Eski özel harekatçı Ayhan Çarkın'ın 1990'lı yıllarda işlenen cinayetleri itiraf etmesi ve sonrasında tutuklanarak cezaevine gönderilmesi, bu dönem işlenen pek çok faili meçhul cinayet gibi 1994'de kaçırılarak öldürülen işadamı Savaş Buldan cinayetinin aydınlatılması yönünde de umut ışığı oldu.
Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Iğdır milletvekili Pervin Buldan'ın eşi olan Savaş Buldan, 3 Haziran 1994'de İstanbul'da bulunan Çınar Otel'den iki arkadaşıyla birlikte çıkarken, kimliği bilinmeyen polis kimlikli kişiler tarafından araca bindirilerek kaçırılmıştı. Buldan ve beraberindeki iki kişinin cesetleri, ertesi gün ağır işkence yapılmış ve kurşunlanmış olarak Bolu'da Melen çayı kenarında bulunmuştu.
"Tek başına Çarkın'ın tutuklanması katkı sağlamaz"
O tarihten bu yana eşinin katillerinin yakalanarak yargı önüne çıkartılması için mücadele yürüten Pervin Buldan, eşinin katilleri arasında olduğunu iddia ettiği Ayhan Çarkın'ın tutuklanmasının önemli olduğunu ancak esas önemli olanın Çarkın'ın arkasındaki güçlerin ortaya çıkması olduğu görüşünde. Ayhan Çarkın'ın bir dönem devlet tarafından kullanılan bir tetikçi olduğunu ve arkasındaki güçler yargılanmadığı sürece sadece Çarkın'ın tutuklanmasının faili meçhullerin aydınlatılmasına çok fazla katkı sağlamayacağını söyleyen Buldan, sözlerine şöyle devam etti:
* Türkiye'de 17 bin civarı faili meçhul var. Bunların sorumluları farklı kişiler. Çarkın'ın tek başına tutuklanması bu sorunu çözmez.
* Önemli olan Çarkın'ın arkasındaki güçlerdir; ki bunlar da bellidir. Dönemin Başbakanıdır, İçişleri Bakanı, Emniyet Müdürü, Olağanüstü Hal Bölge valisidir. Bu isimler konuşmadığı ve yargılanmadığı sürece Türkiye'nin bu karanlık yüzü bana göre aydınlığa çıkamaz.
* Bu nedenle yargı bir an önce harekete geçerek Ayhan Çarkın'la birlikte bu insanları yargılamalı diye düşünüyorum.
"Daha önce de açıklama yapanlar olmuştu"
* Bugüne kadar sadece Ayhan Çarkın değil, tetikçi olarak kullanılan diğer isimler de zaman zaman açıklama yaptılar. Zaman zaman bu emirleri verenler de konuştu. Mesela Mehmet Ağar da İbrahim Şahin de bir dönem konuştu ama konuşanlar yargılanmadı.
* Mehmet Ağar, "Ben bin operasyon yaptım" dedi. Tansu Çiller, "PKK'ye yardım eden işadamlarının listesi elimizde, bunlardan hesap soracağız" dedi. İbrahim Şahin'in Susurluk Komisyonu'na vermiş olduğu ifadede "Savaş Buldan Türkiye için çok zararlı bir insandı ve öldürülmesi gerekiyordu" demişti.
* Ayhan Çarkın da bugün "Ben öldürdüm" diyor. Ama Ayhan Çarkın, bana göre, gözden çıkarıldı ve sahipsiz kaldı. Sonuçta devlet istese kendisi için tetikçilik yapan bu insanları, bugün "koruyabilir". Bana göre, gelinen noktada devletin bir dönem kullandığı, işlerini yaptırdığı bu insanlara bugün sahip çıkmadığı görünüyor. Tabi bu insanların bazılarının vicdanlarının da sızladığını söylemek mümkün.
Ben Ayhan Çarkın'ın sahipsiz bırakılmasının yanı sıra, vicdanının da rahatsız olduğunu ve bir şeylerin açığa çıkması için konuştuğunu düşünüyorum.
"AKP kendi dönemindeki cinayetleri bile aydınlatamıyor"
* Bence Mehmet Ağar davası ile Ayhan Çarkın davasının birleştirilmesi gerekiyor. Susurluk dosyasının da buna eklenmesi gerekiyor. Ancak böyle olursa bir sonuç alınabilir ve karanlık dönem aydınlatılabilir.
* Ben dört yıldır parlamentoda görev yapıyorum. Parlamentoya girdiğimden beri faili meçhul cinayetlerin aydınlatılmasıyla ilgili çalışmalarım oldu. Faili meçhul cinayetlerin faillerinin bulunması ve bu cinayetlerin arkasındaki isimlerin yargılanması için araştırma önergeleri sundum, kanun teklifleri verdim, vermiş olduğumuz soru önergeleri var.
* Sadece BDP grubu değil, Cumhuriyet Halk Partisi de (CHP) faili meçhullerin aydınlatılması için gayet iyi çalıştı. Fakat BDP'nin de CHP'nin de bu konularda vermiş olduğu hiçbir önerge ve teklif Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) tarafından kabul edilmedi. Dolayısıyla ben AKP'nin bu konuda adım atacağını düşünmüyorum; kendi dönemindeki cinayetleri bile aydınlatmadığını görünce pek ümitli olamıyorum. Bu nedenle Ergenekon sürecinin 1990'lı yıllara uzanmasını mümkün görmüyorum.
"Fazla ümidim yok"
* Eğer istenirse benim eşim de dahil olmak üzere tüm faili meçhullerin sorumlularının tespit edilebileceğini düşünüyorum. Bunun için yargının harekete geçmesi gerekiyor.
* Ayhan Çarkın her ne kadar bir dönem kullanılan bir tetikçi bile olsa kendisinin konuşması önemli. Konuşmaları çerçevesinde iktidarın ve yargının harekete geçerek bu sorunu çözmesi gerekir.
* Ancak benim çok fazla ümidim yok. Çünkü ben Türkiye'nin bir hukuk devleti olduğuna inanmıyorum. Eğer Türkiye bir hukuk devleti olsaydı 17 bin faili meçhul cinayet işlenmezdi veya bu cinayetlerin sorumluları yargı karşısına çıkardı.
* Maalesef Türkiye'de öldürmek, yok etmek üzerine kurulu hakim bir anlayış var. Bu anlayış hakim olduğu sürece de ben cinayetlerin aydınlanacağını zannetmiyorum.
"Ağar, iktidar kim olursa onun yanında yer alır"
* Mehmet Ağar bugün AKP'yi destekleyeceğini söylüyor. Fakat Ağar sistemden yana bir insandır. Bugün iktidarda MHP veya CHP olsa, onları desteklerdi.
* Biliyor ki, iktidar partisi kendisi hakkında bir karar verecek ve bu kararın altından farklı şeyler çıkacak. Bu nedenle sistemi kullanmak adına, bugünün iktidarını desteklemesi çok şaşırılacak bir şey değil. Mehmet Ağar'dan da bu beklenir. (EKN)