ABD’de her yıl Ekim ayının son haftası “Ulusal Kurşun Zehirlenmesini Önleme Haftası” olarak anılıyor. Ülkede, kurşun zehirlenmesini önleme konusunda farkındalığı artırmak ve çocuklukta kurşuna maruz kalmayı azaltmak amacıyla bütün bir hafta boyunca birçok eyalette çeşitli etkinlikler düzenleniyor ve ayrıca isteyen kişilere ücretsiz kanda kurşun miktarını belirleme testi yaptırma imkânı sunuluyor.
Kurşun
Dünya Sağlık Örgütü’ne göre halk sağlığı için risk oluşturan en önemli 10 toksik maddeden biri kurşun. Kurşun birden fazla vücut sistemini etkileyen, vücutta birikme özelliğine sahip ve özellikle küçük çocuklar için çok zararlı olan bir toksik madde. Elbette ne miktarda maruz kalındığına ve maruziyet sıklığına bağlı olarak oluşacak zarar da değişkenlik gösteriyor.
Vücudumuza giren kurşun beyin, karaciğer, böbrek ve kemiklere dağılıyor. Zamanla dişlerde ve kemiklerde birikiyor. Kemikte biriken kurşun hamilelik sırasında kana salınıyor ve anne karnında gelişmekte olan fetüsün kurşun zehirlenmesine maruz kalmasına yol açıyor.
Çocukluk çağında (ilk altı yaş çok kritik) kurşuna maruz kalmak beyin ve sinir sisteminde hasara, büyümede yavaşlamaya, anemiye, işitme kaybına, davranış ve öğrenme sorunlarına neden oluyor. Yetişkinlerde kurşuna maruz kalma ise hipertansiyona, böbrek fonksiyonlarında bozulmalara ve doğurganlığın olumsuz etkilenmesine yol açıyor.
Çocuklarda kurşun için zararlı olmadığı belirlenmiş bir maruziyet düzeyi ya da bir eşik değer yok. Bir başka deyişle çocuklar kurşunun olumsuz etkilerine karşı çok hassaslar. Onları kurşuna maruz kalmaktan ne kadar koruyabilirsek o kadar iyi…
Boyalardaki kurşun
En önemli maruziyet kaynaklarının başında ise kurşun içeren boyalar yer alıyor. Kurşunlu boyalarla boyanmış ev ve iş yerleri ile bu tip boyaların kullanıldığı her türlü eşya-ürün risk içeriyor.
Madencilik, metalürji, boya, otomotiv sanayi atıkları da (özellikle aküler) çevrede kurşun kirliliğine yol açıyor. Bu kirlilik gıdalara ve sulara bulaşabiliyor; ancak bu konuya bir başka yazıda değineceğim. Öncelikle çocuklarda kurşun maruziyetine yol açan en önemli kaynakların başında gelen boya sanayinde kurşun esaslı kimyasal maddelerin kullanımının ülkemizde neden sınırlanmadığına ya da yasaklanmadığına dikkat çekmeye çalışacağım.
Boya üretiminde kullanılan kurşun boyaların daha dayanıklı olmasını ve çabuk kurumasını sağlıyor. Ancak kullanılan boyalar zamanla yıpranıp aşınıp etrafa saçılmaya başladığında sorunlar da başlıyor.
Çocuklar
Kurşunlu boyanın zamanla yüzeylerden (duvarlar, tezgâhlar, ahşap ürünler ve çeşitli eşyalardan) pulcuklar halinde etrafa saçılması ya da küçük parçacıklar halinde solunan havaya karışması ya da evlerde, iş yerlerinde, okullarda boya yapılırken eski boyanın sıyrılması-kazınması gibi işlemlerle tozuyarak havaya karışması en önemli maruziyet kaynaklarını oluşturuyor. Havaya karışan ya da nesnelere bulaşan kurşun içeren parçacıkların solunması ya da yutulması kurşunun vücudumuza girmesine yol açıyor.
Bu durum, bir yetişkine kıyasla yüzeylerle teması fazla olan ve ellerini ya da ellerine geçen nesneleri ağızlarına sokma eğiliminde olan küçük çocukları kurşun maruziyeti açısından ciddi bir risk altına sokuyor. Küçük çocuklar yetişkinlere göre kurşuna 4-5 kat daha fazla maruz kalabiliyor. Pika (gıda dışı öğeleri yemeye yönelik ısrarlı ve zorlayıcı istek) adı verilen psikolojik bir bozukluğu olan çocuklarda maruziyet daha fazla olabiliyor. Kurşun bazlı boyaların ve kurşunla kirlenmiş tozun Amerika Birleşik Devletleri'ndeki küçük çocuklar için en yaygın ve tehlikeli kurşun maruziyeti kaynakları olduğu belirtiliyor.
Dünya Sağlık Örgütü boyalardan kurşuna maruz kalmayı önlemenin en etkili yolunun boyalarda kurşun esaslı katkı maddelerinin kullanımını yasaklayan mevzuat, yönetmelikler ve/veya yasal olarak bağlayıcı standartlar dâhil olmak üzere ulusal yasalar oluşturmak olduğunu belirtiyor.
Türkiye'de durum
Dünya Sağlık Örgütü’ne bağlı Küresel Sağlık Gözlemevi tarafından tutulan kayıtlara göre 31 Ağustos 2021 tarihi itibariyle dünya genelinde 84 ülke (tüm ülkelerin yüzde 43'ü) kurşun içeren boyaların üretimini, ithalatını ve satışını sınırlamak için yasal olarak bağlayıcı kontrollere sahip. Bu ülkelerde alınan önlemlerin ne düzeyde koruma sağladığı henüz tam bir netliğe kavuşmuş değil ancak bu konuda atılacak her türlü adımı desteklemek gerektiği de çok açık. Kurşunlu boyaların kullanımını uzun yıllar önce yasaklayan ülkelerde yapılan çalışmalar çocukların kanlarında bulunan kurşun seviyesinin zamanla hızla azaldığını gösteriyor çünkü. Türkiye içeriğinde kurşun bulunan boyaların kısıtlanmasına-yasaklanmasına yönelik çalışmaları yapan ülkeler listesinde yer almıyor. Bir başka deyişle çocuk sağlığı için en önemli risklerden birini oluşturan kurşunlu bileşiklerin kullanımı ülkemizde hala devam ediyor.
Önlemler
Çocukların kurşuna maruz kalması çok kaygı verici bir sorun olsa da bu sorunun çözülebilir bir sorun olduğunu atlamayalım. Kurşun maruziyetini önlemek ve çocukları korumak mümkündür. Yapılan çalışmalar kurşun esaslı kimyasal madde kullanımının sınırlanması ile çocukların kanında bulunan kurşun miktarının zamanla azaldığını gösteriyor. Dolayısıyla toplum sağlığını ve özellikle de çocukları korumaya yönelik çalışmaların odak noktasında maruziyet kaynaklarını olabildiğince ortadan kaldırmak yer alıyor. Alınabilecek koruyucu önlemlerin başında ise kurşun içeren boyaların üretimini-ticaretini ve kullanımını sınırlamak ya da yasaklamak geliyor. Bu konuda gerekli yasal düzenlemeler hiç zaman yitirilmeden ülkemizde de yapılmalı. Ayrıca bu önemli meseleye kamuoyunun dikkatini çekmek, okullarda, eğitim kurumlarında, iş yerlerinde vb. kurumlarda farkındalık yaratacak çalışmalar yapmak da gerekiyor.
(BŞ/NÖ)