayrı bir önemi var: 3 seçim boyunca oy verdiği partiyi bırakıyor: MHP. Üç seçimde oyu "Ülkeye değil ülküye" oluyor. Şimdiki oyu Tayyip'e. Çünkü delikanlı, sözünün eri bir adam Tayyip. MHP "teşkilata" verdiği sözü tutmadı, tek sorumlusu Devlet Bahçeli.
Tuncer Ökten, 1999'da oyunu verdiği Demokratik Sol Parti'den vazgeçmiyor, "Çünkü Ecevit hasta haliyle de olsa ülkeyi yönetti, değerini bilmek lazım..." Yalnız kalacağını kim bilebilirdi ki...
Ampul yoksa florasan
Oy verme süresi sessiz bir şekilde doldu, saat 16:00. Okulun önünde birkaç kişi toplanıyor, içlerinden biri "ampulu yaktık" diyor, yanındaki "kırarlar ampulünüzü" diye atılıyor, aldığı cevap susturuyor "öteki"ni: "Biz de florasan takarız..."
Okul bahçesinde yeni bir polemik; "Bundan sonra ampulle aydınlanacağız" diyor biri, "yapay ışıkla değil Allah'ın ışığıyla aydınlanın" sesi yükseliyor, yanıt "İnsanı da Allah yaratmadı mı ki?" oluyor.
Kimseden yorum almak mümkün olmuyor, herkes yorumunu sonuçlara bırakıyor, sonuçlar için sokaklar tenhalaşıyor. Sabahki sessizlik daha baskın şimdi.
Saat 18:00. sessizliği birkaç arabadan geçen tiz korna sesleri bozuyor, yayın yasağı var ama korna çalmak serbest, kornaların çalındığı arabalarda Ampullü bir bayrak sallanıyor. Cadde onlara kalmış, sessizlik bitiyor, fırtına koptu...(NK/BB)