www.munzurhaber.net sitesinde yayınlanan Genelkurmay Başkanına Açık Mektup'ta, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) İnsan Hakları Komisyonu'nun Diyarbakır'ın Kulp ilçesi Alacaköy mezrasında kaybolan 11 köylüye ilişkin raporunda "Bolu Komando Tugay Komutanının sorumluluğu bulunduğu" yönünde değerlendirme yaptığı hatırlatılıyor.
"Tunceli merkeze bağlı Gökçek Köyü Mirik mezrasında 23-24 Eylül 1994 tarihinde bir askeri operasyon yapıldı. Bu operasyon sonrasında söz konusu mezrada yaşayan Işık ve Serin ailelerinden 7 kişi 'kayıp' oldu" diyen Işık ve Serin ailelerinin avukatı Hüseyin Aygün, Tunceli'de toplam 16 kişinin "kayıp" olduğunu belirtiyor.
Açık mektupta, "1994 askeri operasyonlarında Gökçek Köyü, Mirik mezrasına yapılan operasyonlarda da yetkili Komutan Bolu Tugay Komutanıydı. Halk, bu Tugay'ın adını korku, dehşet ve endişe ile telaffuz ediyordu. Bugün aradan geçen 10 yıldan sonra Tunceli (Dersim) halkı bu olayda sorumluluğu bulunan Bolu Komando Tugayı hakkında araştırma yapılmasını beklemektedir deniliyor.
Avukat Hüseyin Aygün'ün Açık Mektubunun tam metni şöyle:
Sayın Başkan,
Bugünlerde özellikle Türk Silahlı Kuvvetleri saflarında pek de alışık olmadığımız gelişmeler yaşanıyor.
Emekli Kuvvet Komutanı Erdil'in "yolsuzluk" suçlamasıyla yargıç karşısına çıkarılmasından sonra; gazetelere yansıyan haberlere göre Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı tarafından hazırlanan bir iddianamede aralarında ünlü komutanlar Şener Eruygur ve Tuncer Kılınç'ın da bulunduğu pek çok üst düzey asker ve komutan hakkında inceleme başlatılmıştır. 38 sanıklı bir iddianame hazırlayan Askeri Savcılık "rüşvet, resmi evrakta sahtekarlık, kamu kurumunu dolandırmak" gerekçeleriyle sanıkların cezalandırılmasını istemektedir. (Cumhuriyet, 23.12.2004, s.4)
Öte taraftan Diyarbakır'ın Kulp ilçesine bağlı Alacaköy'de kaybolan 11 köylünün cesetleri ile ilgili inceleme başlatan TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu üyeleri hazırladıkları raporda ölümlerden "o dönem bölgede görev yapan Bolu Komando Tugay Komutanının sorumluluğu bulunduğu" yönünde çok önemli bir değerlendirmeyi kamuoyunun takdirlerine sundular. Halbuki o dönem resmi yetkililer yaptıkları açıklamalarda hiç utanmadan bu 11 yaşlı-başlı köylünün "örgüte katıldığını" açıklamışlardı.
Sayın Başkan,
Tunceli merkeze bağlı Gökçek Köyü Mirik mezrasında 23-24 Eylül 1994 tarihinde bir askeri operasyon yapıldı. Bu operasyon sonrasında söz konusu mezrada yaşayan Işık ve Serin ailelerinden 7 kişi "kayıp" oldu. Aynı ailenin evlatlarından Ali Işık, "kayıp" edilen yakınlarını aramak için gittiği köyünün yakınında birkaç gün sonra ölü bulundu. Bu insanlar arasında küçücük bir kız çocuğu olan Dilek Serin'de vardı.
Bu insanların hiçbir suçu yoktu. Haklarında suç işlediklerine dair resmi bir "iddia" bile yoktu. Hatta bu kişilerin "sabıkaları" dahi bulunmuyordu.
Tunceli'de 1994 yılında toplam 16 köylü "kayıp" oldu. Aradan geçen 10 yılda bu insanlar sır oldular sanki. Kendilerinden hiçbir haber alınamadı. Cesetleri bile ortaya çıkarılamadı.
Sayın Başkan,
1994 yılında Tunceli'de yapılan askeri operasyonlarda Bolu Komando Tugayı görev yapmaktaydı. Gökçek Köyü, Mirik mezrasına yapılan operasyonlarda da yetkili Komutan Bolu Tugay Komutanıydı. Halk, bu Tugay'ın adını korku, dehşet ve endişe ile telaffuz ediyordu. Bugün aradan geçen 10 yıldan sonra Tunceli (Dersim) halkı bu olayda sorumluluğu bulunan Bolu Komando Tugayı hakkında araştırma yapılmasını beklemektedir.
Yolsuzluk ve dolandırıcılık konusunda yürütülen soruşturmalar makamınızın emri ve onayıyla başlatılmaktadır. Bu tür soruşturmaların "saydam" ve "demokratik" bir rejim açısından gerekli ve zorunlu olduğu aşikardır. Bilinmelidir ki; "öldürme" veya "kayıp" olayları yolsuzluk ve dolandırıcılıktan daha ağır suçlardır. Bu suçları işleyenlerin üzerine gidilmesi daha bir gerekli ve zorunlu olmaktadır.
Sayın Başkanlığınızın, Tunceli'de 10 yıl evvel meydana gelmiş ve hala bir bıçak yarası gibi içimizi acıtan "kayıp" veya "öldürme" olaylarından dolayı soruşturma ve yargılama için gereğini yapmasını beklemekteyiz.
Tunceli'de 10 yıldır "kayıp olan" bütün insanlar ve halk adına bunu istiyoruz.
Saygılarımızla,
Hüseyin Aygün (Işık ve Serin ailelerinin avukatı)
(YS/EÜ)