Fotoğraf: Raşit Aydoğan / AA
Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Sözcüsü Ömer Çelik, AKP Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısı sürerken emekli amiraller bildirisine ilişkin açıklamalarda bulundu.
MYK’nin kayıtsız, şartsız bu bildiriye karşı olduğunu söyleyen Çelik, “Bildirinin neye hizmet ettiğini biliyoruz. Tek hizmet etmediği şey, Türkiye Cumhuriyeti'dir, Türkiye'nin demokrasisi, sivil siyasetidir” dedi.
Çelik özetle şunları dedi:
“Muhtıra teşebbüslerini hatırlatır şekilde…”
"Yakın tarihimiz, hatta bütün demokrasi tarihimiz bunun örnekleriyle doludur. Bunun hiçbir şekilde hafifletilecek, küçük görülecek ya da masum sayılacak herhangi bir tarafı yoktur.
“104 civarında emekli amiral, Cumhurbaşkanımızın Ankara dışında olduğu bir zamanda, gece yarısı, geçmişteki muhtıra teşebbüslerini hatırlatır şekilde, aynı üslupla, aynı yöntemle çıkıyorlar, böylesine bir şey yayımlıyorlar. Bunun hiçbir tarafında bir masumiyet, bir vatanseverlik söz konusu olamaz.
“Neye hizmet ettiğini biliyoruz”
"Böylesi bir bildiri karşısında, 'Buna bu kadar tepki vermeye ne gerek var’ diyerek konuşanlar esasında geçmişteki geleneği sürdürerek, demokratik iklimi zehirleme teşebbüsünün bir parçası haline gelmiş oluyorlar.
"Biz, iktidarımız döneminde de pek çok vesayet teşebbüsüyle mücadele ettik. 27 Nisan'da verilmeye çalışılan muhtıra olmak üzere bunların hangi mekanizmalar içinde gerçekleştiğini, hangi bağlantılarla ortaya çıktığını ve kendisinin topluma ve siyaset hayatına nasıl sunulduğunu çok iyi biliyoruz.
“Kayıtsız ve şartsız net, bu bildirinin neye hizmet ettiğini biliyoruz. Ama tek hizmet etmediği şey Türkiye Cumhuriyeti'dir, Türkiye'nin demokrasisidir ve Türkiye'nin sivil siyasetidir. Baştan aşağı gayrimeşrudur, baştan aşağı reddediyoruz, siyasi ve hukuki olarak en güçlü mücadeleyi vermeye devam edeceğiz bununla.
“Bunların yazılımında demokrasi virüs”
"(CHP’ye) Bunların yazılımında demokrasi bir virüstür, muhtırayı ise bir aşı olarak kabul ederler.
“Demokrasiyi virüs gördükleri için muhtıra olmaksızın kendilerinin aşılanamayacağını düşünüyorlar. Bu şekilde sürekli olarak ne zaman bir muhtıra görseler, demokratik nefesleri oraya kadar devam ediyor.
“Sıradan bir olay değil”
"Bu kadar sayıda emekli askerin bir araya gelerek, örgütlenerek bu şekilde bir bildiri yayımlaması dünyanın her demokrasisinde bir problemdir. Bu sıradan bir olay değildir.
“Bunu, sıradan göstermeye çalışanların yapmaya çalıştığı şey, aslında zımnen buna destek vermektir. Kim ki bunu sıradan göstermeye çalışıyor, aslında buna zımnen destek verme durumundadır.
“Sessiz kalsak adı ‘muhtıra’ olacaktı”
“Bu bildiriyi normalleştirmeye çalışanların, bu bildiriye imza atanlardan daha büyük kötülük yaptığını söylemek isterim.
“Bu bildirilerin yarattığı etki nedir? Demokratik iklimi zehirlemektir, seçilmiş iradeye bir şekilde ültimatom vermektir. Bunun sınırı ve tahrip gücü bu demokratik iklimi zehirlemeye çalışanların verdiği katkılarla gerçekleşir. 'Bunu bu kadar büyütecek ne var' diyenler, buna zımnen destek verenler bu tip teşebbüslerin başarıya ulaşmasını arzu edenlerdir.
“Geçmişte de gördük bunu, şimdi de görüyoruz, yeni bir durum yok. Muhtıra siyasetinin ve muhtıra gazeteciliğinin mutasyona uğramış biçimiyle karşı karşıyayız. Örgütlü bir kötülük olduğunu ifade etmek istiyorum.
“Sessiz kalsaydık adı 'muhtıra' olacaktı, sessiz kalmayınca 'ifade hürriyeti' diyerek, bunu meşrulaştırmaya çalışıyorlar.
“Affedilmez provokasyon”
“Bildirinin yayımlandığı andan itibaren Türkiye'deki tartışmanın, dünyadaki algının çerçevesine bakın. Türkiye'ye yatırım yapmak isteyenlerin, Türkiye ile ilişki geliştirmek isteyenlerin içine düştüğü tereddüde bakın.
“AB ile ilişkilerin geliştirilmesi açısından dönüm noktası olabilecek ziyaretin yapılacağı salı gününün arifesinde gerçekleşen bu tartışmaya bakın. Böylesine büyük bir provokasyon olmaz. Bu, affedilmez bir provokasyondur.” (EKN)