BEYAZIT MİTİNGİNDEN SESLER
“Bu kavga hürriyet kavgası"

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasının ardından başlattıkları ‘Millet İradesine Sahip Çıkıyor’ mitinglerinin dördüncüsünü gerçekleştirdi.
Binlerce insan mitinge katılırken her birinin farklı katılma nedenleri farklı. Kimisi tutuklu öğrenciler için alanda yer alırken kimisi seçme ve seçilme hakkı için alanda yerini aldı.
Mitinge katılan öğrenciler, emekliler, LGBTİ+'lar ile eyleme katılma nedenle, yaşanan süreçle ilgili düşüncelerini ve taleplerini konuştuk.
"İmamoğlu değil, kendi geleceğimiz için direndik"
1 Mayıs öncesinde gözaltına alınan Yıldız Teknik Üniversitesi öğrencisi, eyleme Özgür Üniversite Hareketi ile tutuklu öğrencileri gündemden düşürmemek için katıldıklarını söyledi.
Kendisinin de kalp rahatsızlığı olması nedeniyle tutuklu öğrenci Esila Ayık’la bağ kurduğunu belirten üniversiteli “Esila’yı öldürmek istiyorlar. Bu olayın gündemden düşmemesi için de buradayız. Esila’yı ve tüm tutuklu arkadaşlarımızı özgürlüğüne kavuşturana, bu saray rejimi yıkılana kadar kampüslerde mücadelemizi büyütmeye devam edeceğiz” diye konuştu.
19 Mart’tan sonra üniversiteliler olarak mücadeleyi büyüttüklerini ama yalnız bırakıldıklarını söyleyen Yıldız Teknik Üniversitesi öğrencisi şöyle konuştu:
“Onlar gençliği korkuya boğmak, geleceksizliğe alıştırmak istiyorlar. Ama biz yalnızca Ekrem İmamoğlu için değil, kendi geleceğimiz için barikatların önünde direndik, akademik boykot yaptık.
Şimdi de sürecin devamında tüm halkı, işçileri, kadınları, lubunyaları bu direnişe davet ediyoruz. Mücadelemizi birlikte büyüteceğiz.”
“Kendimizi biz kurtaracağız”
19 Mart’ta ilk barikatın yıkan İstanbul Üniversitesi öğrencileri de alanda yerini aldı. “Bu kavga faşizme karşı hürriyet kavgası” yazılı pankart açan öğrenciler sık sık “Mitinge değil eyleme geldik” sloganı attı.
bianet’e konuşan İstanbul Üniversitesi öğrencisi mücadelelerinin yalnız bırakıldığını şöyle anlattı:
“Sürecin işçi sınıfıyla birleşmediği sürece çok etkili olamayacağını da görmüş olduk. Bu yüzden bizim mücadelemizin işçi sınıfının mücadelesiyle birleşmesi burada kritik bir önem taşıyor. Sendikaların, özellikle DİSK ve KESK’in genel grev çağrılarıyla bu mümkün olabilirdi. Ancak maalesef sendikaların bu süreçteki tutumu nedeniyle bu pek mümkün olamadı. Bu mücadele sadece bizimle sınırlı kalmadığı sürece başarıya ulaşabilir. Ne kadar kitleselleşirse, o kadar başarıya ulaşabiliriz.”
Bu süreçte gözaltına alındığından bahseden İÜ öğrencisi, “Orada sıra arkadaşlarımın hiç korkmadığını gördüm. Çünkü biz yanlış bir şey yapmadığımızı biliyoruz. Bugün burada olmamızın sebebi, geleceğimizi kurtarmak. Çünkü biz kendimizi kurtarmazsak, bizi kurtaracak başka kimse yok. Kendimizi biz kurtaracağız” ifadelerini kullandı.
“Polis evime kadar takip etti”
19 Mart sürecinde polis, eyleme katılan öğrencilerin özellikle yüzlerini kapatmalarına izin vermedi. Öğrencilerin alandan yüzlerini açmadan çıkmalarına izin vermeyen polis, yüzlerini açmayanları da gözaltına aldı.
