Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, 2022 Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi üzerine Meclis Genel Kurulu'nda yaptığı konuşma yaptı. Buldan, “Ne yaparsanız yapın o büyük yüzleşme günü gelecektir. Eninde sonunda o sandık kurulacak ve gerçeklerle, yarattığınız tabloyla mutlaka yüzleşeceksiniz” dedi.
“Bu bütçe erkek düzenin bütçesidir”
Buldan’ın konuşması özetle şöyle:
“Bugün burada görüştüğümüz bütçe, geçim derdindeki halkın değil seçim derdindeki bir iktidarın bütçesidir. Halkın bütçe hakkının yok sayıldığı, katılımdan uzak, Saray’ın emir ve isteğine göre hazırlanan bir bütçedir. Asgari ücret artışı başta olmak üzere grubumuzun bütçeye ilişkin verdiği tüm değişiklik önergeleri bir bir ret edildi, çünkü bu bütçe retçi iktidarınızın retçi bütçesidir.
“Bu bütçe; ekmeği büyütme bütçesi hiç değildir. Halkın sofrasındaki ekmeği daha da küçültme, yoksulluğu, açlığı daha da büyütme bütçesidir. Bu bütçe, adaletsizliği ve eşitsizliği daha da çoğaltma bütçesidir. Saray’a kemer gevşettiren, halka ise kemer sıktıran bir bütçedir.
“Toplumsal barış taleplerini ve bu ülkenin çoğulculuğunu, farklılıkları reddeden tekçi sistemin retçi bütçesidir. Kadınları ve eşitlik talebini reddeden erkek düzenin bütçesidir. Ve bu bütçe iktidarınızın SON bütçesidir! Dönüşü olmayan gidiş bütçenizdir!
“Geldiğimiz noktada; Türkiye toplumunun talep ve ihtiyaçlarıyla iktidarınızın tercihleri keskin bir şekilde ayrışmıştır. Halkın talebi huzurdur, refahtır, adalettir, gelir dağılımı eşitliğidir, toplumsal barıştır, özgürlüktür, güven duyacağı demokratik bir sistemdir. İktidarınızın hedefi ise çoklu kriz üreten bu yozlaşmış otoriter, rantçı sistemin ömrünü biraz daha uzatmaktır.
‘Halk yokluk içinde’
“Halk yokluk içindeyken rantın bolluğu içindeki TÜGVA’larınız, torpilli yandaş atamalarınız, çifter maaşlarınız, bitmek tükenmek bilmeyen saray israfınız, 5’li çetenize vergi aflarınız, iktidarınızın bir özetidir. Pandemide, yangında, selde, depremde kaderiyle baş başa bıraktığınız, destek yerine tepelerine çay attığınız halkın yaşadıkları iktidarınızın bir özetidir.
"Sokaklarda kıtlığın konuşulduğu günlerden geçiyoruz. Ülkeyi bu hale getiren sizin iktidarınızdır. Dış güçler değildir. Sizlersiniz! Herkese yetecek kaynaklara sahip olan bu bereketli ülkeyi tarımda, hayvancılıkta, gıdada dışa bağımlı hale getirdiniz. Eli nasırlı üreticilerin yerine yandaş ithalat vurguncularınızı, verimli toprakların yerine ithalat limanlarını koydunuz.
“Bir taraftan “ülke bolluk içinde” yalanına sarılırken, diğer taraftan tahıl ambarı olan bu ülkeyi ithalat ambarına çevirdiniz. Daha geçenlerde 285 milyon dolarlık buğday, arpa, yağ ihalesi yaptınız. Açlığı ihaleye çevirip üzerinden ithalat zenginleri yaratan bir iktidar olarak tarihe geçtiniz!
“Aynı zihniyet iki de bir çıkıp, “halkı faize ezdirtmeyeceğiz” diyor. 2022 bütçesinde yurttaşın sırtına yüklediğiniz faiz borcu 240 milyardır.
"Diliniz faiz indirmekte, eliniz ise durmadan faiz borcunu arttırmaktadır. Nas ortadaysa buyurun ilk devletten başlayın; öğrenciden, çiftçiden, borçlu vatandaştan aldığınız yüksek borç faizlerini hemen şimdi silin! Nas yurttaş için geçerli değil midir? Kendinize gelince Nas, yurttaşa gelince acı reçete sunmaktan artık vazgeçin.
“Dört kişilik bir ailenin yoksulluk sınırı 10 bin 396 liraya ulaştı. Sarayınızın zenginlik sınırı ise 128 milyar dolardır. Açlık sınırı asgari ücreti geçti. Bugün açlık sınırı 3 bin 192 liradır. İktidarınızın tokluk sınırı ise çifter, hatta üçer beşer maaşlarınızdır. Yarattığınız ülke tablosu işte budur!
“Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminiz bir yüksek kur, yüksek enflasyon, yüksek faiz borcu, yüksek işsizlik, yüksek yoksulluk sistemidir. Kitabını yazamıyorsunuz ama faizi, rantı, yolsuzluğu kitabına gayet iyi uyduruyorsunuz. İşte sizin bütçeniz de budur!
‘Amacınız hukuku kendinize uydurmak’
“Buradan söylüyorum: Sizin savaşınızın finali “Er Ryan’ı Kurtarmak” filminin finali gibi asla ama asla olmayacaktır. Çünkü derdiniz vatandaşın geçimi değildir, seçimi nasıl kazanırız derdidir. Derdiğiniz enflasyonu, işsizliği, hayat pahalılığını düşürmek değildir, 50+1'i düşürme derdidir.
