12 Haziran günü Milli Güvenlik Kurulu'ndan (MGK) devraldığı yetkiyle toplanan "Terör Zirvesi", Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) denilen Amerika Birleşik Devletleri (ABD) konseptinde Türkiye'nin rolünü, imkanlarını ve yakın eylem planını görüştü ve eğer varsa, ABD'nin revizyon tekliflerini değerlendirdi.
Beklendiği ve zaten ABD istemedikçe başkası olamayacağı için, "Terör Zirvesi"nde "iç terör" konuşuldu. PKK'nın asıl gücünün "içeride" olduğu ve önce bu işin halledilmesi lazım geldiği görüşü ağır bastı.
Başka ne ağır basacaktı ki? Orduya, Maliye Bakanının uykusunu kaçıracak ölçüde bir meblağın aktarılması, Güneydoğu'ya yeni ve sivil hedefleri de vuracak kadar "yüksek güç"te "Özel Tim"lerin gönderilmesi, sivri okları giderek hükümete ve askerlere dönme potansiyeli taşıyan cenaze merasimlerinin protokole bağlanması, PKK'nın parasal kaynaklarının kurutulması "önlemleri"nin alınması vb. kararlar alındı.
Tabi hükümet ile ordunun her konuda tam bir görüş birliği içinde olduklarının bir kere daha vurgulanmasının faydalı olacağı da unutulmadı.
Öngörülebilir sonuçlar
Bu kararları ve kesin sonuçlarını biz zaten 15 yıl öncesinden biliyoruz ve aynı kararların bugünden başlayarak hangi sonuçları yaratacağını öngörebiliriz. Kimse öyle olsun istemiyor ama, görülüyor ki şu "Avrupa Birliği demokrasisi" ile de "terör" önlenemiyor!
O zaman hazır olalım: Tugaylarla ve hatta tümenlerle bölgesel operasyonlar yapılacak. Yeni nüfus kaymaları olacak. Faili meçhuller müthiş artacak. TSK teröristle halkı birbirinden ayıracağı özel planlar geliştirecek ama "halk"ın da artık topyekun yataklık ettiği vakıası göz önünde bulundurulacak.
Kabaran "ulusal duygu"nun bir bölümü Güneydoğu'ya aktarılarak toplumsal psikolojide belli bir "normalleştirmeye gidilecek. Kuzey Irak büyük ve bizi aşan bir mesele olduğu için devletin yenilmez gücü içeride kullanılacak. Bayrak stokları birikti, bölgedeki her tepeciğe bir bayrak dikilecek.
Türk aydınları basın toplantıları yapacak. Baskın Oran Türklerin ezberini bozamayınca, Kürtlerin ezberini bozmaya soyunacak. Medyayı, hümanizmaya bulanmış "milli" bir sahiplenme duygusu kaplayacak.
Her ürpertici ihlalden sonra "demokrasi"nin önemi vurgulanacak. İnsan Hakları derneklerine ve vakıflarına yeni ve daha kabarık işler düşecek. "Terör" veya "Kürt Meselesi" siyasi tartışma konusu olmaktan çıkacağı için seçim teması olmaktan da çıkarılacak.
Bunlara itirazı olan mı var?!(HH/EÜ)