Son olarak Cevahir AVM önündeki eylemin ardından yüzlerini kapatmamaya başlayan öğrenciler arasında halen yüzlerini kapatanlar var. Beyazıt’taki eylemde konuştuğumuz lise öğrencisi de onlardan birisi. Lise öğrencisi yüzünü neden kapattığını şöyle açıkladı:
“Buraya, elimizden çalınan seçme ve seçilme hakkımızı savunmak için geldim. Yıllardır çalınan gençliğimizin, sömürülen hayatımızın hakkını savunmak için buradayım. Yüzümü gizlememin sebebi, eve giderken polisler tarafından fiziksel olarak takip edilmem. Evime kadar takip edildim ve evimin fotoğrafı çekildi. Ama biz boyun eğmeyeceğiz. Dimdik durmaya devam edeceğiz.”
“Homofobik, transfobik devrim istemiyoruz”
Beyazıt Meydanı’na gelen binler alana polis aramasından sonra alındı. Bazı bayrakların, dövizlerin, flamaların girişine izin verilmedi.
Ancak polis ‘yasak’ listesindeki bir bayrağın alanda dalgalanmasına engel olamadı. Yasaklamalara rağmen LGBTİ+ bayrağını alana sokan üniversite öğrencisi, “Bir slogan var. ‘Susma, sustukça sıra sana gelecek’. Ama sıra hep bizdeydi. İktidarın baskılarına rağmen hep sokaktaydık” dedi.
İktidar değişse bile mücadelelerinin devam edeceğini söyleyen öğrenci şunları kaydetti:
“Devrimin kesişimsel olması gerektiğine inanıyoruz. Zaten bizim sürekli söylediğimiz bir slogan var: ‘Homofobik, transfobik devrim istemiyoruz’ İşte bu yüzden kesişimsel bir devrim istiyoruz. Bu yüzden queer feminist bir mücadele veriyoruz. Çünkü biz, direnişin her zaman öznesiydik. Öznesi olmaya da devam edeceğiz”
"İnsanları köleleştirmeye çalışıyorlar"
Türkiye’deki insanların demokrasiye susadığını belirten 63 yaşındaki emekli ise, “Sadece demokrasi istemiyorlar; aynı zamanda iyi bir önder, iyi bir yol gösterici de istiyorlar” dedi.
Son 23 yılda yaşananları hayatı boyunca görmediğini anlatan emekli şöyle konuştu:
“Daha önce böyle bir ortam, böyle bir baskı, zulüm görmedim. Konuşanı hapse atıyorlar, susturuyorlar, biat ettirmeye çalışıyorlar. İnsanları adeta köleleştirmeye çalışıyorlar.”
"Gençler olmadan bu iş olmaz"
1980 yılında mezun oldukları Marmara Üniversitesi öğrencilerinin “Marmara Burada” yazılı pankart önünde poz veren üç kadın, “Şimdi gençler biraz daha temkinliler. Türkiye’de olup biteni biraz uzaktan izlediler. Ama artık yeniden sokağa çıkmaları şart. Zaten gençler olmadan bu iş olmaz. Onların varlığı mücadeleye dinamizm katıyor” diye konuştu.
Gençlerin yalnız bırakıldıkları üzerindeki eleştirilere de cevap veren mezunlar şunları kaydetti:
“Taksim’de az sayıda olmak yerine başka bir yerde kalabalık olmak daha etkili. Gençler çok gözü kara olabilir ama belli bir yaşın üstündekiler daha detaylı düşünüyor. Bu yüzden bizi de anlamalarını istiyorum”
(AD)
Çalık Holding önünde Erol Eğrek protestosu

Erlau işçileri Almanya Başkonsolosluğu önünde: Patronların kölesi olmayacağız

Binler arasında iki çocuk işçi

Gebze'de Erlau Metal işçileri hakları için direnişte

Hrant Dink Vakfı'nda işten çıkarma mahkemeye taşındı, Caner Gönder nöbette