"Amacınız yurttaşın huzuru değildir, yandaşlarınızın huzur hakkıdır. Amacınız milletin aşını çoğaltmak değildir, çifter maaşlarınızı çoğaltmaktır. Amacınız vatandaşın borcunu silmek değildir, 5’li çetenizin vergi borçlarını sıfırlamaktır. Hedefiniz gençlere istihdam yaratmak değildir, eş dost, akrabalarınızı kamuya doldurmaktır. Amacınız hukuka uymak değildir, hukuku kendinize uydurmaktır. Artık şapkadan tavşan çıkarma döneminiz çoktan bitmiştir. Tavşanı da yürüttüğünüz için şapka artık boştur!
"Zihniyetinizi değiştirmeden sık sık Hazine Bakanı, Merkez Bankası Başkanı değiştirerek farklı sonuç beklemeniz beyhudedir. Einstein’ın dediği gibi; “Bir sorunu ortaya çıkaran zihniyet o sorunu çözemez.
“Eğer bir ülkede kalıcı barış ortamı yoksa, demokrasi her gün siyasi darbe uygulamalarıyla karşı karşıysa, denge denetleme, demokratik tartışma zemini, adalet ve hukuk yoksa, kayyım rejimi devredeyse o ülkede güven ve ekonomik istikrar olmaz, olamaz. Her şeyden önce sistem demokrasiye kapalıysa, halk iradesini dışlıyorsa, çoğulculuğu reddediyorsa o ülke düzlüğe çıkamaz.
“Bugün yaşamakta olduğumuz çöküş büyük bir demokrasi krizidir, iktidar ortaklarının yarattığı çoklu siyaset krizidir. Toplumsal alanı olabildiğince daraltan, demokratik sivil siyaseti yok etmeye çalışan, bunun karşısında ise otoriter iktidarı devasa büyüterek devletleştiren bir siyasal anlayış, krizin en temel nedenidir. Mutlak güç ve otoriteyle bu ceberut düzeni ayakta tutmak için kaynakları askeri güvenlikçi politikalara ayıran anlayış, krizin tam da sebebidir.
“Siz yasakladıkça demokratik siyaseti yaşamın her alanında daha fazla büyütmeye devam edeceğiz. Tutuklu ama özgür siyasetimiz mutlaka kazanacaktır. İradeye kelepçe vuran erdemsiz, yozlaşmış, korkak siyaset ise büyük kaybedecektir!
"Sevgili Musa Anter’in dediği gibi:
“Ve cellat uyandı yatağında bir gece,
"Tanrım dedi bu ne zor bilmece
"Öldükçe çoğalıyorlar,
"Ben tükenmekteyim öldürdükçe”
“İşte HDP budur! Bir gidip bin gelen, milyonlarla yoluna devam eden, cezaevlerine de meydanlara da sığmayan köklü bir mücadele deryasıdır. Halkları hak, adalet, eşitlik ve barış temelinde birleştiren ve Türkiye'nin özgür geleceğinin teminatı olan bir fikriyattır. Bir ucu Anadolu’da, diğer ucu Mezopotamya’da olan bu fikriyatı durduramayacaksınız, engelleyemeyeceksiniz.
“Ne yaparsanız yapın o büyük yüzleşme günü gelecektir. Eninde sonunda o sandık kurulacak ve gerçeklerle, yarattığınız tabloyla mutlaka yüzleşeceksiniz. Yurttaşlarımız şunu bilmelidir: Bu seçim bir cumhurbaşkanlığı seçimi değildir; bu bir rejim seçimidir, gelecek yüzyılı belirleme seçimidir!
"Bu seçim, halkın huzur ve refah içinde eşitçe yaşayacağı güçlü bir demokrasi ve herkes için adalet düzeni ile hukuksuzluk, talan ve soygun düzeni arasındaki bir seçimdir. Haksız zenginleşme ve yolsuzluk düzeni ile ekmeği, aşı büyütme arasındaki bir seçimdir. Bu seçim, halklarımıza tekçiliği dayatan düzen ile kimliği, dili, inancı ve kültürü reddedilmeden herkesin eşit ve özgürce birlikte yaşayacağı ortak gelecek arasındaki bir seçimdir.
"Bu seçim, en büyük şiddet ve ayrımcılığa uğrayan, kazanımları her gün saldırı altında olan kadınların özgürlük ısrarı ile erkek düzen arasındaki seçimdir.
"Bu seçim, özgür bir gelecek kuracak olan gençler ile bu geleceği karartmak isteyen kötülük düzeni arasındaki bir seçimdir. Bu seçim, en büyük barış ittifakı ile ülkeyi yıkıma götüren savaş koalisyonu arasındaki seçimdir. Bu seçim, rant için talan edilen ormanlar ve dereler ile rantçı iktidar arasındaki bir seçimdir.
"Evet, Türkiye halkları asla karamsarlığa ve kaygıya kapılmamalıdır. Büyük demokratik dönüşümü mutlaka başaracağız. İşçisiyle, emekçisiyle, esnafıyla, çiftçisiyle, kadınıyla, genciyle omuz omuza vererek ve ortak mücadeleyi büyüterek bu düzeni birlikte değiştireceğiz. Mücadelemize güveniyor ve inanıyoruz!" (EMK)